|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
"14 Mayıs"ın siyasi hayatımızdaki özel yeri nedeniyle her yıl bu vesileyle bazı gelişmeler hatırlanır ve değerlendirmeler yapılır. Bazı tarihlerin toplumlar için bir dönüm noktası olduğu açık. Demokratikleşme mücadelesinde kalın harflerle not edilmesi ve üzerinde düşünülmesi gereken birkaç tarihten biri de "14 Mayıs"tır. Demokrasi yolundaki uzun ve dolambaçlı mücadele sürecinde 14 Mayıs 1950 tarihinde yapılan genel seçimlerde, Türkiye tarihinde ilk defa, evet ilk defa, vatandaşın kullandığı oylarla ortaya koyduğu eğilimle siyasi iktidar kadrosu belirlenmiş ve iktidar el değiştirmiştir. İktidar kadrosunun seçim yoluyla, barışçı bir biçimde ve halkın istediği biçimde el değiştirmesi siyasi gelişmenin en önemli göstergesi ve merhalesidir. Zaten demokrasiyi anlamlı ve tercih edilebilir hale getiren belli başlı temel ilkelerden biri ve belki de en önemlisi iktidarın sandık yoluyla ve halkın istediği biçimde barışçı şekilde el değiştirmesidir. Demokrasi siyasi iktidarı kullanacak kadroları belirleme sorununa basit, anlaşılabilir ve pratik bir çözüm getirmektedir. İktidarı kullanacak olanlar toplum üyelerinin kendi hür tercihleriyle belirledikleri kadrolardır. Seçimlerde ortaya çıkan halkın iradesine göre iktidar el değiştirmektedir.
14 Mayısta iktidar ilk defa barışçı yolla el değiştirmiştir...
Türkiye'de ilk defa sandık yoluyla iktidar 14 mayıs 1950'de el değiştirmiştir. Bu tarihten önce de seçimler yapılmıştır; halk sandıklara gitmiş, oy kullanmış, temsilcilerini seçmişlerdir. Cumhuriyet döneminde birden çok partinin katıldığı ilk seçimler 1946 genel seçimleridir, fakat bu seçimlerde halkın iradesiyle iktidar el değiştirmiş değildir. Ayrıca bu seçimler "şaibeli seçimler" olarak tarihe geçmiştir. "Yeter Söz Milletindir" sloganıyla yola çıkan bir ekibin 14 Mayıs 1950 seçimlerinde halktan büyük bir destek alarak iktidara gelmesi ve on yıl kaldığı iktidarda gerçekleştirdiği icraatlar hala milletin hafızasındadır. Son yıllarda darbeci eğilimler içerisinde olan çevrelerin Türkiye'de bozulmanın tarihini 1946'lara kadar geri götürmeleri ve özellikle de 14 Mayıs 1950 günü iktidarı halkın büyük desteğiyle ele alan Demokrat Parti'ye dayandırmaları çok anlamlıdır. 14 Mayısla birlikte başlayan süreçte ortaya çıkan gelişmeler ve yaşananlar, Türkiye'nin makul bir demokratik sistemi kurma ve işletebilme mücadelesinde önemli noktalara işaret etmektedir. Mesela DP iktidarı ile birlikte halkın hiçbir kesiminin paylaşmadığı Arapça ezan yasağının büyük bir coşku ile kaldırılması, halkın üzerine çöken bazı baskı ve uygulamalara son verilmesi, elbette ki demokratik açılımın doğal bir sonucu idi. Nitekim CHP bile ezan yasağının kaldırılmasına olumlu oy vermiştir. 14 Mayısta ortaya çıkan durum nedeniyle orduda meydana geldiği söylenen kıpırdanmalar ve İnönü'nün 1938'den beri sürdürdüğü tek adam diktasını sürdürme yönündeki gelişmeler çerçevesinde gerçekleştirilen tasfiyeler anlamlıdır. Har yıl 14 Mayısa genellikle sağ olarak nitelenen kesimler sahip çıkar önemini ve siyasal anlamını yüceltirler de CHP ve onun siyasal eğilimine yakın duranlardan hiçbiri 14 Mayısın anlamı üzerinde hiç durmaz. Hatta bu gelişmeyi olumsuzluk olarak değerlendirir. Bu durum da Türkiye'deki siyaset zihniyetinin niteliğini ortaya koyan bir gösterge olmalıdır. Her yıl 14 Mayıs günü daha bir coşkuyla, geniş katılımlı törenlerle ve anlamıyla ilgili tartışmalarla geçirmeliyiz. 14 Mayısın önemini anlamadan demokrasi mücadelesini anlamamız mümkün değildir. Ne zaman ki tüm kesimler 14 Mayısın anlamı ve önemi konusunda birleşirler o zaman önemli bir merhaleyi geçmiş olacağız.
14 Mayıs –27 Mayıs...
14 Mayısla birlikte 27 Mayıs günü de hatırlanmalıdır. Çünkü 27 Mayıs 14 Mayısın tam zıttı bir öneme ve anlama sahiptir. 14 Mayıs milli iradeyi, iktidarın barışçı yöntemlerle el değiştirmesini, demokrasiyi, seçimi, barışçı yarışmayı ve vatandaşın özgür tercihini ve kendi temsilcilerini iktidara taşımasını hatırlatıyorsa 27 Mayıs da tam bunun karşıtını, yani juntayı, darbeyi, iktidarın baskı ve silah zoruyla ele geçirilmesini, demokrasinin ayaklar altına alınmasını, halkın iradesinin yok sayılmasını, siyasal cinayetleri, idamları, utanılacak yargılamaları, baskıları, hakaretleri ve milletin yok sayılmasını hatırlatmaktadır. Türkiye'de yaşayan ve daha iyi bir siyasal düzen kurmanın heyecanını duyan herkes 14 Mayısı ve 27 Mayısı birlikte düşünmeli, ikisinin anlamını ve önemini aynı anda değerlendirmeli ve Türkiye'nin gelişmesindeki bu olayların etsini ortaya koymalıdır. Türkiye'de yarım asırdır sürdürülen mücadele temelde 14 Mayısın temsil ettiği zihniyetle 27 Mayısın temsil ettiği zihniyet arasındaki mücadeledir. Herkes bu mücadelede safını iyi belirlemelidir.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |