Garip bir toplum olduk.. Toplumun tümünü ve 7'den 70'e herkesin geleceğini etkileyecek gelişmelere ilgi duymuyor gibiyiz..

Herkes, kendi dünyasına döndü..

"Başörtüsü krizi", sadece başörtülü öğrencileri ilgilendiriyor sanki..

Başörtülüler de, diğer ulusal sorunlara pek ilgi duymuyor..

Siyasal bilimcilerden biriyle sohbet ediyordum dün.. RTÜK Kanunu'nun, Türkiye'de basın ve özgür düşünce yaşamına getireceği tehditleri anlattım..

Şaşırdı.. Belli ki hiç ilgilenmemiş bu konuyla..

Erbakan'a, imzalamadığı bir metinden ötürü soruşturma açılıyor.. Ve herkes uzaktan bakıyor..

Ama Erbakan da, geçmişte, Milli Görüş dışındaki görüş sahiplerine yapılan baskılara, pek aldırmazdı..

Toplumda garip bir yabancılaşma var..

Herkes, sanki birbirinden uzak, küçük adalarda yaşıyor.. Herkes, birbirini uzaktan seyrediyor.

Ekonomi, sanki siyasetin ilgi alanı dışında gibi.. İMF başarırsa, başarmış olacağız sanki.. Devletin küçültülmesi, kamusal harcamaların azaltılması konusunda, kimsenin pek acelesi yok..

Eğer İMF, "Uzattınız, artık yeter bu ataletiniz" derse, belli ki birkaç adım daha atılacak..

"Avrupa Birliği Üyeliği" de, bu şekilde başkalarının meselesi gibi.

Sanki Avrupa Birliği'ne, Türkiye değil de, bu işi sürdüren birkaç Dışişleri bürokratı girecek..

"Büyük uygarlık projesi" içinde yer almak için, "toplumsal bir heyecan" hissediyor musunuz?

Veya, başımıza bir iş gelmeden, "Hukukun Üstünlüğü" konusunda bir endişe duyduk mu bireyler olarak?..

Bir kesimden bir siyasetçi yasaklandığı zaman, diğer kesimlerin siyasetçileri, bu olayı uzaktan, ilgisizce izlemiyorlar mı?

Bir takım insanlar, kendilerini doğrudan ilgilendirmeyen işlerde, yüksek idealler uğruna ortaya atılıyorlar..

Bu bazan "İnsan Hakları", bazan "Kokuşmuşlukla Mücadele", bazan "Şeffaflık" için oluyor..

Bu insanların başına birşey geldiği zaman, onları yalnız bırakmıyor muyuz?

Kızdığımız, yanlış bulduğumuz pek çok davranışa, toplumsal destek vermiyor muyuz?

Bizlerin yarattığı talep, Türkiye'de "kalite"yi teşvik ediyor mu?

"Kötü" olan, "Haksız" olan, toplumsal tepkiler sonucu, piyasadan siliniyor mu?

Gerçekten ve yürekten yanlış bulduğumuz konularda, hesap sorabiliyor muyuz?

Başka patronlarda var olduğunu gördüğümüz ve kınadığımız niteliklerin, kendi patronumuzda da bulunduğunu öğrenince, dut yemiş bülbül gibi susmuyor muyuz?

Halkın içine çıkamayan iktidar sahibi parti liderlerini, örgüt olarak biz alkışlayıp, yüceltmiyor muyuz?

Tutarsızlıklarını, yeteneksizliklerini, başarısızlıklarını açıkça söyleyip, eleştirebiliyor muyuz?

İşimiz gücümüz "Ne olacak bu memleketin hali" demek değil mi?

ŞAKA

Dolar istemiyoruz!..

Merkez Bankası'nın dün düzenlediği 20 milyon dolarlık alım ihalesine teklif gelmedi..

Bu, artık Amerikan Doları'nın Türkiye'de hiçbir anlam taşımadığını gösterir..

Acaba İMF, bundan sonra vereceği paraları Türk Lirası olarak ödese olmaz mı?

Bize, "Değersiz Dolar" yerine, "Değerli Türk Lirası" neden vermezler ki?

BASIN TARİHİ YAZILIYOR

Aydın Doğan, RTÜK'e karşı çıkmalı!

Şu RTÜK Yasası ile, "mevcut mülkiyetler"i meşrulaştırmak uğruna, ne basın özgürlüğü, ne yerel gazetecilik ve televizyonculuk, ne de internet yayıncılığı bırakılıyor..

Gerçekçi olalım..

Şimdiki RTÜK Yasası ile de, parası olan her kanalı alabiliyor ve isterse devlet ihalelerinde, isterse Borsa'da oynayabiliyor..

Yani televizyonu var diye, Korkmaz Yiğit mi, Kamuran Çörtük mü, kamu ihalelerine giremedi?..

NTV ve CNBC'nin sahibi Doğuş Holding, Borsa'da yer almıyor mu?

Böyle sayısız örnek var..

Diyorum ki.. Şu iktidar yeni RTÜK'ü geri çeksin.. "Televizyon mülkiyeti" ile ilgili maddeleri, mevcut patronların da istediği gibi yeniden düzenlesin..

Ama medyayı, yazılı ve görsel basını, internet yayıncılığını tehdit eden baskıcı ve yaptırımcı hükümler, gündemden çıksın..

Neticede bu konuda en büyük görev, basın patronlarının duayeni olan Aydın Doğan'a ve onun organlarına düşüyor..

Şu RTÜK'ü, kısır hesaplarla mutlaka çıkarttıranlar, basın tarihinin gerçekten kara sayfalarında yer alacaklar.

MEHMET BARLAS

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu