|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Medyakronik adlı sitenin kapatıldığını, bazı köşe yazarlarından okuyup öğrendim. Oysa, Medyakronik'te son derece seviyeli bir biçimde, tekelci basın eleştiriliyordu. Demek, Bilgi Üniversitesi'ne saldırıların sebebi de buymuş. Ben de, malûm gazetelerde, birden bire bu üniversiteye "kaçak yapı" diye neden hücum edildiğini anlayamamıştım. Öyle ya, sen Mavramoloz Ormanı'nın tam göbeğinde inşa edilen Koç Üniversitesi'ne -üstelik Anayasa Mahkemesi'nin dayanak olan maddeyi iptâl etmesine rağmen- ses çıkarma, gecekonduların ortasında kurulup, bölgeyi geliştirmeyi amaçlayan bir üniversiteyi yolsuzluk ve keyfiliğe bulaşmış gibi göster. İnsanlarda, maalesef utanma kalmadı. Basın çıkar amaçlı suç örgütü gibi faaliyet gösteriyor. Ve de çok etkili. İşte Bilgi Üniversitesi'nin organize ettiği Medyakronik sessiz sedasız kapanıverdi. Önce, bu siteyi yöneten Kürşat Bumin, geri plana itildi; sadece yorum yapmasına izin veriliyordu. Demek hırslarını alamamış olacaklar ki, şimdi de siteyi susturdular. Acaba ne dediler? Nasıl tehdit ettiler? Madem bu Bilgi Üniversitesi kanunsuz bir şekilde kurulmuş, neden aleyhindeki neşriyat birden bire sustu? Yoksa gene mi "susma hakkını" kullanıyorlar?
"Sahtekârları" rahatlatalım
İşte RTÜK Yasası'nı, bu bağlamda incelemek lâzım. Radyo Televizyon Kanunu'nun 29'uncu maddesinin tasarıdaki haliyle Parlamento'dan geçirilmesi, Türk milletine en büyük ihanettir. Şu hale bakın! Adamların Medyakronik sitesine dahi tahammülleri yok. Bilgi Üniversitesi'nin aleyhinde yayın yapıp onu susturuyorlar. Böyle bir güç, hükûmetin üzerinde kimbilir ne kadar etkili olur? Bu kanun, yanlışları ile birlikte çıkacakmış; sonra Yılmaz Karakoyunlu, aksaklıkları düzeltmek için yeni bir yasa hazırlayacakmış. Şu anda, aksaklıkları düzeltseniz ya! Olmaz! Çünkü Cumhurbaşkanı, 29'uncu maddeye, (tekelleşmeye ve medya patronlarının kamu ihalesine girmesine) geçit vermez. Sırf onu by-pass edebilmek amacıyla, kılına dokunmadan sakıncalı kanun geçecek, sonra kısmen, mahzurlar düzeltilecek. Zaten pekçoğunu da Anayasa Mahkemesi iptâl edecek. Hele "sahtekârları" bir rahatlatalım, kanunun pençesinden kurtaralım. Sırası gelince diğer şikâyetleri karşılayacak düzenlemeler getiririz. Ne kadar sakat bir mantık!
Yalan haber
Aslında bu kanun üzerinde üçlü bir ittifak mevcut. Basını ağır para cezaları ile boğmak, "yalan" habere ceza kesmek, öteden beri siyasetçinin istediği ama basın patronlarının karşı çıktığı bir düzenlemeydi. Erol Simavi, Özal ile çatışmayı, Hürriyet'in sürmanşetinden ona "By-pass'lı" diye hitap edecek noktaya kadar götürmüştü. Bütün medya patronları birleşerek, "Yalan Haber Yasa Tasarısını" protesto edecek bir başyazı yayınlamayı kararlaştırmışlar, Anavatan da bunun üzerine geri adım atmıştı. Şimdi RTÜK Yasası içinde "Yalan haber" gene var. Ama aynı Hürriyet gazetesi (Artık sahibi değişti) "Susma hakkını" kullanıyor. Sadece, kendisi sussa ne alâ! Bence susturma hakkını da kullanıyor! Basın Konseyi Başkanı olmasına rağmen, başyazar Oktay Ekşi, bir zamanlar şiddetle eleştirdiği hususlar üzerinde hiç kalem oynatmıyor.
RTÜK Kanunu'nda, "irtica ile mücadele eden çevrelerin" istediği değişiklikler de var. Yayın ilkeleri arasında yer alan 312'nci madde benzeri bir hükümle, televizyon kanallarının önce hiçbir uyarı yapılmadan bir ay müddetle, ardından süresiz kapatılarak lisanslarının iptâli mümkün olacak. Görüldüğü gibi RTÜK Yasası, karşılıklı menfaat hesaplarına dayanıyor: Hem sözüm ona "irticacı", "bölücü" yayınlar kökten kapatılabilecek, hoşa gitmeyen kanallar, programlar ve programcılar safdışı edilebilecek, hem "yalan haber" bahanesiyle veyahut hakaret gerekçesiyle basın yayın, kaldıramayacağı kadar ağır bir maddi yükün altında ezilecek, korkudan sus pus olacak. Böylece kamu aktörleri üzerindeki medya denetimi hepten kalkacak. Hem de basın patronları devlet ile her türlü menfaat ilişkisine girebilecek. Tekelleşme önündeki yasal engeller tamamen bertaraf ediliyor. Bugünkü fiili tekelleşme yasal hale getiriliyor. Siyasetçi, medya ve irtica ile mücadele ettiklerini söyleyen odakların bir ittifakı söz konusu.
Bir tertip mi var?
Bu arada Sayın Kıvrıkoğlu, tesadüfen mi Milliyet'in manşetine çıktı? Fikret Bilâ'ya Kıvrıkoğlu ne zaman ve hangi vesileyle özel görüşme fırsatı verdi? Acaba söylendiği gibi tam da RTÜK Yasası arefesinde bir medya patronu, askeri cenahta önemli bir ziyaret yaptı mı? Yoksa böyle bir ziyaret gerçekleşmedi de, gerçekleşmiş gibi hava mı basılıyor; böylece "kutsal devlete" saygılı birtakım milletvekilleri "asker bu kanunu destekliyor" propagandası ile ikna mı ediliyor? Bir zamanlar Özal, Demirel ve Ecevit'in siyasi yasağını kaldırmamak için "Evren'in bu işe karşı olduğunu, askerin siyasi af istemediğini" iddia etmişti. Evren'in basın danışmanı Ali Baransel oyunu bozmuş ve Cumhurbaşkanı'nın konuyu siyasetçilerin değerlendirmesine bıraktığını belirtmişti. Sakın benzer bir oyun sergileniyor olmasın! Yakın zamanda, bir medya patronu, Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu ile görüştü mü? Ondan yasa lehine bir işaret mi aldı ki, kulislerde bunun söylentileri dolaştırılıyor? Evren oyunu bozmuştu... Ve Türkiye onun bu tavrıyla rahatlamıştı.
Baktım Milliyet, Org. Kıvrıkoğlu'nu, -üstelik aynı sözleri birkaç gün önce 23 Nisan resepsiyonunda sarfetmiş olmasına rağmen- sürmanşetine taşımış. O görüşler yeni değil ki! Zaten, üç gün önce de başka gazetelerde yer aldı. Acaba haber değeri olmayan bu manşetin arka planında ne var? Ne zaman ve niçin Fikret Bilâ özel demeç aldı? Tam da RTÜK Kanunu görüşülürken. Sütten ağzımız yandığı için, yoğurdu üfleyerek yiyoruz.
CUMHURBAŞKANI'NA NOT:
Bir ay kadar önce Cumhurbaşkanı Necdet Sezer'e bir ihbar mektubu göndermiştim. Sezer'in eline ulaşıp ulaşmadığı Basın Danışmanı Metin Yalman'dan takip etmek üzere Yalman'ı defalarca aradım. Yalman'ın kendisi basın danışmanı, ben de basın mensubu olmama rağmen, ona bir türlü ulaşamadım. Bu yüzden Necdet Sezer'e, not yazıyorum. Acaba Çankaya, kuşatılarak tecrit edilmeye mi çalışılıyor? Yoksa Metin Yalman görevini ihmal mi ediyor? Mektubum bazı medya patronlarının sahtecilik belgeleri ve hasıraltı edilen bir rapor ile ilgiliydi. Nereden bakarsanız bakın, Sezer'in Cumhurbaşkanlığı için bizzat oy kullanan bir milletvekiliyim. Ona en azından gördüğüm yanlışları iletmeye ve bilgilerden haberdar olup olmadığını öğrenmeye hakkım var. NI.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |