|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Hayır, yasaklamadan bahsetmiyorum, önlenebilir mi, diyorum. Yasaklama, işin belki en kolay yanı. Ama bir şeyi yasaklamakla o şeyin önü alınmış olur mu? Yasak getirme suretiyle istenmeyen şeyin önü alınabilseydi, işler kolaylaşmış olacaktı. İmdi, aslında, pornoyu ortaya çıkartan şartlara bakmalı. Porno da, içinde yaşadığımız modern (şimdi postmodern) şartların ortaya koyduğu ve beslediği kişisel/toplumsal sapkınlıklardan biridir. En kestirme yoldan söylersek, insanların, sözümona cinsel özgürlük arayışlarının kurbanı haline gelmelerinin bir göstergesidir. Cinsel özgürlük talebinin uç noktası cinsel kölelikle buluşuyor. Başka bir söyleyişle, cinsel özgürlüğün haddini aşması onun zıddını davet ediyor ve sonuçta cinselliğin kendisi fetiş haline geliyor. Modern hayat, evlilik dışı cinselliği, dünyanın her tarafında, hiç olmazsa toplumun bazı kesimleri için olağan hale getirmiştir. Bu kesimde yer alan insanlar, nikâha kuru bir imza gözüyle baktıklarını söylüyor. Bu demektir ki, aslında nikâhın kutsal niteliğinden ya habersiz görünüyorlar veya haberli bile olsalar onu reddediyorlar. Nikâh kuru bir imzadan ibaret göründüğünde (ki imza yalnızca işin tescil yönünü ilgilendirir ve asıl mesele onun değerindedir), onun evlenecek tarafların tanıklar ve Tanrı huzurunda birbirlerine karşı üstlendikleri sorumluluk üzerine verdikleri söz ve bu sözün kutsal içeriği göz ardı edilmiş ve boşlanmış olmaktadır. İmza, yalnızca prosedürün yerine getirimesi açısından değer taşır; yoksa verilen sözün içeriği ve onun kutsallığı bakımından değil. Başka bir deyişle, bağlayıcı olan verilen sözdür, imza değil; imza formalitedir. Ancak nikâhın yalnızca ve sadece bu imza formalitesinden ibaret bir seremoni olarak görülüp değerlendirilmesi üzerinde durulmalıdır. Çünkü işte, tam da bu noktada nikâha atfedilen değerin neliği ortaya çıkıyor: o, kutsal bir bağ mıdır, yoksa bir hiç midir? Nikâha bir hiç diye bakıldığında, sonuçta evlilik de yalnızca ve sadece cinselliğe indirgenen bir kuruma dönüşmüş olmaktadır. Evliliğe öyle bakınca da, nikâha bir anlam yüklemenin anlamı ortadan kalkmaktadır. Cinsel özgürlük söyleminin ortaya çıkışı da, nikâhın dışlanmasıyla eşzamanlıdır. Cinsel özgürlük söylemi yalnızca karşı cinsler arasında kalan özgürlüğü değil, fakat eş cinsler arasındaki özgürlüğü de içine alacak bir kapsama sürüklenmiştir. Böylece cinsel özgürlük söylemi, beklenmedik ve belki de amaçlanmamış noktalara doğru yol almıştır. Cinsel özgürlük söylemi, haddini aştığında cinsel başıboşluğa ulaşıyor. Durumun farklı bir görüngeden gözlenmesi, insanların ar veya haya duygularının dumura uğratıldığı gözleniyor. Sınırsız bir başıboşluk ve sınırsız bir utanmazlık, tam da pornoyu besleyen zemini oluşturuyor. İmdi, bu zemini oluşturan etkenleri ortadan kaldırmayı denemedikçe, pornoyu yasaklamanın boşluğu aşikârdır. Çünkü onu yasaklamak onun yer altına kaçmasına müncer olur, ortadan kalkmasına değil. Hedef bu yüzden porno olmamalı, pornoyu besleyen şartlar olmalı. O da modernliği ortadan kaldırma gibisinden bir abese dönüştürülmemeli; onun dışında yer alan hayat tarzlarının bulunduğu hatırlanmalıdır.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |