|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Yıllar önce, İngiltere'de, âniden hastaneye yatmam gerekmişti. Aslında evden gidip gelerek de uygulanabilecek bir tedaviydi öngörülen; ama beş gün boyunca hastane personelinin müşfik ellerine kendimi bırakmam istendi. Günde iki kez ilâç aldım ve beşinci gün beklenen sonuca ulaştıklarını anlayınca beni taburcu ettiler. Evinde kiracı oturduğum yaşlı İngiliz'in, beş günümü hastanede geçirdiğimi öğrenince verdiği, "Ne mutlu sana" tepkisini çeyrek asır sonra bile unutamıyorum. Başbakan Bülent Ecevit yakınlarının kollarında gittiği hastaneyi 26 saat sonra terk etti. Bağırsağındaki 'tümör'den, bağırsak uzunluğunun eseri 'gaz'a kadar bir dizi sebepten hangisini seçerseniz seçin; rahatsızlığı her halinden belli birini bu kadar kısa sürede taburcu etmek akla ziyan görünüyor. Bir hastanede gösterilecek ihtimam, evde veya Başbakanlık Konutu'nda sağlanamaz. Ecevit'in sağlığından sorumlu olanlar, ne yazık ki, Türkiye Cumhuriyeti başbakanının hayatını tehlikeye atıyorlar... Kısa ve kestirme muamelenin sebebi anlaşılabiliyor. Bir başbakanın hastanede yatması, piyasaları da, Türkiye'nin uluslararası bağlantılarını da yakından ilgilendirir. Hafta sonunda olup biten kısa hastane ziyareti bile, borsayı ve döviz fiyatlarını ilk gün olumsuz etkiledi. Uzun süreli hastane ikâmeti ekonomik dengeleri iyice altüst edebilir. Ayrıca, üçlü koalisyonu birarada tutan da Bülent Ecevit; yokluğu siyaseti derinden etkileyecektir. "Hasta" denilmesi bile, olağanüstü hal hükümetinden Ecevit'e daha pasif bir makam öngören formüle kadar bir dizi siyasi spekülasyonun konuşulmasına yol açtı. Hastalığını hastanede geçirmesine izin vermeyenler, 'RTÜK Yasası'nın tehlikeye girmesini de, DSP'deki liderlik mücadelesinin erken başlamasını da istememişlerdir. Bu mülâhazaları anlasak bile, bu kadar küçük hesapların ülke çıkarlarının önüne konulmasını kabul etmekte zorlanıyoruz. Başbakanın hastalık teşhisiyle kısa süreliğine hastaneye yatması ekonomik ve siyasi dengeleri altüst ediyorsa, o dengeler, hasta hasta görevini sürdürdüğü bilindiğinde etkilenmeyecek mi? Ecevit, epey uzun süreden beri 'hasta' görüntüsü veriyor; acaba dengelerin bir türlü yerli yerine oturmayışı, onun bu görüntüsüyle ilgili olmasın? Piyasalar beklenen atılımı belki de başbakanlık koltuğunda Ecevit oturduğu için gerçekleştiremiyorlar. İnsanların hastalıklarının uluorta tartışılması elbette hoş değil. Hele 'hasta' diye afişe edilen kişi başbakan ise, konuyu bütün açıklığıyle ele almak iyice zorlaşıyor. Ancak, her halinden hastalığı belli olan bir kişiye, küçük zümresel çıkarlar için, hasta olmadığı muamelesi yapmak, ona bir yarar sağlamadığı gibi daha büyük çıkarları da zedeleyebiliyor. Kapalı kapılar ardında yürütülen uluslararası müzakerelerde, başbakanın dikkat dağınıklığı yüzünden neler kaybettiğimizi bilemeyiz... Kanuni Sultan Süleyman, Zigetvar Seferi esnasında vefat ettiğinde, Sokullu Mehmet Paşa, günler sürecek dönüş yolunda istenmeyen olaylarla karşılaşılmasın diye, bunu duyurmadı. Padişahın cansız vücudu tahnit edildi ve atı üzerinde dimdik oturtularak İstanbul'a ulaşıldı. AnaBritannica (c. 20, s. 168) olayı şöyle özetliyor: "Mayıs 1566'da hasta ve yaşlı olmasına karşın sadrazamın önerisine uyarak Zigetvar Seferi'ne çıktı. Zigetvar kalesi alınmak üzereyken çadırında öldü; cenazesi İstanbul'a getirilerek türbesine gömüldü." Tarihimiz, yaşlı ve hasta devletluların mâruz bırakıldıkları hilelere yabancı değildir. Ancak, saltanat olmayan yönetimlerde, sistem, hilesiz geçişi sağlamaya muktedir olmak zorunda. Ecevit'i sevenler, başbakanlık koltuğunda görmek isteyenler bile, sağlığını daha da bozacak şartlara mahkum ettiklerini görsünler artık. Kendisini sevenler, Ecevit'i çoktan hak ettiği rahat ve huzura kavuşturmak için çaba göstermeliler. Yıllar önce sık sık depreşerek huzurumu kaçıran rahatsızlığı, Türkiye'deyken, hastanesiz şartlarda bir türlü üzerimden atamamıştım; İngiltere'de yaşadığım beş günlük hastane küründen sonra, yirmibeş yıldır, o hastalığım bir daha kendini belli etmedi... Ecevit'in de, dağdağadan uzak geçireceği huzurlu bir hastane ortamına ihtiyacı bulunduğu belli. Herkesin sorduğu "Ecevit'le nereye kadar?" sorusunun siyasi bir muhatabı yok mu?
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |