T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Yeni bir kriz geleceğini yabancılar da söylüyor

Biz bıkıp usanmadan, sıkılmadan yazıp duruyoruz, "IMF'nin dayattığı bu programla krizden çıkmamızın mümkün olmadığını, ekonomiyi büyütemediğimiz için yeni bir krizle karşı karşıya kalacağımızı" vurgulayıp duruyoruz. Adımız "münafık yazara" çıkıyor.

Bizim aylardır yazdıklarımızı şimdi IMF ekonomistleri de söylemeye başladı. Onlar da aynı uyarıları yapıyorlar.

Bir aile düşünün. Ailenin geliri belli miktarda. Bu yıla kadar komşulardan borç alarak, kazandığının üzerinde harcama yapmış. Komşulardan borç alamaz hale gelince, aldığı borçları ödeyebilmek için başka kentlerdeki kişilerden borç alır olmuş. Hem komşu borçlarına, hem de yabancı borçlara yüksek oranda faiz ödemiş. Geliri artmıyor ama ödediği faizler yüzünden "borç yükü" sürekli artıyor. Borç açısından "ülkenin en borçlu kişisi" olmuş. Böyle bir ailenin "aile gelirini" artırmadan bu "kısır döngüden" çıkması mümkün mü? Bu "borç çemberini" kırması mümkün mü? Mümkün değil.

İşte Türkiye'nin hali bu ailenin halinden farklı değil. IMF ve Dünya Bankası ile bugüne kadar yaptığı 17 program "hüsranla" kapanmış, son iki yıl içersinde "iki ayrı program" yapılmış ama orta yerde "iyi gidiyor" sözlerinden başka bir iyilik yok.

IMF bizden, dövizi baskı altında tutarak "enflasyonu düşürmek" üzere bir "çıpalı kur programı" uygulamamızı istedi. Emirlerini derhal yerine getirdik. Ama sonuç hüsran oldu. Programın başarısızlık suçu da bizim üzerimize yıkıldı.

19 Şubat Krizi'nden sonra "dalgalı döviz kuru" programı uygulamaya başladık. Tek hedef yine "enflasyonu düşürmek" oldu. Enflasyonun düşmesi için "talebe baskı" son hadde vardı. Halkın elinde para pul kalmadı. Devlet de harcama yapamaz duruma düştü. Enflasyon düşecek diye üretimden, büyümeden vazgeçtik. Şu an ekonominin durumu "çıpalı kur" dönemiyle aynı durumda. Yine bankalar "açık pozisyon" verip paradan para kazanmaya bakıyorlar. Türk Lirası, dolar karşısında yüzde 40'tan daha fazla değer kazanmış durumda. Yani durum biraz karışık.

Hoca'nın Eşeği örneğini aynen yaşayacağız. Hani Hoca eşeğine verdiği arpayı ve samanı her geçen gün azaltıp, "daha az yemle besleme programı" uygulamış ya!.. Hani bir gün gelip, eşeğini ölü bulunca da "Tam da az yemle yaşamaya alışmıştı ama ömrü yetmedi" demişti ya! İşte o örnek olacak. Belki enflasyon, uygulanan politikalar sonucu "mecburen" düşecek ama ekonomiyi de yaşatamayacağız.

Bunu sadece ben söylemiyorum. IMF'de bir süre öncesine kadar "baş ekonomistlik" yapan Michael Mussa da aynı şeyi söylüyor. Michael Mussa da bizim gibi yakın bir gelecekte, 2003 yılında Türkiye'nin yeni bir krize gireceğini söylüyor.

IMF'de çalışırken Türkiye'nin dört anlaşmasını imzalayan Mussa, "Türkiye'nin bu yıl borç dinamiklerini sakinleştirmekten başka şansı yok. Türkiye 2003'te yüklü miktarda ek kredi bulamazsa "borç sürdürebilirlik krizi" ile karşılaşabilir. IMF hiçbir ülkeye 31 milyar dolar vermedi. IMF hissedarları, gelecek yıl, muhtemel krizi önlemek için Türkiye'ye ek bir 10 miulyar dolar daha vermek için bir sıkıntıyı içlerine atarlar mı bilmek zor. Türkiye'nin 20003'te bir borç yeniden planlaması riskini 3'te 1 veya 4'te 1 olarak görüyorum" diyor.

Bu konuşmanın içersinden "diplomasi nezaketini" çıkarırsak, IMF'nin eski baş ekonomisti "Bu kafada giderseniz 2003 yılında batarsınız" diyor.

Çıkış yolu belli. Üretmek... Üretmek... Üretmek. Üretip, ekonomiyi büyüterek gelir elde etmek ve elde edilen gelirle, hem borç faizlerini, hem de ana borcun bir kısmını ödeyerek borç yükünü hafifletmek şart. Borcu yeni borçla ödeyerek bir yere varılmaz. Varılacak tek yer "IMF'ye her şeyini teslim etmiş, yeni bir Düyun-u Umumiye imzalamak zorunda kalmış bir ülke" olur.

Bir de Dünya Bankası eski ekonomistlerinden William Easterly'i dinleyelim: "IMF ve Dünya Bankası'nın 1980'den bu yana amacı, Türkiye'de enflasyonu tek haneli rakamlara indirmek oldu. IMF ve Dünya Bankası ile devam eden yakın ilişkilere rağmen, bu amaç başarılamadı. Enflasyon yüzde 40'ın altına inmemeye inat etti. Bu seviyede bir enflasyon, tüm dünyada bir ekonominin sağlığı için son derece tehlikeli kabul edilir. Son üç yıldaki ekonomik krizler, enflasyonun kontrol altına alınamamasından kaynaklandı. Yani, IMF ve Dünya Bankası programları Türkiye'de başarılı olamadı."

William Easterly de "17 kez başarısız olan" IMF'nin, 18'inci kez başarılı olmasına biraz "hayal" gözüyle bakıyor. Bizimkiler ise, IMF'ye "tam teslim" vaziyette günü kurtarmaya bakıyor.


16 Nisan 2002
Salı
 
CAN AKSIN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED