|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
ABD, daha ilk kuruluş yıllarında yayılmacı emeller beslediğini göstermiş bir devlettir. Bu yayılmacı emellerin bir ucu, ta Akdeniz'e kadar uzanmış ve 1795 yılında bu yeni ülkenin yolu, Osmanlı ile kesişmiştir. Yılmaz Öztuna, ''Büyük Türkiye Tarihi'' adlı eserinde, ABD'nin Akdeniz'e önce ticaret, ardından savaş gemilerini yolladığını, ancak Osmanlı'ya bağlı Cezayirli korsanlar tarafından bozguna uğratıldıklarını yazıyor. Bu konuyla ilgili daha sonraki gelişmeler ise şöyle: ABD barış istemek zorunda kalıyor. Cezayir Beylerbeyi Hasan Paşa ile ABD Başkanı George Washington, 22 maddelik bir anlaşmayı imzalıyorlar. Bu anlaşma, ABD'nin tarihi boyunca imza koyduğu, İngilizce dışında yazılmış ilk ve tek anlaşmadır. Türkçe olarak kaleme alınmıştır. Bu ilk ve tek olma özelliği yalnızca dille de sınırlı değildir. ABD, tarihi boyunca yalnızca bu anlaşma ile haraç vermeyi kabul etmiştir ve vermiştir. Bu anlaşma hükümleri, 1812 yılına kadar sürmüştür. * Bayram değil, seyran değilken bunları niye anlattık? Hiç... Müflis tüccar, eski defterleri karıştırırmış ya; şu günlerde dolar düşsün çıksın tartışmaları yapılırken, "dünya hakimiyeti kurmak" üzerine kafalar patlatılırken, bizim de aklımıza eski defterleri karıştırmak geldi. Maksat 'bilgi' olsun. Bir kenara not edersek, belki bir gün lazım olur.
BAŞBAKAN ÖZÜR MAKİNESİNE DÖNDÜ
Önce dişe dokunur bir laf etti, arkasından kırk türlü özür diledi. - Özür dilerim...
Hasan Kaçan'ın bugünkü karikatüründe olduğu gibi, bir İsrail'deki "Ağlama Duvarı"na gitmediği kaldı.
Neyse, biz telafi etmeye çalışalım.
KORKTUĞUN BAŞINA GELİR
İki büyük fobim vardır: Köpek ve asansör. Şimdi rastlantı eseri olarak asansörde bir köpekle yukarı çıkmak zorundayım. Fındık faresi köpek, korkumu hissetmiş olacak ki havlıyor da havlıyor. "Sisi dur kızım, bir şey yapmaz amcan." Durup dururken köpeğin amcası olmakla kalmayıp bir de varlığımla huzurunu bozmuş oluyorum. (Bülent Akyürek'in Gendaş Kültür'den yeni çıkan "Zamanın Efendisi" adlı romanından.)
"Asacaksın bunları!"
Hemen belirtelim, emekli Tümgeneral Osman Özbek'e sivillik pek yakışmış. Başbakan'a küfretmekten vazgeçmiş gözüküyor. Belki Başbakan değiştiği için, belki yeni söylemler geliştirme ihtiyacından, şu günlerde "kanından şüphelendiği" bazı milletvekillerinin Meclis kapısı önünde asılması gerektiğini söylüyor. Sokaktaki adam da aynı şeyi söyler hep. Eğitimi, kültürü olmayan, okuma yazmayı bile öğrenememiş biri, "Sallandıracaksın bunlardan ikisini şehrin meydanında, bak bir daha yapıyorlar mı!" diye en samimi ifadesiyle, kökten çözümü getirir gündemdeki meseleye. Artık, mesele neyse... Trafik kurallarını ihlal edenler, süte su karıştırıp satanlar, domatesin çürüğünü satanlar, bankayı boşaltanlar, yetim hakkı yiyenler... Hiç farketmez. Çözüm aynıdır: - Sallandıracaksın iki tanesini, gör bak!.. Yalnız, o eğitimsiz adama birisi "yargılamanın gerekliliği"ni fısıldasa, tereddütsüz kabul eder. Paşaysa bunu bilir ama, yargısız infazdan geri durmaz. Paşa paşa oturmak varken, ileri geri konuşmanın anlamı nedir?
DEĞİŞİKLİK
PKK adını değiştirmiş.
GÜNÜN SÖZÜ
Eğer bir örs isen, kendini sabit tut. Eğer bir çekiç isen, zamanında vur.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |