|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Önceki gün, Amerikan İnternet siteleri bir haberle dalgalandı. İsrail'in Filistinliler'e yönelik uygulamalarından etkilenen ünlü film yönetmeni Steven Spielberg'in 'İntifada' üzerine bir film çevireceği haberiydi bu. Haber, ne yazık ki, dün yalanlandı. Keşke doğrulansaydı. Avrupalı Museviler'in sistemli yokedilişlerinin öyküsünü 1994'da çevirdiği Oscar ödüllü "Schindler's List" ile sinemaya taşımış Spielberg, İsrail'in Filistin topraklarında uyguladığı 'yok etme' politikasının sonuçlarını da, hiç kuşkusuz, müthiş usta bir dille gözler önüne serebilirdi. 'Holocaust' kavramına, olayın, sinema diliyle ifadesini hoş görmeyecek aşırılıkta sahip çıkanlar bir yana bırakılırsa, Museviler'e yönelik soykırımın dünya kamuoyunun zihinlerine kazınmasında Hollywood'un katkısı büyük. Cenin'den ulaşan tek tük görüntüler, katliâm sonrası kente ulaşan görgü tanığı gazetecilerin ilettiği haberler, İsrail'de meydana gelenlerle İkinci Dünya Savaşı sırasında Avrupa'da yaşananlar arasında gözden kaçmayacak benzerlikler bulunduğunu düşündürüyor. Nerede tutuldukları bilinmeyen Filistinli binlerce esir gencin fotoğrafları da geldiğinde, Auschwitz toplama kampı benzetmeleri kurulması iyice kaçınılmaz olacak. Museviler'in kendi başlarına gelenle başka olaylar arasında benzerlik kurulmasına karşı çıktıklarını biliyoruz. "Soykırım" denildiğinde akla sadece 'Holocaust' gelmesini arzu etmeleri anlaşılabilir bir duygu. Oysa, Spielberg gibi yönetmenlerin de katkısıyla zihinlerimizde oluşan Holocaust manzaraları Cenin'den gelen görüntüleri andırmaya başladı. İsrail işgali kalkıp Filistin halkı yaşadıklarını anlatmaya başlayınca daha çarpıcı benzerliklerle karşılaşabiliriz. Bu noktada yükselecek itirazların elbette farkındayız. Öncelikle sebepler arasında fark bulunduğu söylenecek. Oysa, dünyanın en şen'i eylemlerini işleyenler bile ilk bakışta mâzur görülebilecek mazeretler ileri sürebilirler. Mazeretler eylemin şenaatini ortadan kaldırmaz; İsrail'in 'terörle mücadele' bahanesi, bu yüzden, geçerli bir mazeret değil. Auschwitz'de ölenler anısına açılmış Holocaust ile ilgili resmi bir internet sitesinden aldığım şu satırları okuyalım: "Heydrich 1942 yılında Prag'ta suikasta uğradı ve böylece Çekler ülkelerini kurtardılar; ancak binlerce mâsum Çek idam edildi. Nazi Almanyası, Reinhard Heydrich suikastının intikamını almak için Lidice köyünü yerle bir etti. 9 Haziran günü, yani Heydrich'in ölümünden sadece beş gün sonra, on kamyon dolusu Gizli Polis köyü kuşattı. Kimsenin köyü terk etmesine izin vermediler; kaçmaya çalışan bir köylü kadınla 12 yaşındaki bir oğlan çocuğu vuruldu. Sayıları 172 olan 16 yaşın üzerindeki bütün erkekler toplandı ve bir ahıra kapatıldı. Ertesi gün 10'ar kişilik gruplar halinde kurşuna dizildiler; şafakta başlayan infaz öğleden sonra saat 4'e kadar sürdü. İnfaz sırasında çalıştırılan 19 erkek Prag'a gönderilip orada öldürüldüler." Kadınlar ve çocuklar? Onların âkıbetini de aynı kaynaktan aktaralım: "Kadınların durumu o kadar fena değildi, ama onlara karşı da kötü davranıldı. 7'si Prag'ta kurşuna dizildi. Geri kalan 195 kadın Almanya'daki Ravensbrueck toplama kampına yollandı. 49'u orada öldü; 7'si gazla, geri kalanı kötü muameleden... 90 çocuk Gneisenau toplama kampına götürüldü. 'Irk uzmanı' tiplerin yönlendirmesiyle Alman isimleri verilen çocuklar Alman ailelere dağıtıldılar. Köy yerle bir edildi. Yakıldı, ayakta kalan binalar dinamitlendi ve üzerinden buldozer geçirildi." Şimdi de, Filistin'de olanlara İsrail gözlüğüyle bakan bir gazetenin İngiliz basınından aktardığı şu satırları okuyalım: "Gazete muhabiri Phil Reeves kampa girebilen gazetecilerden. Gazetenin dün 'Cenin'de canavarca insanlık suçu işlenmiş' başlıklı manşetinde Reeves'in izlenimleri şöyle yer aldı: Yarı yarıya harap olmuş bir binada bir adamın ekoseli kilimle örtülmüş cesedi... Üzerinde sinekler uçuşuyor. Roket saldırısına uğrayan bir başka binada, Eşref Ebu Hecar'ın cesedinin kalıntılarını duvarın altında buluyoruz. Kafası küçülmüş ve kararmış. Bir üçüncü binada, beş erkek cesedi, battaniyelerin altında uzanıyor." (..) "Buldozerler 30 cesedi, evlerin yanına boşalttı. Ardından boş binayı cesetlerin üzerine yıktı. Daha sonra da üzerini düzeltip toplu mezar haline getirdi." "Schindler's List" yönetmeni Steven Spielberg Filistin filmi şansını kaçırdı, ama Cenin'de yaşananları en az onun kadar usta Oliver Stone ölümsüzleştirebilir.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |