|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Radyo Televizyon Kanunu, önümüzdeki haftaya ertelendiği için, bugün farklı konulara girme imkânını bulabileceğim. Bir kanun, gündemi nasıl da bloke ediyor! Hükûmetin bunca işi olmasına rağmen, herkes RTÜK'e kilitlendi. Gerçekten, bu ülkeyi kendi çiftlikleri ve başbakan ile bakanları da çiftlik kâhyası gibi görenler var. Yoksa bu kadar dayatmaya, baskıya cesaret edemezlerdi.
Ateş'in çabaları
Türkiye'nin en önde gelen sorunlarından biri, Güneydoğu'nun sefalet ve perişanlığı. Çünkü insanlar aç kaldıkça, "zincirlerinden başka kaybedecek şeyleri" olmadıkça, terör batağına saplanırlar. Milletvekili Azmi Ateş, bağımsız kalmanın da verdiği rahatlıkla, ülkenin bir çok sorununun peşinden koşuyor. TPİC'le ilgili çabaları, Güneydoğu'yu yakından ilgilendiriyor. Irak'a ambargo uygulanmaya başlandıktan sonra, sınır ticareti çerçevesinde kamyonlarla ve TIR'larla mal karşılığı, motorin ithalatı serbest bırakıldı. Tam 50 bin 265 kamyon bu işi yapmaya başladı. Önceleri ticaret, Şırnak Valiliği'nin organizasyonu altında gerçekleşiyordu. Böylece, bölgenin patatesi, soğanı, giyim eşyası Irak'a gidiyor, hiçbir döviz ödenmeden mazot temin ediliyordu. Alan memnun, satan memnun, halk memnun... İşler mükemmel yürüyordu. "Acaba PKK haraç mı alıyor?" sorusu zihinlere düşünce, 2 Eylül 1999'da sınır ticaretinin denetimi Şırnak Valiliği'nden alındı, Turkish Petroleum İnternational Company (TPİC)'e verildi.
TPİC ve dağıtım şirketleri
TPİC, bölgedeki mazot dağıtımının hangi firmalar aracılığı ile gerçekleşeceğini, her bir firmaya ne kadar mazot verileceğini ve kâr miktarını tesbit ediyor. Ama bu tesbitin hangi kıstaslara göre yapıldığı belli değil. Meselâ, OPET'e ayda 128 milyon litre, PET-LİNE'e 32 milyon litre, M-Oil'e 12.8 milyon litre, Aytemiz'e 3.8 milyon litre ve TU-Ta'ya 2.5 milyon litre tahsis ediliyor. Dağıtım şirketlerinin günlük kârı litre başına 42 bin lira. Aylık toplam kârları 3.5 trilyon lirayı buluyor. Bu kâr, TPİC'in hiçbir objektif kıstasa bağlı olmayan değerlendirmeleri sonucunda, 5 şirkete kalıyor. TPİC, yeni dağıtım şirketleriyle anlaşabilir, her birinin kontenjanını istediği gibi değiştirebilir.
Bölgenin 73 il ve ilçe Ticaret Sanayi Odaları Başkanları, 5 Mart 2002'de Başbakan Ecevit'i ziyaret etti. Bakanlar Kurulu'ndaki toplantıya, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da onlarla birlikte gelmişti. Özetle şu görüşleri ortaya koydular: "Dağıtım şirketlerinin hiçbir işlevi yok. Çünkü, Irak'tan mazotu kamyonlar getiriyor. TPİC'in deposuna boşaltıyor. Alıcılara, mazotu ulaştıracak TIR'lar, önce bankaya, dağıtıcı firma adına parayı yatırıyor, sonra da TPİC'in deposundan malı alıyor. Dolayısıyla, 5 dağıtım şirketi, ayda kazandıkları 3.5 trilyon lira karşılığı, hiçbir hizmet ifa etmiyorlar. Dağıtım şirketleri devreden çıkarılsın. O para, bölgenin alt yapısına, sağlık hizmetlerine, eğitimine harcansın."
Anlatıldığına göre, Ecevit, bu teklifi makûl karşılamış; hatta gerekenin yapılması talimatını bile vermiş. Ama rantın önünü kesmek kolay mı? Bir fikir vermek için söyleyelim: TPİC'in yönetim kurulu üyelerinden biri de Kenan Evren'in kızı. Sınır ticaretinin kalbi olan TPİC'in yönetim kurulu üyeleri, acaba neye göre seçiliyor?
Sınır ticareti durdu
Maalesef 11 Eylül saldırısından sonra işler daha da kötüye gitmiş. Sınır ticareti, 18 Eylül 2001 tarihinden sonra tamamen durdurulmuş. Başbakanı ziyaret eden heyet bu şikâyetlerini de elbette dile getirmiş: "50 bin 265 kamyon, 16 bin tanker, ticari hareketten istifade eden lokanta ve sosyal tesisler hepsi boşlukta kaldı." 18 Eylül'de sınır ticaretinin durdurulmasının, 11 Eylül eylemiyle ilgisi var mı? Bizim yetkililere göre, paranın bir bölümü PKK'ya gittiği için, ticaret son buldu.
"Oysa" diyor İstanbul milletvekili Azmi Ateş "insanların geçim kaynağını kurutur ve açlığa mahkûm ederseniz, esas o zaman PKK'nın kucağına atarsınız." Ateş bu konuda çok sayıda soru önergesi verdi. Ayrıca, Güneydoğu'daki 73 il ve ilçenin Ticaret ve Sanayi Odası temsilcileri ile sıcak temas halinde. Onlardan aldığı bilgilerin ışığı altında soruyor: - Dağıtım şirketleri hangi kıstasa göre belirleniyor? - Bu dağıtım şirketlerinin işlevi ne? Onlar olmasa da, hazır müşteriye sevkiyat yapılamaz mı? - Dağıtım şirketlerine tahsis edilen mazot kontenjanları ve kâr neye göre tesbit ediliyor? Sınır ticareti, kimilerinin cebine akan bir ranta dönüşmüş durumdaydı. Bu defa, tamamen yasaklandı. Bölge insanı kan ağlıyor; çözüm arıyor. Bence köy-kent kurmak yerine, sınır ticaretine el atılması çok daha yararlı. Az değil; TPİC'in aylık kârı 7 trilyon lirayı, dağıtım şirketlerininki ise 3 trilyon lirayı buluyordu. Üstelik, Diyarbakırlı, Urfalı, Şırnaklı, Gaziantepli vs, üretimini, mazot karşılığında pazarlama imkânına sahipti. PKK haraç kesmesin diye ticareti durdurmak, talebeler yaramazlık yapınca, dersleri yasaklamak, hâkimler yanlış karar veriyor diye mahkemeleri kapatmak gibi bir şey. Yazık değil mi bu ülke insanına!
Silâh sanayii ve medya patronu
Bu arada, söz usulsüzlük ve kapkaççılıktan açılmışken, Makine Kimya Endüstrisi (MKE)'yi almayı düşleyen bir basın patronundan da bahsetmek isterim. Bu kişi, acaba 15 Şubat 2002'de, çok önemli bir şahsiyetle görüştü mü? Ona MKE'yi almak istediğinden söz etti mi? İşi sonuçlandırmak için RTÜK tasarısının yasalaşmasını mı bekliyor? 6 Nisan 2002'de çok satan bir gazetenin manşetinde MKE ile ilgili bir haber çıkmıştı: "Makine Kimya Endüstrisi, piyasaya 180 trilyon lira borçlandı. 8 bin personeline ayda 9.5 trilyon lira maaş ödemekte zorlanıyor. Asker ve polise silâh ve mühimmat üreten MKE, yeterli siparişi alamıyor. Patlamanın ardından Kırıkkale fabrikasının yarasını da saramayan kurum, tencere tava üretecek duruma düştü."
Bu haberin o medya patronuyla bir ilgisi var mıydı? Sipariş bir haber miydi? MKE'nin zor durumda olduğu bilgisi yayılarak, satışına zemin mi hazırlanıyordu? Aramızdan biri (bir medya patronu) silâh sanayiine girme çabasında mı? Acaba şu Kırıkkale fabrikası tamir edilip üretime geçti mi? Onlarca trilyon liralık borç batağına saplanan MKE, çaresizlik içinde mi? Yoksa çaresizlik içinde kalması mı arzu ediliyor?
Türkiye, halkı fakir, haksız kazancı ise en bol olan ülkedir. Namuslu bir hükûmet şu kaçakların önünü kesse, yeni kaynak aramaya ihtiyaç dahi kalmayacak. Parayı açıkgözlerden alıp, ihtiyaç sahiplerine ve işi yapanlara vereceksiniz. İş bu kadar kolay.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |