T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Bahar ve "aşk" heyecanı...

Yapı Kredi'nin "Üç aylık düşünce dergisi" olan "Cogito"nun her sayısında bir konuyu işlediğini biliyor muydunuz? Uzun yıllardır çıkıyor bu dergi... İstiklâl Caddesi'nde -ki ben bu ismi çok seviyorum ve sık sık İstiklali hiç olmazsa teneffüs etmek için- Tünel'den Taksim'e kadar yürürken, Yapı Kredi yayınlarına uğradım geçen akşam vakti... Bir şeyler aldık, bir de "Bahar 95"in "Cogito/Aşk" sayısını aldım.

Bir baştan bir başa, "aşk ve şiddet" kadar, kültür ve uygarlık arasında seyr edip gelen yazılar içinde, bir makale dikkatimi çekti:

"Friedrich II ve Müslüman kültürü" (sh: 310-319) başlıklı makale, Francesco Gabrieli'nin... Roma Üniversitesi'nde Arap ve İslam tarih ve edebiyatı öğretim üyesi (doğum: 1904)...

Bu bilim adamı, Kral II. Friedrich'in "entellektüel kişiliğinin ve kültürün ilk ilk unsurlarını" aldığı Sicilya'dan bahs ederken karşı karşıya geldiğini soruna şöyle bir yaklaşım gösterir:

"XII. yüzyılın son yıllarıyla XIII. yüzyılın ilk yılları arasında Sicilya'da Arap kültüründen ne kalmıştı geriye; çünkü bu yıllarda Müslüman siyasal egemenliği yaklaşık yüz yıldır etkisini yitirmiş, siyasal, dirsel ve toplumsal bunalımlar son Norman krallarının elinde bulunan adadaki Müslüman kalıntılarını yavaş yavaş saf dışı etmişti." (sh: 310, ve terceme çok kötü görüldüğü kadarı ile devam edeceğiz).

Ve görülüyor ki, Müslümanlar, Sicilya'ya kadar gitmiş, orada İslamî birçok kültür değerleri bırakmıştı. Araştırmaları ile İslam bilim adamları bu gerçeği de ortaya koymuşlardı:

"İbni Cübeyr'in 1185'de Messina'dan Trapani'ye kadar bulmuş olduğu Arap dil, kültür, inanç ve kültür kalıntılarını bilmeyen yoktur. Ama dört ya da beş yıl sonra aydın Normanlar tarafından, hoşgörülen hatta korunan bu direngen etnik ve kültürel kalıntılar iflah olmaz bir yıkıma uğramıştı. 1190 yıllarında Müslüman kent kolonileri, özellikle de Palermo kolonileri dağılmış ve dağlara sığınmak zorunda kalmışlardı."

İşte bu ortamda, Sicilya'da Müslümanlar arasında büyüyen bir kral, Haçlı Seferleri sırasında, daha Batı'dan gelenlerin gördüğü manzara, bu topraklarda birçok gencin toplu olarak namaza durduğu ve her yerden ezan sesinin duyulduğu idi. Bu duruş bile, Kral/imparator Friedrich "yadsınmaz bir biçimde Müslümanlar'ın dostu idi."

Ve bir arada yaşanılan bir adada (Sicilya'da), bir asır içinde "Müslümanlardan eser" kalmaz oldu!..

Bu pasajı niçin, aktardım hiç düşündünüz mü?..

Belki yanılabilirim, amma aynı izlerin bugün de bir takım Müslüman coğrafyasında sürüp gittiğini görür gibiyim...

Yine birçok Müslüman'ın çile ve sefalet içinde yüzdüğü yerlerde, namaza engel olunuyor, ezanlar susturuluyor ve ne tür bir İslamî kimlik ve kültür değeri varsa, hepsine "çağdaş Normanlar" tarafından sindirme ve imha politikaları uygulanıyor, görüntüleri var.

Tarihin karanlık sayfaları içinde, sürüp gelen birçok imha ve ifna politikaları "barbarlar"ın nelere imza attığını görmek için, Pompei'ye, Palermo'ya ayak basmak kadar, Girid ve Balkanlar'a da uzanmak gerekir!..

Çünkü, bir asır öncesinden başlayan bir "göç seli"nin ardından, terk edilen toprakları kimlerin işgal ettiğini, veya kimlerin yeni başa dönüp, "kendi yurdu"na çekildiğini bilmekte de yarar var...

Hele, sekiz asır Endülüs'te bir medeniyet ve bilim hayatı kurmuş olan Müslümanlar'ın, beş asır sonra, ortada kalan neleri var ki?

Nerede o ilim yuvaları, o kütüphaneler, rasat ve tarassut kuleleri?

Hiç birinden eser yok ki...

Bir Avrupa Parlamentosu var ki, orada, aynen eski zihniyet hortlayarak, camiler kilise, "İslamî isimler" de, Batılı Normanların ve Vandalların yeni versiyonuna dönüştürülmenin çabaları sürüyor değil mi? Bu canlı örnekten ibret alınmaz mı?

Değil mi ki, bir "el-İmpratur" II. Friedrich, öldüğünde, "kendisine giydirilen işlemeli giysiye Arap harfleri ile yazılmış olduğu gibi" birçok kimseye nasip olmayan bir "kral"ın mezarı 750 yıl sonra, "Müslüman seyyah"larca ziyaret için bir "özlem" olarak gündeme geliyorsa, varın siz bugünün "tiran"larına nasıl bir yaklaşım gösterebileceğini ve tarihin ne gibi bir paye biçeceğini hesap edin!..

Zira, üç asır Sicilya'da yaşayan Müslümanlar ve Müslümanlık sonunda, Palermo Camii'nin nasıl "Katedral"e dönüştürüldüğünü göz yaşları içinde izleyip göçmüşlerdir.

Aynı asırlarda, Kurtubalı Abdurrahman, Bağdatlı Me'mun da yaşıyordu.

Üçü de toprağa terk edildi...

İşte böyle "bahar" günlerinde, biz de gelecek nesiller nazarında, "ezanlar susmuş, camiler kiliseye dönüşmüş" dönemlere şahitlik edenlerin, terk ettikleri toprakları, nasıl olur da "bir turist" özlemi içinde, geçiştirip felah bulmak isteriz?

Üç asır, Sicilya'da Gremonalı Gerardi, Palermolu Musa, kültürel değişimin taşıyıcıları Sicilyalı Müslümanlar ile Yahudiler değil miydi? Şimdi ne oluyor bu adamlara? II. Friedrich (bu aşk'ta) en iyi örnek!..


www.sadikalbayrak.com

3 Mayıs 2002
Cuma
 
SADIK ALBAYRAK


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED