T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
'Makul Çoğunluk'lar Hitler'i de desteklemişti!..

Şu ana kadar, hep "Sessiz Çoğunluk" kavramı kullanılırdı, ne olursa olsun "Devlet"in politikalarını destekleyen kalabalıklar için..

"Sessiz Çoğunluk" (İngilizcesi, Silent Majority), en fazla, eski Amerikan Başkanı Nixon tarafından, Vietnam Savaşı'na tepki göstermeyen Amerikalılar için kullanıldı..

Nixon, 1969'da, "Vietnam'daki savaşımız konusunda, büyük sessiz çoğunluğa güveniyorum" içerikli konuşması ile, bu kavramı tartışmaya açtı..

Amerikan liberalleri de, "Sessiz Çoğunluk"un içeriğini bu şekilde irdelemeye başladılar. Vietnam Savaşı'nı protesto edip, askerden kaçan ve 1990'larda Başkan olan Clinton da, o dönemin "anti-sessiz çoğunluk"undan bir gençti..

Liberallere göre "Sessiz Çoğunluk" denilen kesim, "genç-olmayan", "yoksul–olmayan", "siyah-olmayan" Amerikalılardı..

Sonuçta Nixon da, Vietnam Savaşı da, fiyasko ile bitti.. Nixon, kokuşmuşluk iddiaları arasında Başkanlık'tan istifa ettirildi.. Amerika Vietnam'dan yenilerek çekildi. (1974).

Ve Amerikan Sessiz Çoğunluğu, "kötü geçmiş"i değiştirmek için yapılan reformlara destek verdi..

Böylece Vietnam Savaşı'nın açtığı yaralar sarıldı..

Aradan yıllar yıllar geçtikten sonra bu "çoğunluk" kavramı, Türkiye'de, tıpkı Nixon'ın yaptığı gibi "yanlış içerikli" kullanılmak isteniliyor..

Örneğin, siyasete genç ümit olarak girmesi beklenilen Mehmet Ali Bayar "Makul Çoğunluk"a hitap edecekmiş..

Veya bazılarına göre, dünyadaki özgürlük, hukuk, adalet, şeffaflık isteklerini Türkiye'ye yansıtanlar, bu ülkenin "Azgın Azınlık"ını temsil ediyorlar..

Yine, Amerikan siyaset sözlüklerine dönelim.

Bir Amerikan Başkanı'nın (Andrew Jackson) unutulmaz sözü vardır..

-Yürekli ve haklıdan yana bir kişi bile, çoğunluk oluşturmaya yeter, der Jackson..

Demek istediğimiz şu..

Tepkisiz, teslimiyetçi ve "Nasıl olsa ucu bana dokunmaz" anlayışı içindeki "çoğunluk"ların, orta ve uzun vadede, ne siyasette, ne de toplumsal gelişmelerde, bir kıymet-i harbiyesi yoktur..

Hitler onca kepazeliği yapar ve hem kendi ülkesini, hem de dünyayı kana ve utanca boğarken, Alman halkı "Makul Çoğunluk" kimliği içinde, herşeye destek vermiyor muydu?

Ya da bizim 28 Şubat döneminde "sivil siyaset" ve "siyasi çoğunluk" olguları tecavüze uğrarken, ekonomi iflas ettirilir, "medya-mafya-siyaset" ilişkileri ayyuka çıkarken, kartel medyasının sözcülüğünü yaptığı "Makul Çoğunluk", kuzuların sessizliği içinde, ayıpları izlemiyor muydu?

Şimdi aynı "Makul Çoğunluk" temsilcileri, 28 Şubat'ın banka-medya-siyaset ilişkilerindeki isimlerin yargılanmasını, tutuklanmalarını "Azgın Çoğunluklar" olarak, bir linci izler gibi seyretmiyor mu?

Bu "Makul Çoğunluk", bugün TBMM'ye getirilen ayıplı "RTÜK Kanunu" konusunda da suskun..

İsrail'i eleştirip, Filistinliler'i haklı bulanlara, "Azgın Azınlık" diyorlar kolayca..

Ama 1-2 patronun çıkarı için, basın ve haberleşme özgürlüğünü yok edecek RTÜK Kanunu'nu, "Makul Çoğunluk"tan kaçırıyorlar..

İş bittikten sonra da, yakın yarında, kendi uyguladıkları sansürü kaldırıp "Özgürlük elden gitti" diye yayın da yapacaklar..

"Makul Çoğunluk" lafı, bugünlerde bana hep, Hitler'i susarak destekleyen "Makul Almanlar'ı" hatırlatıyor..

ŞAKA

Biz bize benzeriz!..

The New York Times yazarı Safire (veya Uğur Akıncı), bizim RTÜK Kanunu için, "Bu yüzyılın en büyük internet fiyaskosu" diye yazdı ya..

Ne bekliyordu buradan yani?

Böyle siyaset ve böyle medyanın içinden herhalde Bill Gates çıkacak değil ya.. Olsa olsa, internete düşman politikacılar ve medya mensupları çıkar..

Burası "tekno-kent"lerin değil, "köy-kent"lerin ülkesi neticede..

BURSA-İZMİR-MALATYA

Toplum mu sessiz, birileri mi sağır?

Önceki gün İzmir'deydim.. Hem Kitap Fuarı'nda, okurlarımla buluştum.. Hem de bu Fuar dolayısıyla düzenlenen panelde "Vali" Recep Yazıcıoğlu ve Yazar Mehmet Emin Kazcı'nın yanında, konuşmacı olarak yer aldım..

İzmir de, geçen hafta gittiğim Bursa gibiydi..

İnsanlar, yurt ve dünya sorunlarına çok ilgili.. Herkes herşeyi biliyor.. Herkes öfkeli.. Ve sorunları anlatıp, paylaşmak konusunda, kitleler sabırsız..

Yani ilk genel seçimde, "Makul Çoğunluk"un ne olduğunu herkes görecek..

Türkiye'de uygulanan haksızlıkları, kötü yönetimi, üstü tekelci medya tarafından örtülen ayıpları, ilk genel seçimdeki "Yeterli Çoğunluk", sona erdirmeye kararlı..

Yarın da Malatya'daydım..

Malatya Belediyesi'nin gelenek haline getirdiği, "Turgut Özal'ı Anma Toplantıları"nda konuşmacı olacağım..

Malatya'da da, görüşeceğim, karşılıklı etkilenim içine göreceğimiz binlerce insanın duygularını, tepkilerini, sizlere aktaracağım..

Türkiye sessiz görünüyor.. Veya bazılarının kulakları duymamaya başladı..


16 Nisan 2002
Salı
 
MEHMET BARLAS


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED