|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
İsrail'in Ankara büyükelçiliği müsteşarı Moşe Kamhi, Star-Tv'deki 'Yüzyüze' programında, "Birleşmiş Milletler gözlemcilerinin Cenin'de yaşananları rapor etmek üzere ülkenize gelmelerine neden izin vermiyorsunuz?" sorusuna, "Biz, heyete asker ve terör uzmanların da katılmasını istiyoruz" cevabını vermişti. Biliyorsunuz; İsrail'in direnişi aşılamadığı için, Cenevre'de bekleşen BM heyeti ülkelerine eli boş döndü... Onlar döndü, ama beni de bir merak aldı: "Heyet, gerçekten, İsrail'in engel çıkarma gerekçesini hak edecek kişilerden mi oluşuyordu? İçinde, terör uzmanı ve asker üye bulunmuyor muydu?" Bu soruların cevabının önemli olduğu kanaatindeyim. Özellikle de, BM, heyetin görevini iptal ettikten sonra... En baştan söyleyeyim: BM genel sekreteri Kofi Annan tarafından kurulan heyete seçilen üyeler, öyle sanıldığı gibi, Filistin-yanlısı tiplerden oluşmuyor. Üyelerin ilgileri göz önünde bulundurulduğunda, "Heyet İsrail-yanlısı üyelerden oluşuyordu" demek bile mümkün. Heyetin bir üyesi, İsrail büyükelçilik müsteşarının aradığı 'asker' ve 'terör uzmanı' sıfatlarını kişiliğinde topluyor; bir diğeri de, teröre en çok muhatap ülkenin emniyet müdürü... Sözün kısası şu: İsrail, aralarında terör uzmanı bir askerin de bulunduğu kendisine sempatiyle bakan üyelerden oluşan bir heyete geçit vermedi... Kofi Annan'ın, muhtemelen İsrail'den gelecek eleştirileri göğüsleyebilmek için, heyeti oluştururken çok dikkatli davrandığı anlaşılıyor. Öyle olmasaydı, Finlandiya Cumhurbaşkanı Martti Ahtisari'nin başkanlığında oluşan heyete, New York merkezli 'Council on Foreign Relations' (CFR) adlı kuruluşta 'eylem önleme merkezi direktörü' olarak çalışan, kara kuvvetlerinden emekli Org. William L. Nash'i üye seçmezdi. Org. Nash'in içinde yer aldığı bir heyete, kimse, "İsrail-karşıtı" diyemeyeceği gibi, "Asker üye ve terör uzmanı da yok" diyemez... Nash'in heyet üyesi olduğunu, bazılarının 'dünya hükümeti' diye andığı CFR'ın internet sitesindeki duyurudan öğrendim. Site Nash hakkında şu bilgileri veriyor: "Hem askeri hem de sivil barışı koruyucu operasyonları yönetmiş nâdir Amerikalılar'dandır. 1995 yılında, Bosna-Hersek'in kuzeydoğusunda yürürlüğe konması Dayton barış anlaşmasıyla kararlaştırılmış, 12 ülke askerlerinden oluşan, 25 bin mevcutlu 'Task Force Eagle' birliğine komuta etti. 2000 yılında, Kosova'nın kuzeyindeki BM bölge yöneticisi olarak atandı. Vietnam ve Körfez Savaşı'nda fiilen bulunmuş bir asker olan Nash, 2001 yılı nisan ayından beri CFR'ın 'eylem önleme merkezi' direktörü olarak çalışmaktadır." Son yıllarda çıkmış iki de kitabı var Org. Nash'in: 'Can Soldiers Be Peacekeepers and Warriors?' (Askerler hem barış koruyucu hem de savaşçı olabilirler mi?', 2001) ve 'The Laws of War: A Military View' (Savaşın kuralları: Bir askeri görüş, 2002). Kara kuvvetleri bünyesinde 34 yıl hizmet görmüş. Fin cumhurbaşkanının başkanlık ettiği heyette Kızılhaç'ın eski başkanı Cornelio Sommaruga, BM mülteciler komisyonu eski başkanı Sadako Ogata ve Org. Nash yanında İrlanda emniyet genel müdür yardımcısı Peter Fitzgerald da yer alıyor. İsrail'in "Daha çok asker ve terror uzmanı isterim" şartlarını ileri sürmesinden sonra, heyete iki terör uzmanı daha eklendi. Cenin'de katliâm yapıldığı iddialarını araştıracak heyetle ilgili müzakereleri İsrail'le yürüten BM genel sekreter yardımcısı Sir Kieran Prendergast bir İngiliz diplomat. BM'ye geçmeden önce son görevi İngiltere'nin Ankara büyükelçiliğiydi. Son derece güzel Türkçe konuşan Sir Prendergast, BM'ye, Türkiye'yi en iyi tanıyan gazetecilerden Edward Mortimer'i de götürdü. İsrail'in heyeti kabul etmemek için yürüttüğü baskılar İngiliz diplomatı iyice bunaltmış olmalı ki, "İsrail'in tavrı umut kırıcı, ama bakanlar kurulunda sağduyunun hâkim geleceğini sanıyorum" açıklamasını yaptı son olarak. İsrail bakanlar kurulundan ise, sağduyu yerine "Hayır" cevabı çıktı... Cenin'de yaptıklarının kendisine sempatiyle bakan gözlerle bile görülmesini istemiyor İsrail; hatta, kendisine bakışları değişeceği endişesiyle, heyetin İsrail-yanlısı üyelerden oluşmasından da hiç hoşnut olmadı. Kofi Annan, heyeti böyle insanlardan oluşturmakla, İsrail'i zor duruma sokmuş oldu... İsrail Cenin soruşturmasından o kadar çekiniyor ki, anlaşıldığına göre, BM'nin Cenin'e heyet göndermekten vazgeçmesi karşılığında Arafat'ın karargâhı etrafındaki kuşatmayı kaldırmayı ve Milât Kilisesi konusunda tâvize yanaşmayı kabul etti. Amerikalılar inkâr etse de, olayın gelişme tarzı, ABD ile İsrail arasında bu yolda bir pazarlık yaşandığını gösteriyor. Bu noktada, rahatsız edici durum, ABD ile İsrail arasında varlığından söz edilen pazarlığın BM tarafından kabul edilmiş olmasıdır. Oysa, katliâm uygulanan Cenin, BM gözetimindeki bir mülteci kampıydı ve bu yüzden o kampta yaşananlar BM'yi fena halde ilgilendiriyor. Heyet, Cenin'de katliâm yapıldığını rapora bağlasaydı, buna sebep olanlar aleyhine dâvâlar açılabilecekti. BM genel sekreterinin dâvetiyle oluşan heyet, bir hafta boyunca, vize alıp alamayacağını bile bilemeden, Cenevre'de bekleşti. Bu olay, BM'nin 'devletlerüstü bir kurum' olma iddiasının iflâsı anlamına geliyor... Bu olay bir dönüm noktası; aklımızdan hiç çıkarmayalım, olur mu?
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |