T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Macera peşinde

ANAP lideri Mesut Yılmaz'ın, partisinin önemli adamlarından Erkan Mumcu'yu örgütün başından alırken sarf ettiği, "O bir maceraperest" sözü doğrudur. Türkiye'de anlaşıldığı biçimde politikada, kişisel çıkış ve girişimler 'macera' kabul edilir. Parti ilişkisi, iyi günde kötü günde birarada bulunmayı, partinin reisine her durumda boyun eğmeyi, karşı çıkmamayı gerektiren bir tür 'Katolik nikâhı' gibidir. Politikada da, "Ya şimdi söyle, ya da sus" ölçüsü geçerlidir; kimsenin nasıl olsa ağzını açmayacağı beklenerek... Erken öten 'maceracı' horozun ise başı kesilir...

Bu yönüyle bakıldığında, Erkan Mumcu'nun ANAP içerisinde iyi dayandığı (bir başka yönden de ANAP'ın kendisine iyi tahammül ettiği) söylenebilir. Liderlik kabiliyetleri olan, iyi yetişmiş, insanlar üzerinde etki bırakan biri de olsa, politikacının yapması gereken, sesini kısıp iktidar nimetlerinden yararlanmayı bilmektir. Oysa, Mumcu, bir konuştu bakanlık koltuğunu kaybetti; şimdiki yeni çıkışı ise partisinin '2 numaralı koltuğu'na mal oldu. Eleştirileri devam ederse kendisini parti dışında bile bulabilir.

Partilerin (siz bunu "Liderlerin" diye de anlayabilirsiniz) eleştirilere tahammülü söylenenlerin doğruluğu ile ters orantılıdır. Mantıksız, hesapçı çıkışlara tahammül edilir politikada, ancak eleştirlerin haklılık dozu arttıkça partinin (liderin) de sabrı taşar. Haklı eleştirilerin parti içerisinde taraftar bulması imkânı vardır çünkü...

Erkan Mumcu'nun partisinin tam da bu tür eleştiriler için yapılan istişare toplantısında söyledikleri politikada gözlenenlere "Cuk" oturmuyor mu? "Ekonominin iyiye gittiği yalan; bütün yapılan borçların döndürülmesinden ibaret" diyor Mumcu. "Ecevit'in sağlık sorunu ekonomiye pahalıya mal oluyor; faizlerdeki dokuz puanlık yükselişin borç stokuna etkisi yüzmilyonlarca doların üzerinde" diye ekliyor. "Değişimden, AB'ye uyumdan söz ediyoruz; AB'nin şiddetle eleştirdiği, çağdışı bir RTÜK Yasası'nı Meclis'ten geçiriyoruz" sözü de ona ait. Bunlar yetmezmiş gibi bir noktaya daha değinmiş ve ANAP'ın 'şirket gibi' yönetildiğini de söylemiş Mumcu...

Genç politikacıya ait bu tespit ve eleştirilere, içinden geçilen dönemin özellikleri göz önünde tutulduğunda, kulak verilmesi gerekirdi. ANAP, nicedir, toplumu heyecanlandırmıyor. Tersine, toplumdan büyük destek gören konuların ANAP eliyle temsil edilmesi pek çok kişiyi umutsuzluğa sevk ediyor. Kamuoyu yoklamalarına yansıyan toplum eğilimleriyle ANAP'a ilgi arasında varolan tezat, Mumcu'nun eleştirilerinden bile daha çarpıcı. Liderin hoşuna gitmeyen sözler, ANAP'ın tepesinden ilgi görmese, hatta aba altından sopa gösterilerine yol açsa bile, tabanda coşkuyla karşılanacaktır.

İki gün üstüste, burada, "Erken seçim" âvâzelerinin ayyuka çıktığı ülkemizde, politikanın cilvelerine işaret etmeye çalıştık; Erkan Mumcu'nun çıkışı ve başına gelenler tahlillerimizin somut bir örneği. Hastalıklar ile pençeleşen Bülent Ecevit'i başbakanlıkta devam ettirmeyi zorunlu kılan bir çarpıklığı var politikanın; bu da görevin barışçı yollarla el değiştirmesini imkânsız kılarak hastalığıyla ilgilenmesi gereken politikacıyı rencide edecek sözler duyulmasına sebep oluyor. Tasfiye süreci uzadıkça, Erkan Mumcu gibi 'macera ruhlu' (Mesut Yılmaz'ın deyimiyle "Maceraperest") politikacıların rahatsızlığı büyüyor.

Bundan sonra ne olacak?

Bu soruya daha önce olanlara bakarak cevap verilebilir: Hiçbir şey. Mesut Yılmaz ile Erkan Mumcu arasında, bütün köprüleri yıkmamayı gözeten bir 'modus vivendi' var gibi. Yılmaz, eleştirilerinden hoşlanmadığı Mumcu'yu bakanlıktan alıyor, ama partinin '2 numaralı' koltuğuna oturtuyor; eleştiriler sertleşince bütünüyle koltuksuz bırakmıyor. Partisinin hükümet ve parlamento ile ilişkilerini koordine edecek bundan böyle Erkan Mumcu. Yılmaz'ın ipi germeme stratejisinde, Erkan Mumcu'nun "maceralarının" ANAP tabanında ilgi görmesi ve bunun parti kongrelerine yüksek oy olarak yansımasının da rolü mutlaka var.

Keşke bir şeyler olabilseydi. Ülkenin politik iklimi, bütün maceraseverlerin parti bağlantılarını aşarak birbirlerini bulmalarına o kadar müsait ki... O bağlantıyı aşıverenler kendileriyle kucaklaşmayı bekleyen milletle de buluşacaklar...


21 Mayıs 2002
Salı
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED