|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
J. Baudrillard, bir yazısında, insanın kendini New York'ta felaket duygusu içinde bulduğunu söyler: "Hayati bir felaket duygusu bu, der, ancak aşırılık ve israfla son bulabilecek bir şeylerin verebileceği bir duygu. (...) New York'ta insanlar üremiyor, üremek için yaratılmış bir kent değil burası. Her şey ortada boy gösteriyor, nokta, hepsi bu. Bu nedenle felâket önsezisi her yerde mevcut." (Tam Ekran, 2001, s. 106, 107). Adana ile New York'u kent olarak karşılaştırmak anlamsız bir şey. Ama adı geçen düşünürün belirttiği felâket çağrışımı Adana'dan fersahlarca uzakta. Hele uçağınızdan indiğinizde, vaktin geceye yaklaşmakta olduğu bir saatte, kendinizi bir dost halkası içinde bulursanız, yaşadığınız duygu ancak güven kelimesiyle ifade edilebilir. Kaldı ki, Adana, New York gibi adalar üzerine kurulmuş bir kent değil. O, bir ovanın, Çukurovanın ortasına yerleştirilmiş bir kent ve denize de en az 40 kilometrelik bir mesafesi var. Güvenlik içindesiniz! Dünyanın sonunda, uç noktasında bulunmadığınızı biliyorsunuz: bir adım ötenizde, sizi içine çekecek bir uçurumu bekleme korkusuna kapılmanız da yersiz bu yüzden. Dost insanların sıcacık konuşmaları, yakınlıkları, gecenin karanlığında sonsuz bir sofranın ortasındaymışınız duygusunu veren Hasan Usta'nın kebapçı meydanı ve hasiyetli şalgam suyunun lezzeti, bu güven duygusunu pekiştiriyor. Vakit geceye yaklaşıyor, ama sohbet için erken sayılır. Hasan Tiyek'in evine konuk oluyorsunuz. Ebuzer Ağuş, Abdülaziz Tantik, Sami Gül, Mustafa Ökkeş Evren (şair), Şahin Taş (şair), Tayyib Atmaca (şair), Hikmet Akpur, Şeref Ünlü, O.Kemal Kocabaş, Orhan Göktaç, Cem Eğerci, Ayhan Taş, Cevat Tantik, Ali Aygün, İlhan Öztürk, Mustafa Cevher, Asım Gültekin ve Mehmet Özcan (sosyolojinin efendisi)... Eve geldiğimizde, daha önce gelenlerin başlatmış olduğu siyasal bir konunun müzakeresine kısa yoldan son veriliyor ve benim orda bulunmamın amacı saydıkları konuya, fikir ve edebiyat konusuna dönülüyor. Söylenenleri nerdeyse ciğerlerine kadar çekiyorlar diyesim geliyor. Vakit sabahın 2'sine geldiğinde henüz sohbetin ortalarında bulunuyoruz. Benim yorulmuş olacağımı ve bana kıyamadıklarını hissettirerek sohbeti noktalamak istiyorlar. Nasıl olsa ertesi gün (4 Mayıs cumartesi) de onlarla birlikte olacağım; dahası ertesi gece de bizim... Ertesi sabah kahvaltıya, bizi Adana'ya davet eden Kitap Dünyasının sahibi Ebuzer Ağuş, aynı kitabevinin yöneticisi Abdülaziz Tantik, Sami Gül, ve orda kaldığımız sürece arabasını bize tahsis eden ve sürekli bizimle olan dost şair M.Ökkeş Evren'le birlikte oluyoruz. Derken öğle namazı ve arkasından saat 13.30'da, Kitap Dünyası'nda imza maratonu. Kitap Dünyası, Çakmak Caddesinde, Çakmak Plaza'nın alt katında. Aynı mekânda daha pek çok kitabevi yerleşmiş. Aralarda internet cafeler yer alıyor. Dinamik bir okuyucu seli. Arkadaşlar, masanın çevresindeki yoğunlaşmadan dolayı bunalmış olacağımı düşünerek zaman zaman imzaya bir ara verilmesini öneriyorlarsa da, kabul etmek ne mümkün! Ancak ikindi namazı için bir ara verebiliyoruz. Sonra gene devam. Bir ara Abdülaziz: "Abi Samsun mu iyiydi, Adana mı?" diye soruyor. "Adana da iyi, diyorum, ama Samsun'a laf söyletmem!" O gülümsüyor: "Biz, daha duyuru yapmadık, bunlar kendiliğinden duyup da gelenler" diyerek sanırım çocukça bir şişinme duygusu yaşıyor. İmza süresi 6 saati buluyor. 19.30'da son imzayı koyuyoruz. Ordan, birkaç yıl önce hizmete açılmış olan Merkez Camiine yöneliyoruz. Minare sayısıyla Sultan Ahmet'i, biraz Selimiye'yi, daha çok Süleymaniye'yi örnek almış bir betonarme cami, ama yapay mermerle kaplandığından, gene de bir ihtişam duygusunu gıdıklıyor. Adanalı'lar bu eserle övünüyor. Aynı anda 30 bin kişinin namaz kılabileceğini söylüyorlar bu mekânda. Gece, gene aynı ev sahibinin evindeyiz. Geç vakitlere kadar sohbet, muhabbet.. 36 saatimizin hemen tamamı kitapçı, kebapçı, cami üçgeninde geçtiği ve biz esas Kitap Dünyası'nı (evet, mini bir kitap dünyası) mekân tuttuğumuz için, şimdi, Adana deyince kafamda bir kitap dünyası harekete geçiyor ve bu dünyanın ülkenin dört bucağından gelmiş dost insanları...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |