T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

K Ü L T Ü R

Sinemanın 'ünlü' filmleri

Bu seneki Oscar ödüllerine aday gösterilen filmler arasında iki biyografik filmin yer alması nedeniyle, özyaşamöyküsünü konu alan filmler yeniden gündeme geldi. Ron Howard'ın yönettiği "Akıl Oyunları", En İyi Yönetmen, En İyi Film ve En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dallarında Oscar kazanırken Michael Mann'in yönettiği "Ali" beklenilen ilgiyi görmedi. İki biyografik çalışmanın bu seneki Oscar ödüllerine damga vurması, biyografik yapımları yeniden gündeme getirdi. Biz de sinema tarihinin en çok sevilen yapımları arasında bulunan biyografik filmleri araştırdık.

Amerikan sinemasında sıradan insanların başına gelen esrarengiz olayları konu alan biyografik filmlerin sayısı oldukça fazladır. Ünlü liderlerin, sanatçıların, sporcuların yaşamını irdeleyen yapımlar çoğu zaman beyazperdenin unutulmaz filmleri arasında yer aldı. 82 yaşındaki ünlü ressamın Fransa'daki malikanesinde başlayan ve ilerleyen dakikalarda izleyiciyi yaşlı ressamın gençlik günlerine götüren "Goya" bu filmlerden bir tanesi. Goya'yı filmde Francisco Rabal canlandırmıştı.

"Midnight Express"i de çeviren, Alan Parker'ın yönettiği müzikal-drama "Evita"da, Madonna ve Antonio Banderas rol aldı. Andrew Lloyd Webber ve Tim Rice'ın sevilen sahne müzikalinden uyarlanan film, sinema tarihinin en görkemli müzikal dramaları arasında anılırken, iyi bir oyuncu olarak nitelendirilmeyen Modanna, bu filmdeki performansıyla sinema çevrelerinin beğenisini topladı. Filmde, evini terkedip Latin şarkıcı Agustin Magaldi ile birlikte Buenos Aires'e giden Eva Duarte'nin, Juan Peron'la evlendikten sonra Arjantin halkının gözünde nasıl kahramanlaştığı anlatılıyordu.

Martin Scorsese'un yönetmenliğini yaptığı "Kundun"da, Tibet'in efsanevi lideri Dalay Lama'nın hayatı işlendi. Scorsese'un "Boyun eğmez bir isteğin, ateşli dindarlığın ve bağlayıcı dünya politikalarının hikayesi" diye tanımladığı filmde Dalay Lama'yı, Tenzin Gyatso canlandırdı. Fas'ta çekilen filmde hayatlarını sürgünde geçiren Tibetliler rol aldı. Yönetmenliğini Oliver Stone'un yaptığı Anthony Hopkins, Joan Allen, Powers Boothe, Ed Harris, Bob Hoskins, Paul Sorvino ve James Woods'un rol aldığı "Nixon"da, Amerika'nın 37. başkanı Richard M. Nixon'ın özel ve politik yaşamı beyazperdeye yansıtıldı. Anthony Hopkins'in Nixon'ı canlandırdığı film, Stone'un bir diğer biyografi çalışması JFK gibi Amerika dışında istenilen ilgiyi görmedi. Stone, JFK'da, 1963'te öldürülen Amerika Başkanı John F. Kennedy'nin sukastinin perde arkasını aralıyordu.

Biyografik sinema oyuncusu: Gary Oldman

Biyografik filmlerin sinema izleyicisi tarafından ilgi görmesi, bu tür filmlerin altından kalkabilecek oyuncuların aranmasına neden oldu. Bu oyunculardan biri de, tiyatro kökenli İngiliz oyuncu Gary Oldman. Ünlü The Six Pistols grubunun solisti Sid Vicious'u canlandırdığı filmle iyi bir çıkış yapan Oldman, daha sonra İngiliz yönetmen Stephen Frears'ın "Prick Up Your Ears"da ünlü İngiliz oyun yazarı Joe Orton'u canlandırdı. Oynadığı ilk iki filmin biyografik filmler olması ve Oldman'ın canlandırdığı karakterlerle bütünleşmesi birçok kişinin beğenisini topladı. JFK'da Harvey Lee Oswald karakterini canlandıran Oldman, bu filmdeki performansıyla beğeni kazanırken ünlü besteci Beethoven'ı canlandırdığı "Immortal Beloved"daki performansıyla fazla ilgi görmedi. Dünyaca ünlü stand-up'çı Andy Kaufman'ın yaşamını anlatan komedi filmi "Man on the Moon"da, kanser olması nedeniyle 35 yaşında sahne hayatı sona eren Kaufman'ı Jim Carrey başarıyla canlandırmıştı. Oscar ödüllü Milos Forman, bu filmiyle büyük gişe başarısı yakaladı. Hayata erken veda eden efsanevi oto yarışçısı Ayrton Senna'nın yaşamöyküsünü konu alan "Driven/Yarışçı", çarpıcı yarış sahneleriyle dikkat çekerken yeterince başarılı bir biyografik film olarak nitelendirilmedi. İtalyanlara karşı bugünkü Libya topraklarını savunan efsanevi isim Ömer Şerif ve Amerikalı Müslüman siyahların unutulmaz lideri Malcom X'in hayatını konu alan filmler, İslâm coğrafyasında izlenme rekorları kırdı.

OSCAR'LI BİYOGRAFİK FİLMLER

Kwai Köprüsü gibi ünlü filmlere imza atan David Lean'in 1962 yılında çektiği dünyanın en tanınmış ajanlarından Lawrence'in yaşamını konu alan "Lawrence of Arabia / Arabistanlı Lawrence"ı, çok beğenilmişti. Filmde ünlü casusu İrlanda kökenli oyuncu Peter O'Toole canlandırdı. Aynı zamanda Mısırlı oyuncu Ömer Şerif'in de şöhret basamaklarını tırmanmasına önayak olan film, 1961 yılında Ürdün'de çekildi. Sinema eleştirmenlerinin beğenisini kazanan ender yapımlar arasına girmeyi başaran film, 15 milyon dolara maloldu ve 1962 yılında Oscar ödüllerinin dağıtıldığı gece 7 dalda Oscar heykelciği alarak gecenin yıldızı oldu. Yönetmenliği ve senaryosunu Woody Allen'ın yaptığı "Annie Hall", 1978 yılındaki Oscar Ödülleri'nde 4 dalda ödül alarak gecenin en çok ilgi gören filmi oldu. En İyi Yönetmen ve Özgün Senaryo dalında Woody Allen'ın 2 dalda ödüle layık görüldüğü film, 15 yıldır psikolojik tedavi gören Yahudi kökenli ünlü TV komedyeni Alvy Singer'in yaşam öyküsünü anlatıyordu. Film, küçük bütçeyle çekilmesine rağmen 18 milyon dolar gelir getirerek ticari açıdan da büyük başarı sağladı. Sir Richard Attenborough'un yönetmenliğini yaptığı Hindistan'ın ünlü lideri Mahatma Gandhii'nin hayatını anlatan "Gandhi", 8 dalda Oscar'a layık görülerek sinema tarihinin en iyi prodüksiyonları arasına girdi. Filmin çekim öyküsü ise oldukça ilginç. Yıllarca Gandi rolü için oyuncu arayan Attenborough, nihayet Ben Kingsley'de karar kılar. İngiliz bir anne ve Hintli bir babanın çocuğu olarak dünyaya gelen Kingsley'in ünü bu film sayesinde İngiltere sınırları dışına çıkar. Kingsley Gandi'yi canlandırmak için çok iyi hazırlanır; onun hakkındaki kitapları okuyup, filmler seyreder. Gandi'nin yaşadığı yerleri gezen aktör kilo vererek güneş altında kalır. Film çekim aşamasına geldiğinde Kingsley, fiziksel görünümü itibariyle Gandi'nin bir kopyası olur adeta. Attenborough'un bu filmi sinema tarihine "en başarılı biyografik film" olarak geçti.

 
Doğu'dan esen masal rüzgarı
Timaş Yayınları'ndan çıkan "Şark Klasikleri", kendi geçmişinden uzaklaşan günümüz okuruna , Doğu'nun unutulan zengin masal mirasını yeniden hatırlatacak .
Ünlü popçu film çekecek
Ünlü şarkıcı Michael Jackson, yönetmen olmaya karar verdi. Sanatçı, "The Cage Animals at Night" adlı filmde ilk kez kamera arkasına geçecek. "Empire" dergisinin internet sitesindeki habere göre, " Jackson, gerçek bir hayat öyküsünden yola çıkılan filmde yönetmen oluyor. Bakımevi ile yetimler yurdu arasında mekik dokuyan yetim bir çocuğun hikayesinin anlatılacağı filmde Jackson, yönetmen-yazar Bryan Michael Stoller ile çalışacak. Stoller, Jackson'ın çocukluğundan beri yaşadığı sorunlar nedeniyle bu konuyu filme aktarmaya karar verdiğini belirterek, "Michael, her zaman kendisini bir yetim gibi hissetti. Çünkü, o çocukluğunu yaşayamadı. Kitabımdaki çocuk ne kadar sıkıntı çektiyse, Michael da kat kat fazlasını çekti" dedi. Jackson'ı kendisine çok yakın gördüğünü dile getiren Stoller, "Biz aslında iki büyük çocuğuz ve iki kardeş gibiyiz" açıklamasında bulundu.
3 Mayıs 2002
Cuma
 
Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED