T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Unutulmuş bir suâl: "Kimim ben?" (2)

"Kimim ben?" suâlinin cevabını insanlığa öğretmek üzere gönderilmiş bir Nebî'nin (s.a) ümmeti olmalarına karşın, cevabını bilip bilmemeleri hadi bir yana, bizzat suâlin kendisini unutmuş olmakla suçlandıkda, İslâmcıların kendilerini savunacaklarını sananlar varsa, şimdiden söylemeliyim ki aldanıyorlar.

Bir suâlin unutulmuş olması, cevabının terkedilmesi demek olduğundan, İslâmcılar suçlanmalarını gerektirecek bir yerde durduklarını kabul etmeyecekleri gibi, cevap vermelerini gerektirecek nitelikte bir suâlin karşısında bulunduklarını da kabul etmeye yanaşmayacaklardır; yani, "Kimim ben?" suâlinin yazılı olduğu pusulayı okumayacakları gibi, bundan böyle, bu pusulanın içinde bulunduğu zarfın kapağını bile açmaya lüzûm görmeyeceklerdir. Yanlış adrese gönderilmiş bir zarf açılmaz! Tabiatıyla, onlar da bu zarfı açmayacaklardır.

İslâmcılık, aslî sorularını ikinci plana itmek sûretiyle varolabileceklerine inananların geliştirdikleri bir ideolojik duruş olarak tanımlandığında, -ki birbuçuk asırlık geçmişi bunun en açık tanığıdır-, esasen, "Kimim ben?" sualinin unutulmuşluğu da bütün çıplaklığıyla yıpranan bir hafızanın oynadığı sinir bozucu oyunlardan biri olarak kendini gösterir.

"Kimim ben?" suâlinin cevabını bilmeyen değil, bilakis gayet iyi bilen ve fakat ellerindekini önemsememeleri gerektiğini düşünen elitlerin biçimlendirdiği İslâmcılığın bugünkü temsilcileri, cevabını bulacakları yerden uzaklaşmış olmaları bir tarafa, suâlin kendisini de unuttular. En nihayet, suâlin önemsizleştirilmesi unutulmuşluğunu, unutulmuşluğu ise, cevabî ehliyetin yitirilmesini tevlid etti; yani VARLIK karşındaki geleneksel duruşlarını değiştirenler, bir yönüyle iktidarlarını (ehliyetlerini), bir yönüyle sadakatlerini kaybetmiş oldular. Binaenaleyh şimdi rahat bir biçimde, bu suâlin muhatabı olmadıklarını varsayıyorlar.

Kendilerini muhatab olarak varsaysalar ne lâzım gelecek?

İşte bu bir bahs-i diğer! Çünkü bu son suâl iktidar/ehliyet meselesiyle alâkalı. Oysa temel soru(n), mükellefiyet meselesiyle alâkalıydı. Herhangibir konuda mükellef olmadıklarını düşünenler, o konuda niçin ehliyet sahibi olmaya çalışsınlar ki?!?

İslâmcılık, kendi düşünce geleneğinin tabii bir uzantısı, yani dönemsel olarak öncesine bağlanabilecek bir halka olabilmeyi başarabilseydi, hiç kuşkusuz temsilcilerinin ehliyetlerini yitirmiş olmaları, duruşlarını yitirmiş olmaları kadar büyük bir sakınca teşkil etmezdi, etmeyebilirdi. Biz de o zaman unutulmuşluğu değil, ehliyetsizliği konuşuyor olurduk. Çünkü meslekini bilenlerin, sâliki oldukları silkin vecibelerinden uzaklaşmaları başka, yoldan çıkmaları başka... İslâmcılığın kendisine edindiği bildik hedefler, onu gittiği yolda başarısızlığa uğratmadı; bilakis başka bir yola koyulmasına sebep oldu.

Yola çıkmak yoldan çıkmaktır! Aynen böyle oldu ve İslâmcılık yola çıktığında, çıktığı an, zaten yoldan da çıkmış oldu.

"Kimim ben?" suâlinin cevabını verebilecek büyük ustaların yetiştiği bu münbit ve bereketli topraklarda, ne yazık ki son ustalarımız, bizleri, ustalıklarını borçlu oldukları menbâlardan yine bizleri uzaklaştırmak sûretiyle kurtarabileceklerini sandılar. Onları zenginleştiren tarafları, onların yenilmesine neden olan taraflarıydı. Bizi güçlü kılmak uğruna, bizlerden, VARLIK karşısında kendilerini donanımlı kılan niteliklerle değil, "varlık" karşısında düşmanı güçlü kılan niteliklerle donanmamızı talep ettiler.

Taleplerini yerine getirdik; VE şimdi hem VARLIK'a, hem de varlık'a karşı yenildik. Öyle ki en sonunda sadece "Kimim ben?" suâlinin cevabını değil, bu suâlin kendisini de unuttuk!

Not: Filistin'de zulmün neredeyse son kertesine çıktığı bu sıcak günlerde yeri değilse de yine de sormadan edemeyeceğim: Bizleri orada asıl mağlup edenin Yahudi'nin elindeki silahlar olduğuna nasıl inanabiliriz? Acep, dünün mazlumu sayılan Yahudilerin, bugünün en gaddar zulüm makineleri haline gelmelerinden ibret almayacaksak, neden ibret alacağız? İmdi, soruların sorusu şu: Gerçekte zulüm nedir?


13 Nisan 2002
Cumartesi
 
DÜCANE CÜNDİOĞLU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED