|
|
|
|
Dünya'da meydanlara halkı sadece iki şey çeker, birincisi spor, diğeri siyasettir. Siyaset, politika, çetrefilli, tehlikeli Makyevelist düşünce ile doludur ama bütün liderler, sağlam, sportmen görünmeğe çalışırlar. Bu yüzdendir ki işte Putin, karate yapıyor, Bush, golf oynarken görüntüleniyor, bunlar, sağlıklı olduklarının işareti olarak birer reklamasyon. Konuşurken, yürürken tekleyen liderlerin kıymeti harbiyeleri yoktur, ama, istisnalar ve gücü ellerinde bulunduran liderler (İkinci Dünya Savaşı'nı tekerlekli sandalyesinden takip eden Ruzveld) kuralları bozmaz. Demek ki siyasi şahsiyetlerin popülariteleri, aynı zamanda sağlıklı olduklarını vurgulamaları, temsil ettikleri ülkelerin varlıklarını damgalamak için spor yarışmalarını izlemeleri, sporcuların aralarında yer almaları gerek. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nde yıllar yılı bu yapıldı, cumhurbaşkanları, başbakanlar, hem siyasi arenalarda, hem spor sahalarında göründüler. Bütün yaşantım boyunca hangi ülkeye gitti isem, o ülkede Türkiyemizi temsil eden Büyükelçilerle tanıştım. Bunların çoğu daha sonra üst düzey yönetimlerde rol aldılar. Finlandiya'nın Seijenoki kentinde düzenlenen Avrupa Grekoromen Şampiyonasıyla Bakü'de yapılan son Avrupa Şampiyonalarında Türk Büyükelçilerini göremedim. Başta Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliev olmak üzere, 26 ülkenin Bakü'deki temsilcileri spor salonundaydılar. Finaller bittikten sonra rüzgar gibi elimi sıkarak uzaklaşan Büyükelçimizi de gördüm. Temsil çalışmalarında sadece "kapalı kapılar ardında" durmak iyiye işaret sayılmıyor. Sporun bir numaralı siyaseti doğruluk, dürüstlüktür. Yer yüzünde yaşayan bütün canlıların kendilerine özgü siyasetleri vardır. Siyasi şahsiyetler, kendilerini, ülkelerini dürüst, güvenilir göstermek için sportmen, sağlıklı olmak, aynı zamanda spor yarışmalarını izlerken görünmek zorundadırlar. Bu görünüş, onların Makyavelist değil, özleri, sözleri doğru olduklarının işaretleridir. O halde böyle bir fırsat nasıl kaçırılır, anlayamıyorum! Bakü'deki Avrupa Şampiyonası'nı bizlerle birlikte 5 parlamenterimiz izledi, onları kutluyorum. Şampiyonanın ilk günü tribünlerde Adalet Bakanımız Hikmet Sami Türk'ü de gördüm. Bakü Büyükelçimiz (Ahmet Ünal Çeviköz) kendilerine Dışişleri kanalıyla haber verilmesine rağmen, bu yarışmalara "yoğun işleri olduğu" gerekçesiyle sırt çevirdi. Spor yarışmalarında bir büyükelçinin görünmesi, sporcuları çay içmek için de olsa bir yerlere davet etmesi siyasi davranış kurallarının temelidir. Her ne hal ise, işte geldik gidiyoruz, ben sadece bir vatandaş olarak duygu ve düşüncelerimi yazdım, gerisi sağlıksız görünmeyi adet edinenleri, sporun felsefesini kavrayamayanları ilgilendirir. Azerbaycan'da hangi güç, "En büyük Türkiye!" diye insanları bağırtabilir? Hangi güç binlerce Azeri'ye ellerinde Türk Bayrakları olduğu halde alkış tutturabilir? Hiçbir zorlanma olmadan bunlar yapıldı. Arif Kama, Fatih Çakıroğlu ve Zekeriya Güçlü, bunu başardılar. Demek ki, spor, siyasetin bir parçasıdır. Gel de bunu "sırça köşkte" oturanlara anlat. Kadın-erkek
Azerbaycan'ın nüfusu 8 milyon 158 bin... Nüfusun 4 milyon 174 bini kadın. Buna göre kadınların erkeklere faikiyeti 193 bin civarında. Buna da şükür, çünki, Yaradan'ın kanunu mudur, nedir, iklim mi, atmosfer mi, her ne ise Azerbaycan'ın topraklarının üçte birini işgal eden ve tam bir milyon Azeri'yi 10 yıldan beri çadırlarda yaşamağa mahkum eden Ermeniler'in binlerce yıldan beri kadın nüfusu erkeklere oranla çok daha fazla. Doğan her 4 bebeğin 3'ü kız. Şu anda da Ermenistan'ı oluşturan nüfusun % 70'ini kadınlar teşkil ediyor. Sürpriz
Bakü'de bir ilaç firması Türk kafilesini hiç yalnız bırakmadı. Öğlen ve akşam yemeklerinde bütün samimiyetleri ile yardımcı oldular. Şampiyonanın finalden önceki gecesi işletmecilik ve yapı olarak dünya çapında olduğunu söyleyebileceğim Avrupa Oteli Balo Salonu'nda veda yemeği verildi. Masamda oturuyordum, şirketin genel müdürü mikrofonun başına geldi ve şunları söyledi: "Biz, Rusya, Ukrayna, Gürcistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Türkmenistan'ın, fabrika olarak dünyanın en büyük ilaç firmasıyız." Tamam buraya kadar güzel de, bakın sözlerini nasıl tamamladı: "İlk kez aramızda Yönetim Kurulu Başkanımız Sayın Osman Şansal'ı görmüş olmanın mutluluğu içindeyiz. Avrupa Şampiyonası Bakü'de düzenlenmeseydi, bu şansı elde edemeyecektik." Sürpriz diye ben buna derim. Şansal, teşkilatını kurmuş, emin ellere teslim etmiş ama yıllar var ki Bakü'ye uzanamamıştı. Kendilerini kutluyorum.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |