|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
BBG partisi rakipsiz
Bana göre uzun lafın kısası şu: Türkiye'de paranoya, bir tufan halini almış, 'normal'i yerinden söküp parçalamış ve onun yerine geçmiştir. Yani paranoya 'normal' hale gelmiş ve 'normal' de anlam değişikliğine uğrayarak 'anormal' olmuştur. 'Anormal' ise literatürden kovulmuştur. Nitekim bütün partiler, kamuoyu yoklamalarında puanlamaya dahil edilirken, BBG Partisi değerlendirmede yer almamaktadır. Bu 'normal'dir. Çünkü Türkiye'nin 'tek başına iktidar' partisi BBG'ye partiler listesinde yer verilmeyişinin gerekçeye bile ihtiyacı yoktur. BBG, zaten rakipsizdir, diğerleriyle karşılaştırılması anlamsızdır.
Durdurun şu adamı...
Düşünebiliyor musunuz... Avrupa ülkelerinden birinde yaşayan ve kısa süreli bir tatil için memleketine gelen bir Türk kadını, yolculuk ve hava değişikliği nedeniyle hasta olup yatağa düşüyor. Yatakta uzanmış tv seyrederken bir de ne görsün... BBG'lilerden birinin babası konuşuyor. BBG taksisi ile turlarken saldırıya uğradığı, can güvenliği kalmadığı iddiasıyla oğlunu yarışmadan çekmek istediğini açıklıyor. Aman Allahım... Olacak şey değil... Bu ülkenin dinamik veya 'zinde' güçleri nerede? Hadi onlar için 'süreç' müsait değil diyelim; sivil toplum örgütleri, sendikalar, dernekler ne yapıyor... Bu adama karşı koyacak, onu durduracak bir güç yok mu?
İş başa düştü...
Sorumluluk sahibi Türk kadını, bir yandan bunları düşünürken, bir yandan da olayın ciddiyeti ve vahameti karşısında hastalığını da unutup apar topar kendini sokağa atıyor. Bir taksiye atlayıp, doğruca BBG'nin pazarlamasını yapan tv'nin stüdyosuna geliyor. Ha şöyle... Durum, sandığı kadar da kötü değilmiş meğer. Yurdum insanı birlik olmuş, meseleye el koymuş. Taraftar tribünleri oluşturulmuş, sözcüler, amigolar yerlerini almış; pankartlar, afişler açılmış, kameramanlar, yönetmenler, sunucular harıl harıl çalışıyor; özümüzden çok sevdiğimiz yurdumuzu, milletimizi iç ve dış düşmanlardan korumak için cansiparâne çarpışıyorlar. Kendisine fazla iş düşmeyecek anlaşılan... Yine de bunca eza-cefa çekerek geldiği bu stüdyodan bir mesaj vermeden ayrılmamalı. Bunun için, hikâyesini anlatması yeterli... "Ben tâ Avrupalardan buralara tatile geldim. Daha bir gün bir gece evimde istirahat edemeden kalkıp evlâdımı desteklemek için buraya geldim. Demir Bey, n'olursunuz evlâdımızı 'oyun'dan çekmeyin..." Azizler! Neler oluyor, neler oldu bize... Türkiye'de bugün hangi partinin böyle taraftarları var?.. Gece yarılarına kadar yüzlerce kişi BBG evinin önünden ayrılmıyor. O ev onlar için âdeta (hâşâ) bir mabed artık... 'Taksi' ile işe çıkan 'yarışmacı'yı görebilmek için ezilmeyi bile göze alıyorlar. Bu ne 'cezbe hali', bu ne 'teslimiyet', bu ne 'kendinden geçmişlik' böyle... Türkiye'nin, kuruluş dilekçesi bile olmayan, ama kahir ekseriyetle iktidara gelen tek partisi BBG... Bu da 'normal'. Çünkü paranoya, 'anormal'i kovdu... BBG şimdi tatile girdi. Baltalar bileğlenip, oklar yağlanıncaya kadar... SEYRİ ŞAHANE
Sırtını adaptasyonlara dayayanlar duysun! Çocuklar Duymasın adlı dizi neredeyse her gün ekranlarda izlenme rekoru kırıyor. Atv'de yayınlanan tekrar ve tekrarın tekrarı bölümleri bile gün birincisi olurken, TGRT'de haftada üç gün yayınlanan eski bölümleri de yüksek izlenme oranları elde ediyor. Diziyle birlikte bugünlerde küçük büyük herkesin diline, "light erkek", "kepekli erkek", "taş fırın erkeği", "ba.. ba.. ba.. aaa" sözcükleri pelesenk olmuş durumda. Dizinin bu kadar tutulmasında, Haluk karakterini canlandıranTamer Karadağlı'nın başarılı oyunculuğunun payı olduğu kadar, senaryonun da rolü var. Dizinin senaristi Birol Güven, TRT'nin iddialı dizisi Ayrılsak da Beraberiz'i de yazıyor. Bu dizi de en az Çocuklar Duymasın kadar başarılı ancak tek şanssızlığı izlenme alışkanlığını kaybetmiş olan TRT'de yayınlanması. Popüler kanalların birinde yayınlanması halinde muhtemelen o da yayınlandığı günün birincisi olurdu. Her iki diziyle de, 'Türkiye'de sitcom yazarı yok' diyerek dizi ithal edenlere güzel bir cevap veriyor Birol Güven.
|
|
|
|
|
|
|
|