T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

S P O R

Düdükle peşrev olmaz!

Yine assolistliğe soyundular. Şurada ligin bitimine 3 hafta kalmış, "dediğim dedik, çaldığım düdük" inadıyla bir dolu emeğin, nasıl yokedildiğine tanık oluyoruz. Sibemolden üfleyerek, Kürdili Hicaskar peşrev çıkarmaya çalışıyorlar.

Niyetim asla dalga geçmek değil. Hele birilerini ağlatırken, can yakıp inletirken, böyle düşünmem mümkün değil. Profesyonel Futbol Ligleri kurulduğundan bu yana hiç bu kadar ön planda olmamışlardı. Zaman zaman haftanın hakemi seçiyoruz. O sütunu doldurmak için kılı kırk yarıyor, hiç olmazsa kötünün iyisini bulmaya çalışıyoruz. Türk futbolu son on yıl içinde büyük gelişme gösterirken, onlar, bu gelişme içinde "engelleyen ve frenleyen" yönetimleri ile destek değil köstek oluyorlar.

HABER DEĞERİ NE?

Futbol'un doğasını unuttular. Her ikili mücadelenin, göğüs göğüse yapılan her güç yarışının ardında, kartın rengini belirleyip ceza veriyorlar. İngiltere, İspanya liglerini hiç mi izlemiyorlar? Takdir hakları hep cezadan yana mıdır? Hiç mi hoşgörü yoktur? Herkes kendisini haklı görüyorsa, demek ki, bir yerde bir eksiklik var. Demek ki, orada hakem yok. Futbolu adliyelik yapanlar, kendilerine artık çeki düzen vermeli. Kötü niyetli olduklarını söylemek istemiyorum. Ama ardı arkası gelmeyen hatalı kararları varsa, haber değeri var diye medya da "öküzün altında buzağı" arayacaktır. Sonra bir yönetici ile maçtan sonra yemek yediğini de yazarlar, mal varlığı araştırması da yaparlar. Bizden hatırlatması. "Zurnada peşrev olmaz" diyenler, klasik sanat müziğinin doğasını korumuşlar. Ahengin bozulmasına izin vermemişler. Ne de iyi etmişler.

FENER GEÇ AÇILDI

Beşiktaş'la oynadıkları derbi maçı yorumunda da altını çizmeye çalıştım. Fenerbahçe bireysel kapasitesini sahaya ilk kez bu kadar olumlu yansıttı diye. Farklı kazandığı maçlarda bile iyi oynamadığını yazdığım zaman özellikle Fenerbahçeli okurlarımdan eleştiriler aldım. Benim için önemli olan o formayı giyen futbolcunun mücadele ederek kazandığını, ya da kaybettiğini görmekti. "El elden üstündür." "Bükemediğin bileği öpeceksin" gibi kavramlar önemliydi. Yükün altına girerken her futbolcunun zorda kalan arkadaşına yardım etmesiydi. Bir düzen içinde önceden düşündüğünü 90 dakikalık zaman dilimi içinde uygulamaya çalışmasıydı. O nedenle Fenerbahçe'nin hakederek kazandığını bir kere daha vurgulamak istiyorum.

G.SARAY RAHAT MI

Puan ve gol averajı ile liderliğini sürdüren Galatasaray'ın "işine baktığını" görüyorum. Ancak kalan son 3 maçına huzurlu ve rahat çıkacağına da ihtimal vermiyorum. Takım içinde birbirine bağıran, hatta küfür ederek uyaran futbolcularını görmek, Lucescu'nun disiplinden ödün verdiği anlamını taşıyor. O yüzden de Galatasaray'ın bilinen gücü, tehlikeli sinyaller veriyor.

BEŞİKTAŞ'TAN FERYAT

Başkan Bilgili'nin açıklamalarını izledim. Ben sayın Bilgili'den iki sayfalık suçlamaların ardından Beşiktaşlıları da tatmin edecek radikal bir karar beklerdim. Ama dağ fare doğurdu. Sanki açıklamalarında yer verdiği konular ilk kez gündeme gelmişti. Başından beri böyle değil miydi sayın Bilgili? Bu hakem camiası kimin sesi çok çıkıyorsa onun etkisinde kalmıyor muydu? O zaman neredeydiniz. Düne kadar Türk futbolunu Arjantin Futbol Federasyonu mu yönetiyordu? Zamanlamanız yanlış. Keşke onca suçlamanın ardından "Ligten çekiliyoruz" diyebilseydiniz.



16 Nisan 2002
Salı
 
Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED