T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R

Yıldızları Beklemek

Bulutlu, karanlık bir gecede yıldızların doğmasını bekliyoruz. Umutsuz bir bekleyiş, ama insanoğlu gökyüzüne bakmaktan usanmaz.Doğrusu biz de yeşil sahalara bakmaktan usanmıyoruz.

İşte yeni bir Dünya Kupası önümüze açılıyor; işte yeni bir transfer dönemi patlayan-patlamayan bombalarla geçip gidiyor.

Her transfer mevsimi futbolun baharıdır. Umutlar yeşerir, planlar yapılır, hevesler uyanır. Adını yeni duyduğumuz bir yıldız adayı içimize kıpırtılar saçar.

Sonra yaşına göre herkes geçmişi hatırlar. Kimi Lefter'i düşünür, kimi Can Bartu'yu. Kimi Metin Oktay'ı hatırlar, kimi Turgay Şeren'i. Günümüze doğru Tanju, Rıdvan, Feyyaz zincirin halkalarına bağlanır.

Bunlar yeşil sahaların starları. Ve elbette futbol aynı zamanda bir gösteri sanatı.

Star sistemi burada da işliyor. Ve biz seyirciler garip bir çelişkiyi yaşıyoruz. Futbolun gelip dayandığı nokta "yıldız savaşları"na son verdi. Takım oyunu, disiplinli, makina gibi işleyen bir ekip "şöhretler karması"nı ezip geçiyor. Futbol estetikten, göz zevkinden, artistlikten uzaklaşıp "netice"ye kilitleniyor. Kameralar kalabalıkları harekete geçirsin diye habire yıldızların üzerinde dolaşadursun, hocalar görev adamı arıyor.

Savunma artık "alan savunması" olmuştur. Orta saha hakimiyeti bütün sistemlerin belkemiğidir. İleride tek forvetle oynamak, gol atmaktan ziyade öncelikle gol yememeyi hedeflemek kaide halinde sanki.

Türk takımlarının da general arayışından ziyade genel olarak nefer peşinde olduğu söylenebilir. Ancak tribünleri doldurmak neferlere düşmüyor. Bu sebeple mesela Fenerbahçe Ortega gibi bir yıldızın peşinde dolaşıyor, "illâ ki o" deyip duruyor.

Futbola yönelecek bir derin bakış oyuncudan yerine göre nefer, yerine göre general tavrı istendiğini keşfeder. İşte bir çelişki daha. Lakin gözde futbolcular bu çelişkiyi aşanlardır. Mesela Galatasaray'lı Ergün Pembe. Böyle bir aşamayı gerçekleştirdiği için herkes onu işaret ediyor. Yaşı ile futbolu artık olgunluğun meyvelerini topluyor. Oyuncu sadece "koşan adam-enerjik adam" olamaz; oyunu "okumalı" ve icabında kurmalı".

Ben şahsen büyük paralar ödenerek patlatılan "transfer bombaları"ndan yana değilim.

Türkiye bir ekonomik kriz yaşamaktadır.

Futbol kulüpleri de bu krizden nasiplerini almışlardır.

Artık sınırları zorlayıp yıldızlara talip olmaktansa, adsız kahramanları keşfetmek zamanıdır. Fatih Terim'in kurduğu "rüya takım" bunun en güzel örneği idi.

Ancak hemen burada yeniden yazının başına dönüp yine yıldızlardan sözedeceğim. Çünkü her maç bir şehrayindir.Bunu oluşturacak olan patlayacak rengârenk havaî fişeklerdir.

Bakınız önümüze serilen ve bizi bir süre ekran başına kilitleyecek olan Dünya Kupası buna şahitlik edecek. Hepimiz her ne kadar "disiplinli ekibin, makina düzeni ile" oynayıp maçı kazanmasını beklemiş olsak da; alttan alta bulutlu ve karanlık bir gecede başımızı gökyüzüne kaldıracağız.

Bir yıldız görünür diye. Bu elbette bir çelişki; ama çelişki insanoğlunun doğasında var.


28 Mayıs 2002
Salı
 
MUSTAFA KUTLU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED