T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Keşke, hepsi 3 yıl olsaydı...

Hükümet bir yılı daha geride bıraktı ama herhalde; kutlanmayı Başbakan'dan çok üç yıldır bu koalisyona sabredenler hak ediyor. Böylesine başarısız ve siyasal beceri yoksunu bir hükümetin bu kadar süre iş başında kalabilmesi kara mizahtan başka bir şey değildir. Geride kalan üç yılda, görevi bırakmayı gerektirecek abartısız en az 30 hata işlemiş olan koalisyonun işi bırakmak yersine; "nice yıllara" keyfiyle devam ediyor olması da kara mizahın olağanlaşması anlamına gelir. Artık bu hal, insanları ne güldürüyor, ne de üzüyor. Mizah, olağanlaşmışsa gerisini sorgulamaya da gerek yoktur zaten.

Kendisine hükümetin üç yıldır nasıl işbaşında kalabildiğini sormayan pek az kişi vardır ama bir yandan da herkes bu devamlılığın gizli suç ortağıdır. Hükümetin, gitmesini gerektirecek onca sebebe rağmen işbaşında bulunuyor olması; suç ortaklığının boyutları kadar Türkiye'ye ilişkin birçok temenninin içinin boş olduğunu gösteriyor. Değişim talebi için boş bir slogan mesela... Ya da siyasi partilerde şeffaflık ve parti içi demokrasi istendiği. Hatta, Şubat krizi sonrası ülkeye ait stratejik, diplomatik ve askeri değerlerin paraya çevrilmesine yönelik göstermelik tepkiye aldanıp, toplumun onurlu dış politika istediğini söylemek bile yanlış olabilir. Bu taleplerin hiçbiri, efektif değer değil...

Değişim isteyen, şeffaflık isteyen, onur isteyen ve nihayet gelecek isteyen bir ülke bunu hissettirir. O ülkenin hiçbir iktidar odağı da buna duyarsız kalamaz.

Bütün ilerlemeci ve şeffaflaşmacı potansiyeli yok eden yapıya bu kadar sabırla katlanıldığı içindir ki, tek umut olarak görülen seçimler bazılarımızın zan ve temenni ettiği gibi ülkenin önüne uçsuz bucaksız bir değişim otobanı açamayacaktır. Aksine bu sabırlı bekleyişten güç alan iktidar odakları, halihazırda işleyen birkaç patikayı da kapatma istikametinde cesaretleneceklerdir.

Sabır, ülkelerin değişimleri için bir yöntem değildir.

Sabretmek, toplumların demokrasi ya da zenginleşme uğruna özverilerini değil, baskıya ve fakirliğe ne kadar tahammüllü olduklarını gösterir. Bu tahammülün merkez diliyle ifadesi de kontrollü baskıya devam etmektir. Yenilen her tokadı sabırla sineye çekmek de erkeklik değildir.

Unutmamak gerekir ki Türkiye, bugünkü noktaya üç yıl önce yapılan başka bir seçimin açtığı yoldan geldi. O zaman da değişim, yenilenme, şeffaflaşma, demokrasi ve hukuk talebi vardı. Ve o talep sahiplerinden yükselen ses, bugün olduğundan aşağı da değildi. Merkezdeki karanlık, izolasyon ve hukukdışılık o gün de en az bugünkü kadar biliniyordu ve hiçbir şey gizli değildi. O gün de toplumdan, tıpkı bugünkü gibi "yandık, bittik, soyulduk" nidaları yükseliyordu.

Ama, bunca olumsuzluğa rağmen; seçmen, merkezi oligarşi ve koalisyon partileri adı konulmamış bir ittifak yaparak ülkeyi daha da derin bir buhranın kucağına ittiler. Evet seçmen, seçmen de ittifak etti. Zira, ittifakın kurulabilmesi ancak onun verdiği oy ile mümkün olabiliyor ve ne yazık ki hükümet denilen şey onun verdiği mesaja ve pastanın dağılıma göre değil, sandığın oligarşiye sunduğu avantajlara göre şekilleniyor. Bu pratik de gösteriyor ki değişim talebi vs. samimi ve akılla oluşturulan bir hedef ise, siyasal mühendislik projelerine de mani olmak gibi bir beceri gerekiyor.

Seçim artık sadece bir tercih imkanı tanıdığı için değil, sonuçları oligarşiye hareket alanı bırakmıyorsa umut vericidir. Aksi takdirde demokrasi için asgari şekil şartından başka anlam ifade etmeyecektir. Bu şekil şartını tamamlayıp, gerisine karışmamanın Türkiye'ye maliyeti ise ortadadır.

Başa gelenleri hak etmediğimiz üzerinden politika yapmak keyif verici olabilir ama bu teselli yarını kurtarmaya yetmiyor. Üstelik teselliyle harcanacak vakit de yok çünkü, "yarın" da epeyi yaklaşmış bulunuyor.


29 Mayıs 2002
Çarşamba
 
MUSTAFA KARAALİOĞLU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED