|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
OHAL Valisi Aydıner 38 bin 362 kişinin köylerine döndüğünü açıklamış.. Aydıner, yaşanan olumsuzlukları rehabilite etmek için hazırlanan köye dönüş projesi kapsamında şimdiye kadar 5 bin 810 konutun tamamlandığını, 4 bin aileye de bulundukları yerde ya da döndükleri köyde yardım yapıldığını açıklamış. Ayrıca bölgede yapımı devam eden 12 köy-kent projesindeki 1288 konuttan 855'inin tamamlandığı müjdesini vermiş… Olağanüstü vali, altyapı hizmetlerinin verilemeyeceği küçük yerleşim yerleri ile orman alanlarında dağınık yerleşimlerin kurulmasına destek verilmemesinin de ilke olarak kabul edildiğini bildirmiş. İyi güzel de, bu insanlar niçin köylerinden gitmişler ve ne kadar zamandır köylerinden evlerinden uzakta ve hangi şartlarda yaşamaktadırlar. Açıklamada tabii ki bu soruların cevapları bulunmuyor. Ayrıca açıklamada, bu 38 bin kişinin aslında köylerinden sökülüp zorla atılan üç milyon kişinin kaçta kaçı olduğuna ilişkin bir bilgi de yok. Sadece soyut bir 38 bin rakamı telaffuz ediliyor. Bu söz konusu 38 bin kişi, sanki günün birinde akıllarına estiği için bazı büyük şehirlerdeki akrabalarının yanlarına gitmişler. Birkaç yıl onların yanında büyük şehir hayatı yaşadıktan sonra da sıkılıp, yeniden köylerine dönmeye karar vermişler. Şimdi hükümet, bu insanlara dönüşlerinde yardımcı olmaya karar vermiş ve alt yapısı hazırlanmış merkez köyler ya da 'köy kent'ler kurarak onların buralarda yaşamasını sağlamak istiyormuş gibi bir hava yaratılmak isteniyor. Hükümetin bu konudaki politikası belli. Tamamen güvenlik amaçlı bu politikaya göre, köylüler kendi istedikleri gibi, istedikleri şartlarda köylerine dönemiyorlar. Ancak, devletin gösterdiği yerlere ve koştuğu şartlara razı olurlarsa dönebiliyorlar. Köy korucusu olurlarsa ve ancak garnizona dönüştürülmüş ve adına 'güvenli köy' denilen merkez köylerde yaşamaya razı olurlarsa köye dönüşü gerçekleştirebiliyorlar. Bu konuda, zorunlu göç sorunu ile ilgili olarak, Göç-Der (Göç Edenler Sosyal Yardımlaşma ve Kültür Derneği) de bir araştırma yaptırmış. Araştırmanın bulguları çarpıcı gerçekleri dile getiriyor. Zorunlu göç mağdurlarının yoğun olarak yaşadığı İstanbul, İzmir, Mersin, Diyarbakır, Van ve Batman'da 2 bin 139 haneye gidilerek yüzyüze görüşmeler yapılarak hazırlanan bu rapora göre, yaşanan tüm hukuksuzluklara rağmen, göçe zorlanmış insanların yüzde 98'i geri dönmek istemektedir. Ancak geri dönmek isteyenlerin bir arzusu vardır. Geri dönüşün, hiçbir dayatma olmadan gerçekleşmesini istemektedirler. İşin püf noktası buradadır ve bu nedenle üç milyona yakın zorunlu göç mağdurundan yalnızca 38 bini geri dönmüştür. Bunların da çaresizlikten devletin koyduğu şartlara razı olduğu söylenebilir. Araştırmada göçün en büyük nedenleri olarak -aradan geçen zaman içinde unutanlar için tekrarlayalım- güvenlik güçlerinin ve OHAL'in uygulamaları, koruculuk dayatmaları, can güvenliği, yayla yasakları, gıda ambargoları sayılıyor. Eğitim, sağlık, geçim sıkıntısı vb. nedenler göçe dolaylı etki eden faktörler arasında belirtiliyor. Zorunlu göçe maruz kalanların büyük çoğunluğu Türkiye şartlarında açlık sınırının altında yaşamaya çalışmaktadır ve bu insanların hiçbir sosyal güvenceleri bulunmamaktadır. Güvenlik kuvvetleri, zorunlu göç mağdurlarını gittikleri yerlerde de yalnız bırakmamışlardır. Her üç göçerden birisi, politik nedenlerle ya tutuklanmış ya da gözaltına alınmıştır. Göç mağduru kadın ve çocukların durumları ise tam bir trajedidir. Barınma, beslenme, sağlık vb. nedenlerle göç sırasında veya sonrasında 0-5 yaş arasındaki çocukların yüzde 21'i yaşamını yitirmektedir. Yani her 5 çocuktan biri ölmektedir. Temel eğitim çağındaki 06-14 yaşındaki çocuklardan yarısının okulla ilişkileri yoktur. Bunlar, aile bütçesine katkıda bulunmak için sokaklarda veya düşük ücretle çalışmak zorundadır. Kadınların durumu da çocuklardan farklı değildir. Netice olarak, tek başına 38 bin kişinin köye dönmüş olmasının bu tablo karşısında herhangi bir kıymeti harbisi bulunmamaktadır. Türkiye, göçe zorlayıp perişan ettiği bu insanların ve onların çocuklarının göz göre göre harcanmasına göz yummaktadır. Bu aymazlığın sosyal faturası, günün birinde hiç kuşkunuz olmasın, hepimizin karşısına çıkacaktır.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |