|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
İki yıl mı oldu? "Milli Stratejik Konsept" kitabının yazarı Nurullah Aydın "TSK'ya hakaret"ten mahkemeye verilmiş, uzun bir yargılama safahatından sonra beraat etmişti. Mahkeme kararına göre, demokratik hukuk devletinde hiçbir kurum eleştirilemez değildir. Aksine bir anlayış, bütün kamu kurumlarının "kamunun denetimi"ne tâbi olduğu anlayışının reddi anlamına gelir ki, bu da demokratik hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmaz/bağdaşmamaktadır. Mahkeme, kibarca, "Asker de eleştirilir" diyor. Hukuk adına "umut verici" bir gelişme. Bu kararın, içinde "28 Şubat" geçen her yazıyı "imzalı-damgalı" suç duyurularıyla cumhuriyet savcılarına ihbar eden illegal çalışma grubunun değerli üyeleri için de "örnek" olması beklenirdi. Oysa, "Darbe yapmak yasalarımıza göre suçtur" dediği için, bu satırların yazarı hakkında "TSK'ya hakaret"ten dava açılmıştı. Ayrıca, onlarca suç duyurusu için savcılıkta ifade vermişti. Suç duyurularının altında, mütekait general Çevik Bir'in imzası vardı. Çevik Bir, görevli olduğu dönem içinde, hem "yargı"yı baskı altında tutmuş, hem de tek başına "sansür kurumu" gibi çalışmıştı. Sansürü Sultan Abdülhamid'e özel bir uygulamaymış gibi sunanlar, Çevik Bir'in keyfi ve yasa dışı tasarruflarını hiç gündeme getirmediler. Otuz üç yıllık saltanatı basın özgürlüğü açısından "en karanlık dönem" sayanlar, "laik demokratik hukuk devleti" olan Türkiye Cumhuriyeti'nin nev-i şahsına münhasır uygulamalarını, işin içinde Çevik Bir olduğu için sineye çektiler. Nurullah Aydın'ın davaya konu olan kitabında şu ifadeler yer alıyordu: "Tuhaf bir demokrasi, tuhaf bir cumhuriyet anlayışına sahip sivil-asker-bürokrat egemenliği altındaki Türkiye'de derin devlet, kartelci sermaye ve medya gibi etkin güç odaklarıyla işbirliği yaparak, istenilen yapıyı korumaya çalışmaktadır. Derin devletin sesinin yükselmesinde rol alan askerler, emekli olduklarında bu oligarşik yapıda iş bulabilmektedirler. 'İrticaya destek oluyor, cumhuriyeti tehlikeye düşürüyor' sloganları ile hareket eden bu güç karşısında tüm geçmiş deneylere karşın milli irade ürünü siyasiler çare ve çözüm bulamamaktadırlar." Aydın'ı savunan bilirkişi raporunda ise şöyle deniyordu: "Mafyanın, medya, sermaye ve bürokrasi ile ilişki içinde olduğu hep söylenmektedir. Kaldı ki, bu çevrelerle ilişki içinde gösterilen devletin askeri kuvvetleri değil, bir kısım askerlerdir." Mahkeme kararı, zımnen de olsa, kartelci sermaye ve medya işbirliğiyle kotarılan postmodern darbeyi yargılıyordu. Peki, "demokrasiye balans ayarı" yapan, tek başına sansür kurumu gibi çalışan, yaptığı yüzlerce suç duyurusuyla bağımsız mahkemeleri baskı altında tutan, gazetecilerin "Sivil toplumun önünü açmak için cumhurbaşkanlığına aday olduğunuzu söylediniz, sizin cumhurbaşkanlığınız döneminde 28 Şubat benzeri bir müdahale yapılsa tavrınız ne olur?" sorusuna ise büyük bir olgunlukla (!) "Allah bir daha milletimize o günleri göstermesin" karşılığını veren Çevik Bir ne zaman yargılanacak? Türkiye Cumhuriyeti bir "hukuk devleti"yse, yasama organını by-pass ederek bir başka ülkeyle gizli anlaşmalar imzalayan Andıç müellifi elini kolunu sallayarak dolaşamamalı. Neden durup dururken Çevik Bir? Nerden icabetti bu yazı? Pek de durup dururken değil aslında. Yeni RTÜK Yasası'na göre bu tür yazılar artık "suç" sayılıyor. Yasa dün Meclis'ten geçti, Cumhurbaşkanı da onaylarsa yürürlüğe girecek. Yürürlüğe girmeden önce "suç" ihtiva edecek son yazılarımızı yazıp kurtlarımızı dökelim, ne olur ne olmaz!
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |