|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Haftalardır RTÜK Yasası üzerinde kopan fırtınaya bir türlü ısınamadığımı itiraf etmeliyim. Çünkü, iki 'şey'in farkındaydım: 1. Koalisyon ortakları, bu yasayı, her ne pahasına olursa olsun, çıkartacaklardı. 2. Bu yasa, uygulanmayacaktı. Ya, Cumhurbaşkanı 'veto' edecek; veya Anayasa Mahkemesi 'yürütmeyi durdurma' ya da 'iptal' kararı ile, yasayı uygulanamaz duruma sokacaktı. Koalisyon ortaklarından en az biri -ANAP- bu yasanın nasılsa uygulanmayacağını bilerek, çıkartılması yolunda oy kullanmaktaydı. Bunun da farkındaydım. O yüzden, RTÜK yasası çevresinde kopan fırtınadan pek heyecanlanamadım. Biraz 'karışık' görünüyor olmalı. Gerçekten de öyle. 'Bizans usulü politika' bakımından Türkiye'nin eline kimse su dökemez. RTÜK Yasası'nın geçen yıl başına gelenlerin perde arkasını öğrendiğimde, şaşkınlıktan ağzım açık kalmıştı. O 'perde arkası'nı öğrendikten sonra, bu kez, gelişmeleri farklı bir gözle izledim. 'I.RTÜK'ün 'perde arkası'nı ANAP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz'ın çok yakınında yer almış bir isimden dinlemiştim. Alaycı bir uslupla, 'Siz, olan-biteni farkedemediniz. Cumhurbaşkanı Sezer yasayı veto ettiğinde, Mesut Yılmaz ve arkadaşları bayram etmişti' demişti. İlk bakışta saçma gözüken bir gözlemdi. 'Niçin' sorusuna karşılık şunları anlatmıştı: 'Böylece Mesut Yılmaz, en az bir yıl daha, ittifak ettiği medya patronlarıyla ittifakını koruyabilecek. Yasa çıkıp uygulanmaya geçilse idi; o medya patronları Mesut Yılmaz'la izdivaçlarını sona erdirebileceklerdi. Oysa, şimdi ona muhtaç kalmaya devam ediyorlar. Yılmaz, onlarla ittifakı gereği, yasanın çıkarılması için gayret gösterir göründü. Ama dikkat edin; Cumhurbaşkanı'nın yasanın veto ettiği hükümlerinin hepsi, sabaha karşı yeni İçişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen'in verdiği ve kabul edilen değişiklik önergeleri üzerinden oldu. O önergeler, yasa Cumhurbaşkanı tarafından veto edilebilsin diye verilmişlerdi. Yani, bir yanda sabahlara kadar yasanın çıkması için gayret görüntüsü; diğer yandan yasanın veto edilmesini sağlayacak hükümlerin ustalıkla metnin içine yerleştirilmesi...' Eğer bu anlatılan doğruysa, bu kez 'II.RTÜK' için de benzer gelişmelerin gerçekleşmesi mümkündür. ANAP lideri, bir yandan 'AB bayraktarlığı' yaparken, diğer yandan AB'nin açıkça 'AB normlarına aykırı olduğu' uyarısını yaptığı bu yasanın bu haliyle çıkması için parmağını kımıldatmasın; akıl alacak iş değil. Yılmaz, muhtemelen, geçen yıl oynadığı 'oyun'u yine oynuyor. Medya patronlarıyla –bir bölümüyle– ittifakını sürdürürken, o ittifakın sürmesini sağlayacak 'yasanın uygulanmayacağı' hesabını yapıyor olmalı. Böyle bir durumda, AB ile karşı karşıya gelmek zorunda da kalmayacak. AB'nin Genişlemeden sorumlu yetkilisi Guenther Verheugen'in sözcüsü Jean-Christophe Flori, dün yaptığı açıklamada, TBMM'den geçen RTÜK Yasası'nın 'Kopenhag kriterlerine ters düştüğünü' ve 'AB'nin radyo ve televizyon mevzuatına aykırı olduğunu' bildirdi. Bu açıklamayı, 'yasanın istikbali olmadığı'na dair bir 'işaret' olarak görmek ve anlamak gerekiyor. Yani? Yani, 'hayata' ve dünyanın ve ülkenin 'gelişme doğrultusu'na ters yönde bir yasa uygulanamaz. RTÜK Yasası'nın uygulanma şansını göremiyorum. Türkiye'de tek bir internet portalı kalmamasını, tüm internet sağlayıcıların yurtdışına bu yasa yüzünden kaçmasını, onlarca gazetecinin bu yasanın ardından mahkemelerde sürünmeye başlamasını, cezaevlerini boylamasını, yerel radyo ve televizyonların birbiri ardından kapanmasını düşünebiliyor musunuz? Önümüzde dönemde böyle bir Türkiye tasavvur edebiliyor musunuz? Bu fotoğraf, akla aykırı. Eğer bu yasa, böyle bir fotoğrafa yol açacaksa, uygulanma imkansızlığını ortaya koyacak; yani uygulanamayacak, en azından 'kadük' olacak demektir. Yasa zaten desteksiz. Koalisyon ortaklarının TBMM'deki temsilcilerinin ancak yüzde 60'ının oyu ile (202) çıktı. Yasanın arkasında, koalisyonun neredeyse yarısı duramıyor. Muhalefete gelince, muhalefetin oyu 87 mi? Belli ki, onlar da ya Cumhurbaşkanı'na veya Anayasa Mahkemesi'ne, yasanın 'Anayasa'ya aykırılığı'ndan ve dolayısıyla bu yasanın uygulanamayacağından duydukları güvenle, fazla etkili bir muhalefet ortaya koymadılar. Çetin Altan'ın klasikleşen deyimiyle 'enseyi karartmayın'; bu RTÜK Yasası uygulanamaz. Uygulanmayacak. Türkiye'nin 'sivil toplumu' zaafları ne olursa olsun, bu yasayı uygulanamaz hale getirecek kadar diri ve kararlı...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |