T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Ortadoğu: Kartlar yine karışıyor...

Gözleri Ortadoğu'dan ayırmamak gerekiyor. Bunu daha önce defalarca vurguladık. Nitekim, 'askeri tırmanış'ın yerini 'diplomasi' almış gözükürken ve İsrail Başbakanı Ariel Sharon, 'Ortadoğu'nun geleceği' açısından merakla beklenen Washington ziyaretinde Beyaz Saray'da Başkan George W. Bush ile görüşürken, Tel Aviv yakınlarında Rişon Letzion'da patlayan ve Hamas'ın sorumluluğunu üstlendiği bir bombalı saldırı ile 16 kişinin ölümü ve 60 dolayında İsraillinin yaralanması, tüm kartları, yeniden karmakarışık etti.

Sharon, Washington gezisini yarıda kesti ve İsrail'e döndü. İsrail hükümeti olağanüstü toplanarak 'çok sert bir misilleme'de bulunacak. Bu açıklandı. Bu yazı yazıldığı esnada, söz konusu 'misilleme'nin ne olacağı belli değildi; yazı yayınlandığında belki de uygulamaya geçilmiş olacak.

'Misilleme'nin içinde Yasir Arafat'ın Filistin topraklarından sürülmesi bile söz konusu. Sharon'a refakat eden İsrail Eğitim Bakanı Bayan Limor Livnat, Washington'dan ayrılmadan 'Bu işin sonunda Arafat'ı sürmekten başka hiçbir seçeneğimiz kalmayabilir' dedi.

Sharon ise İsrail'e dönmeden önce düzenlediği basın toplantısında 'Bugün, İsrail'in şantaja boyun eğmeyeceğini söylüyorum. Bizi öldürmek için kim ayağa kalkıp davranırsa, onu caydıracağız ve önce biz onu öldüreceğiz' diye konuştu. Sharon'un, saldırının tüm sorumluluğunu Arafat'a yüklediği gözönüne alınırsa, önümüzdeki günlerin gelişmelerinin bir hayli 'dramatik sonuçlar'a gebe olduğunu görebiliriz.

Filistin Yönetimi'nin bombalı saldırıyı "Filistin önderliği bu operasyona katılanlara yönelik sıkı ve sert önlemler alacak ve davamıza büyük zarar verenleri cezalandırmakta elini hafif tutmayacaktır" sözcükleriyle güçlü biçimde kınamasının, İsrail'in Arafat'ı bertaraf etmeye niyetli politikasını pek etkilemeyeceği de anlaşılıyor. Çünkü, Sharon, yukarıda sözünü ettiğimiz basın toplantısında 'Bombalı saldırı, Filistin Yönetimi'nin başındaki kişinin gerçek niyetlerinin ne olduğunun kanıtıdır' demişti.

Oysa, Filistin yetkilileri, radyodan yaptıkları açıklamada, Filistin Yönetimi'nin saldırının zamanlaması konusunda Hamas'a büyük öfke içinde bulunduğunu bildirmişlerdi. Zira, Bush-Sharon görüşmesinin tam orta yerinde meydana gelen saldırının, Sharon'un Filistinlilere karşı sertleşme politikasını Beyaz Saray nezdinde güçlendirmesinden kaygı duyuluyor.

Sharon'un Washington ziyareti, daha Rişon Letzion'daki bombalı saldırı olmadan dahi, 'Arafat'ın bertaraf edilmesi' amacına yönelikti. Sharon'un Washington ziyaretinin amacının, son bir ay içinde 'İsrail'in askeri kazançlarını diplomatik kazançlara çevirmek' olduğu ve Washington'a 'muzaffer bir komutan' gibi bir 'diplomatik zafer' elde etmeye gittiği İsrail basınında bol bol yer almıştı.

Amerikan Yönetimi de, Sharon'un bu amacını karşılamaya 'açık' bir görüntü sergiliyordu. Gerek Bush ve gerekse Ulusal Güvenlik Başdanışmanı Condaleeza Rice, 'Filistin Yönetimi'nde siyasi reform' yapılmasından dem vuruyorlardı. Rice, pazar günü bir televizyon konuşmasında 'Bir Filistin devletine gidecek barış görüşmelerinde görmek istediğimiz Filistin Yönetimi bu değil' mealinde sözler sarfetmiş ve bu sözler Filistinliler tarafından büyük tepkiyle karşılanmıştı.

Amerikan Yönetimi, Arap ülkeleri ve petrol lobisi ile İsrail lobisi, Cumhuriyetçi Parti'nin koyu İsrail yanlısı köktendinci Hristiyan-sağının eğilimleri arasında sıkışmış durumda. Arap ülkeleri –başta Suudi Arabistan, Ürdün ve Mısır gibi Amerika'ya yakın ülkeler- Arafat'ın bir 'barış partneri' olarak Washington tarafından algılanması için bastırıyorlar. Diğer kesim ise Arafat'ın ekarte edilmesinden ve İsrail'in empoze edeceği bir 'Filistin Yönetimi' oluşturulmasından yana.

Buna karşılık, Bush, Amerika'ya yakın ülkelere Arafat'ın otoritesinin bir hayli zayıflatılacağı bir Filistin Yönetimi için bastırıyor. Belli ölçülerde, Sharon ile de tam görüş birliği içinde değil. Amerika, Arafat'ın 'marjinalize edilmesi' için gayret ederken; İsrail (Sharon), Arafat'ın 'devreden çıkarılması'nı hedef almış durumda. Arada 'nüans' sözkonusu. Sharon, Arafat'la kesin olarak 'barış süreci'nde biraraya gelmemek konusunda kararlı.

Ancak, Araplar da, Sharon'un ciddi biçimde bir 'barış süreci'ne angaje olmadığı konusunda kesin kanaate sahipler. Sharon'un Washington'a götürdüğü 'Arafat'ın terörizmle bağlantılı suç dosyası', Arafat'a yönelik son bir ayda askeri yolla sonuca varamayan 'suikast girişimi'nin, Washington'da 'diplomatik suikast girişimi'ne dönüştürülmesi olarak görülüyor. Sharon'un üzerinde çok propagandası yapılan 'kapsamlı barış planı' ise 'sınırları belli olmayan' ve 'Arafat'sız bir Filistin Yönetimi'ni öngören ve dolayısıyla uygulanması imkansız bir tasarıdan öteye gitmiyor.

Son bombalı saldırıyla ise, Sharon, Amerika nezdinde 'elini güçlendirmiş' ve Arafat'a karşı 'elini serbestleştirmiş' bir görüntüye girdi. Önümüzdeki günlerin nasıl seyredeceğini kestirmek çok kolay değil. Ne var ki, Arafat ismi, İsrail açısından gerçek niyetlerini örten bir 'incir yaprağı'. Arafat üzerinde odaklaştırılan kampanya ve niyetler, Filistin halkını -tıpkı İsrail Devleti'nin kuruluşunun önünü açan 1930'lu yıllarda olduğu gibi- 'önderliksiz ve gerçek temsilcilerinden yoksun bırakma' ve böylece İsrail'in empoze edeceği, Batı Şeria'daki işgali konsolide edecek türden, kendisine bağımlı bir 'kukla ve sözde Filistin Yönetimi oluşturma' hesabına dayanıyor.

Bu arada, BM Genel Kurulu, İsrail'in Filistin topraklarındaki saldırılarını kınayan bir kararı 4'e karşı 74 oyla aldı. 14 çekimser oyun tümü AB ülkelerine ait. Karar metnine 'intihar saldırılarının da kınanması' ibaresini Arapların karşı çıkması üzerine koyduramadıkları için, çekimser kaldılar. Aksi halde, AB, İsrail saldırılarına kesinlikle karşı. Önümüzdeki günlerde, Arafat'ı sahneden silmeye yönelebilecek İsrail misillemesine karşı olacaklarını şimdiden kestirebilmek mümkün.

Uluslararası sistemin nabzı, yakın gelecekte, Ortadoğu'da atmaya devam edecek. Ve, -bilinen sebeplerle- 'açmazdaki' Türkiye'nin başı yine ağrıyabilir...


9 Mayıs 2002
Perşembe
 
CENGİZ ÇANDAR


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED