T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Tayyip Erdoğan ve basın

Tayyip Erdoğan oy sıralamasında açık farkla birinci geldiği sürece, ona yönelik saldırılar sürüp gidecek. İşte Show TV'deki 1992 senesine ait kaset. Herkesin cemaziyelevvelini karıştırsan neler çıkar neler. Bugünlerde medyanın muteber bir patronu haline gelen kişi, 1980'lerde kanun kaçağı değil miydi? Haydi işin o tarafını karıştırmayalım. Dünün teröristi Arafat, sonraki yıllarda Nobel Barış Ödülü almadı mı? Ya Mandela? Onca yıl hapishanede yattı; sonra devlet başkanı oldu.

Türkiye'deki Maocular liberalleşti; komünist Sovyetler Birliği kapitalizme döndü. Komünist Doğu Almanya ile kapitalist Batı Almanya bütünleşti. Hongkong Kızıl Çin'in oldu; buna rağmen serbest piyasa ekonomisi uyguluyor.

Her şey değişecek, bir tek Tayyip Erdoğan hiç gelişmeyecek aynı kalacak.

Erdoğan Talibancı mı?

Evvelki akşam Tayyip Erdoğan'ın kasedini seyrederken, "Hoş geldin Fadime Şahin" demekten kendimi alamadım. Milli istihbarat kokan tozlu kasetlerden medet ummak yerine, fikir mücadelesinin önünün açılması gerekmez mi? Mamafih Reha Muhtar Perşembe akşamı (bugün) Ateş Hattı'nda Tayyip Erdoğan'ı tartıştıracak. Böylece bir yargısız infaz, serbest düşünce platformuna dönüşecek.

Strateji Mori'nin araştırması, AK Parti'yi % 20.5, onu en yakından takip eden DYP'yi ise % 9.3 olarak gösteriyor. Kararsızlar %14.2, hiç oy vermeyeceğim diyenlerin oranı ise % 20.9. (17 Nisan 2002- Okay Gönensin - Sabah) Oy vermeyenler dışlandığı ve geride kalan kararsızların oyu da atıldığında, Erdoğan'ın alacağı oy % 30'ları geçiyor.

İşte Fadime Şahin kasetlerinin vizyona girmesinin sebebi bu. Kemal Derviş ve Mehmet Ali Bayar yetmeyince, 10 yıl öncesinin konuşmalarından medet umuyorlar.

1992'de Taliban Afganistan'da iş başında mı ki, Erdoğan Talibancı olsun? Taliban 1994 yılında kuruldu. 27 Eylül 1996'da Rabbani'yi devirerek iktidara geldi. Tayyip Erdoğan'ın alkışladığı yönetim Sovyet işgalini yenen Afgan yönetimi. Zaten Türkiye de o yönetimi tanıdı.

Hürriyet ve Sabah hiç beis görmeden Show TV'nin yanlışını tekrarlıyor ve Tayyip Erdoğan'ın Taliban'a destek verdiğini söylüyor. Umur Talu'dan özür bekleyen Ertuğrul Özkök acaba bu temel yanılgıdan dolayı Erdoğan'dan özür dileyecek mi?

Siyaset-medya-para ilişkileri

Evvelki gün, Meclis'te basına ilişkin 6 araştırma önergesi birleştirildi. Medyayı hedef alan tartışmalar neticesinde, Araştırma Komisyonu kurulması kararı verildi.

Parlamento'ya girdiğimiz ilk gün medyadaki çıkar ilişkilerine parmak basmış ve bir araştırma komisyonunun kurulmasını talep etmiştik. Bizim arkamızdan özellikle yerel basın konusunda başka önergeler veren de oldu. Aradan tam 3 yıl geçtikten sonra söz konusu önergeler birlikte oylandı ve kabul edildi. Bu fırsat iyi değerlendirilebilirse, medya patronlarının siyasetle kurdukları çıkar ilişkileri gözler önüne serilebilir.

* * *

9 Haziran 1999 tarihli araştırma önergesinde şöyle diyordum: "Türk medyasında son dönemde yer alan gelişmeler, basın hürriyetini zedelediği gibi (Anayasa m.28), demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan çok sesliliğe de darbe vurmuştur. Ayrıca, iki büyük basın sermayesinin anlaşması sonucu oluşan Kartel, 'siyaset-medya-para' ilişkisini kirletmiş, halkın haber alma hakkını sekteye uğratmış ve sistemin en temel ögesi olan 'serbest rekabeti' devre dışı bırakmıştır. Şu anda yazılı basında, dağıtımın yüzde 100'e yakın bölümü, Aydın Doğan ve Dinç Bilgin'e ait olan dağıtım şirketlerinin ya da bunların ortaklığına dayanan dağıtım kartelinin (Biryay'ın) elindedir. Ayrıca bu iki grup, yazılı basının % 70'ini kontrol etmektedir. Yüksek tirajlı bütün gazete sahiplerinin hem televizyon kanalı, hem de bankası bulunmaktadır. Medyanın, baskı kurarak devleti ve siyaseti esir alması, somut olaylarla kamuoyu önüne gelmiştir. Bazı gazete yöneticilerinin, bakanlarla yaptığı iş takibi pazarlıkları bilinmektedir. Radyo ve Televizyon Kanunu'nun değiştirilmesi ve ihale engelinin kaldırılması için sergilenen gayretler herkesin malûmudur. Promosyon yasağına rağmen, kanuna karşı hile yolları ile gazeteler promosyona devam etmekte; taşeron şirketler kurmak suretiyle basında sendikalaşmanın önü kesilmektedir. Siyaset - medya - para üçgeninin en somut sergilendiği bir başka olay da, İnterbank'ta cereyan etmiştir. İnterbank, Bankalar Kanunu'nun 64'üncü maddesi kapsamındayken, özelleştirilen Etibank, İnterbank'ın sahibi Cavit Çağlar ile Dinç Bilgin'e verilmiştir. Ve İnterbank'ın içi boşaltıldığı için, Mevduat Sigorta Fonu tarafından kamulaştırılmadan hemen önce, Etibank'taki yüzde 50 Çağlar hissesi, Dinç Bilgin'e devredilmek suretiyle kamudan kaçırılmıştır. Aynı şekilde, NTV'nin de el değiştirmesine (Cavit Çağlar'dan Doğuş Grubu'na geçmesine) fırsat verilmiştir. Kamuoyu, basın sermayesinin, siyasetle karşılıklı bağımlılık içinde devletin malvarlığına dönük hesaplara taraf olduğunu, özelleştirme, yahut ihale veya teşvik ya da ucuz kamu kredisi gibi imkânları, baskı kurmak suretiyle kolayca elde ettiğini biliyor. Büyük gelirleri ifade eden elektrik dağıtım özelleştirmelerinde, medya sermayesi, aslan payını almıştır. GSM cep telefonu diye bilinen iki rakip sistem de, çok ucuz fiyatlarla, medya patronları Karamehmet ve Uzan gruplarına verilmiştir. Basınla hiç ilgisi olmayan sermaye sahipleri de, siyaset ve devlet karşısında söz sahibi olabilmek için, medyaya girme çabasındadır. Doğaş Holding ve Ayhan Şahenk, Cavit Çağlar'ın NTV'sini almıştır. Ayrıca Aydın Doğan'ın büyük sahibi olduğu Kanal D'de, Doğuş Holding ve Tekfen grubu da ortaktır. Gökkafes olayı ile adı duyulan Mustafa Süzer, Kent TV'nin ortağıdır. Devletle parasal ilişkileri olan Ceylan grubunun, CTV, Kamuran Çörtük'e ait olan Bayındır Holding'in de BRT adında birer televizyon kanalı vardır. Demirbank, ATV'nin ortağıdır. Bireylerin eşitliğine dayalı Cumhuriyete karşı, kendilerini devlet ve hukukun üzerinde gören medya oligarşisi, rejimi kuşatmıştır. Bugün basın karşısında, hiçbir yurttaşın, hiçbir milletvekilinin, hiçbir meslek sahibinin dokunulmazlığı yoktur. Gazete patronlarının çıkarları, basın hürriyetinin sınırlarını oluşturmaktadır. Bu çıkarlara karşı gelenler, medyada susturulmaktadır. Bu çıkarlara hizmet edenler, fiilleri yasa dışı olsa dahi, korunmakta, hatta yüceltilmektedir. Medyatik infazlar, şu anda adalet sisteminin üzerindedir. Yüce Meclis'in bir araştırma ile bu tabloyu detaylı biçimde açığa çıkarması, demokratik rejimin nefes alabilmesi için şart olmuştur."

Haklı çıktık

Neredeyse aradan 3 yıl geçti ve ne kadar haklı olduğumuz bazı gelişmelerle ortaya çıktı. Banka sahibi olan medya patronlarından kimi tutuklandı, kimi iflas bayrağını çekti. Basındaki yozlaşma daha da arttı. Halâ RTÜK Yasası'nı değiştirmeye çalışıyorlar; halâ "örtülü bir afla" yakalarını kanundan kurtarmaya uğraşıyorlar. Bazı medya patronlarının işine geldiği için, enerjide tekeller yaratıldığı artık daha iyi anlaşıldı. Şimdi İMF'nin şartlarından biri elektrik santralleri işletme devir haklarının iptal edilmesi. Fakat iptal kararı, hak kazanan şirketlerin tahkime gitmesine yol açacak. Dünya Bankası Türkiye'nin doğalgaz fazlası olacağını bas bas bağırıyordu. Ama medyanın gözbebeği olan Enerji Bakanı Cumhur Ersümer aleyhinde hiç kimse bir şey yazamıyordu. Sonunda, medyanın derin suskunluğu içinde Enerji Bakanlığı'nın önde gelen bir çok mensubunun yolsuzluğa battığı anlaşıldı.

RTÜK ertelensin

Basın patronlarının teşvikiyle RTÜK, Meclis gündemine getiriliyor ama, Şevket Bülent Yahnici'nin emekçinin lehine olacak tasarısı bir kenarda unutuldu. Yahnici, her gazete için tirajına göre asgari bir kadro mecburiyeti konulmasını istiyordu. Böylece gazeteciler, taşeron şirketlere bağlı olmaktan kurtulup hak kaybına uğramayacaklardı.

Araştırma Komisyonu, basında çalışanların durumunu, İstanbul Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç, Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Şükran Ketenci'den öğrenebilir. Ayrıca çeşitli vilayetlerde basını temsil eden başka cemiyetler de var.

RTÜK'e ortak olarak bildirilen isimlerdeki kerameti de Araştırma Komisyonu çözmeli. Bu insanlar gerçek ortak mı? Yoksa resmi makamları aldatan belgeler mi düzenlenmiş?

Promosyon yasağını kaldıran yasa da Plan Bütçe Komisyonu'ndan geçti. Ayrıca Karakoyunlu'nun hazırladığı bir de Basın Kanunu var. Hani şu porno yayıncılığı imtiyaz sahipliği açısından engel olmaktan çıkaran yasa.

Madem basının sorunları araştırılıyor, o zaman RTÜK de dahil, medyayı ilgilendiren diğer düzenlemeler, araştırma neticeleninceye kadar ertelensin. Böylece, basındaki işçi - işveren ilişkilerine ve medyanın sorunlara daha dengeli yaklaşılmış olunur.


18 Nisan 2002
Perşembe
 
NAZLI ILICAK


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED