T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Turizmi kurtarmak için şura değil, kafa lazım

Yine bir "Turizm Şurası" toplanıyor. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz ve Turizm Bakanı Mustafa Taşar, bu şuranın açılışına katılıyorlar. Değerli görüşlerini dile getirecekler.

Turizm konusunda sık sık yarışa çıkarız. Rahmetli Turgut Özal'ın "ileri görüşlülüğü" sayesinde bir çok "tabular yıkılarak" çok güzel turistik tesislere kavuştuk. Ama turizmin, güneş, deniz, temiz hava, Boğaz, Turkish kebap gibi değerlerle kalkınamayacağını bilmeliyiz.

Bu konuda Türkiye Araştırmalar Merkezi Direktörü Prof. Dr. Faruk Şen'in "çok önemli" uyarıları var. Şu günlerde Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti milletvekilleri kafilesini Antalya'ya getiren Prof. Dr. Şen, "Türkiye turizminin yeni hedef gruplara ve alternatif turizm alanlarına yönelmesi gerektiğini" vurguluyor.

Türkiye'yi ziyaret eden turist sayısının 2001 yılında 12 milyon sınırına yaklaştığını hatırlatan Prof. Dr. Faruk Şen "Türkiye, turizmde hedef büyütmelidir. 5 önemli gruba yönelik çalışmalar artırılırsa, önümüzdeki dönemde turist sayısında artış beklenebilir" diyor. Prof. Dr. Şen bu beş ayrı grubu şöyle sıralıyor:

1 - Genç turistler: Türkiye 16- 25 yaş grubunun ilgi gösterdiği ülke konumunda değil. Avrupa'da eğlence için yüksek meblağlar harcayan bu gruba yönelik altyapı çalışmaları yapılmalı, "Bodrum" örneğine uygun turistik bölgeler artırılmalı.

2 - Üçüncü Yaş Grubu: Dünya turizminde diğer önemli bir bölümü 65 yaşın üzerinde, emekli olmuş, yüksek derecede emekli aylığı alan grup oluşturuyor. Sıcak Akdeniz ülkelerinde, yıllık ortalama 4 ile 12 hafta arasında geçiren bu yaş grubundaki turistler için Türkiye kendisini iyi tanıtmalı.

3 - Üst Gelir Grupları: Türkiye'ye gelen yabancı turistler özellikle orta sınıfın alt grubu ile alt sınıfın üst grubundan oluşuyor. Türkiye, orta üstüne ya da üst sınıfın alt gruplarına henüz hitap edemiyor. Türkiye'nin ucuz bir ülke konumunda olması, bu grupların Türkiye'ye gelmesini önlüyor. Türkiye, yüksek kaliteli tesis sayısını artırarak, buraların yurtdışında tanıtımı konusunda çalışmalarını sürdürmelidir.

4 - Kür Turizmi: Kür ve sağlık turizminde Türkiye'nin önünde çok büyük olanaklar var. Yalnız Almanya'da bir milyonun üzerinde çalışan nüfus, 4 ile 6 hafta doktorlarından kendilerine kür sağlık tedavisi yazdırarak AB ülkelerinde veya İsviçre, Macaristan, İsrail'de bu tedavilerini gerçekleştirirken, bu pastadan Türkiye henüz hiçbir pay alamadı. Almanya tarafından Afyon'daki İkbal Tesisleri'nin tanınmasından sonra, başka termal tesisler de sağlık turizmi için uygun bulunursa, kür turizminde de Türkiye için önemli gelişmeler beklenebilir.

5 - Kent ve Kongre Turizmi: Türkiye, dünyanın en önemli metropollerinden biri olan İstanbul'a sahip. Buna karşılık İstanbul'a 4 günlüğüne gelen turist sayısı Madrid, Roma ve Atina ile karşılaştırıldığı zaman yok denecek kadar az. Türkiye, İstanbul'u bugüne kadar dünya üzerinde bir "marka" haline getiremedi. İstanbul'a yönelik kent ve kongre turizminin geliştirilmesi halinde, çok kısa süreler için gelen turistler oldukça yüksek meblağlar harcayarak, kentin ve ülkenin ekonomisine katkıda bulunacaklardır.

Prof. Dr. Faruk Şen'in önerileri bunlar. Turizm Şurası, bazı kişilerin "nutuk atmaları" ile geçiştirilecek ve ülke turizmi için "havanda su dövülecekse" bir diyeceğim yok. Bu Şura'lar yıllardır yapılır ve yıllardır "Boğaz Turkish kebap, Turkish raki" söyleminin dışına çıkamayız ve ellerimizi açıp "turist gelsin" diye dua ederiz.

Oysa turizmin gelişmesi için, Şura'dan daha çok kafaların gelişmesi gerekiyor.

İstanbul Üniversitesi'ne haksızlık yapmışız

İstanbul Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu'ndan bir açıklama geldi. Daha önce yazdığım bir yazı için gönderilen açıklama şöyle:

"Gazetenizin 23 Mart 2002 tarihli nüshasında Can Aksın'ın köşe yazısında eğitimde fırsat ve imkan eşitliği ilkesine uyulmadığı belirtilerek İstanbul Üniversitesi'nde bir öğretim üyesine 64 öğrenci düştüğü ifadesi yer almaktadır.

Bu değerlendirmenin neye göre yapıldığı, hangi kriterlerin esas alındığı tespit edilememiştir.

Üniversitemizde öğretim üyesi olarak 2274 (Profesör 1285, Doçent 535, Yardımcı Doçent 454) rakamı tespit edilmiştir. Halen ön lisans, lisans ve yüksek lisans düzeyinde mevcut 57144 (TC ve yabancı uyruklu) öğrenci sayısı göz önüne alındığında bir öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısı 25'tir.

Ülkemizin en büyük ve en köklü üniversitesinin daha doğru ve dikkatle hesaplanacak rakamlarla tanıtılmasını rica ederim.
Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu
Rektör"


13 Nisan 2002
Cumartesi
 
CAN AKSIN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED