|
|
|
|
Ligin ortalarında yine bu köşede Beşiktaş'ın Alman teknik direktörü için görüşlerimi yazmış, belki de Siyah-Beyazlı taraftarlardan tepkiler almıştım. Daum ile birlikte Fenerbahçe teknik patronu Werner Lorant'ı da eleştirmiştim. Lig bitti ve bizim Almanlar bana göre fire verdi. Her türlü eleştiri yapabiliriz. Takımın oyununu beğenmeyebiliriz. İdmanları takip ederek, bir sonraki maçta alınan neticeyi yerden yere vurabiliriz. Ancak... Bazı meslekdaşlarım! var ki sanki ilgilendikleri, sempati duydukları koskoca tarihe malolmuş kulüplerin patronu gibi olmuşlar. Yazdıkları, söyledikleri en doğrusu. Bunu en çok yapan Beşiktaş'lı yazarımız. Aman efendim Daum'dan bahsederken neredeyse adamı ilah yapmıştı. Toz kondurmuyor, lâf söyletmiyordu. Yanlışlıkla iki satır hakkında yazsan ne bilmişliğin kalır, ne ustalığın. Senenin birkaç haftasını Hıncal usta şöyle dedi, böyle dedi ile geçirir. Ayrı bir özelliği de, "Ben demiştim, ben yazmıştım" ile çok bilenler sınıfına kendisini koyması. Evet, Daum efendiyi ne kadar beğense de kalmasının Beşiktaş'a faydalı olacağına inansa da iş işten geçti. "Abbas Yolcu". Madem çok bildiklerini söylüyorlar. Daum'un neyini savundular. Kötü bir illet, uyuşturucudan yargılanıyor bu adam. Lig bitti, Daum'un mahkemesi bitmedi. Her duruşma dönüşünde balon uçurmasını biliyor. "Beni şu takım istiyor giderim ha..." Seni kendi ülken afaroz etmiş bir kere... Benden sana cevap "AUFWİEDERSEHEN" (Almanca güle güle). İşte böyle, Karakartal'ın Kanat'lı yazarı. "Sen sen ol BEN deme..." Lorant sen hiç konuşma. Şampiyon olacak takımı ikinci yaparak paçayı kurtardın.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |