T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Sahada ve ekranda futbol

Bir futbol maçını tv ekranında izlemek mümkünken insanlar gene de, nasıl oluyor da onu sahada izlemeyi tercih ediyor? Aslına bakılırsa maçı tv'de izlemek hem daha külfetsiz, hem daha doyurucu değil mi? Külfetsizliği, dahası masrafsızlığı tamam.. ama daha doyurucu olduğunu nasıl söyleyebiliyoruz? Şunun için; maçı sahada izleyen kimse, dikkatini topun dışında başka bir sürü nesneye yöneltebilir. Ama ekranda izleyen kimse, maçın esası demek olan ayak topunun devinimini izler, öyle ki, belki sahada topun devinimini ekrandaki kadar izlemesi bile imkân dışıdır. Eğer maçı iyi bir kameraman çekime alıyorsa, tv seyircisinin işi daha da kolay ve cazip diye düşünülebilir. Çünkü iyi kameraman yalnızca topu izlemekle kalmaz, birkaç saniye sonra onun hangi hedefe ulaşabileceğini de kestirerek objektifini oraya da odaklandırır ve seyirciye belki fazladan bir rahatlık ve hatta ufuk kazandırır. Durum böyleyken acaba niçin gene de insanlar bir maçı ekranda izlemek yerine sahada izlemeyi tercih ediyor?

İnsanlar elbette sanal gerçeklikle doğal gerçeklik arasındaki farkın bilincinde. Sahada daha uzaktan seyrettiği top ekranda avucunun içindeymiş kadar yakın görünse de, aslında o top, ekranda görünen o top, seyircinin içinde bulunduğu dünyanın dışında yer almaktadır. Sahada da topa, kural icabı doğrudan müdahale imkânı yoktur, ama seyirci bilir ki, sahada gerçekle doğrudan temas halindedir. Oysa ekrandaki gerçek ancak kendisine gösterildiği kadarıyla var olabilmektedir. Sahadaki seyirci, belki havada uçan topu ekrandaki seyirci kadar yakından seyredemez; ama ekrandaki seyircinin izlediği top aslında soyutlanmış bir toptur. Sahadaki seyirci havada uçan topu sahanın tümünün gerçekliğiyle birlikte izler, topun havadaki an be an devinimiyle birlikte oyuncuların yer değiştirmek suretiyle aldıkları konumları da aynı anda izleyebilir. Hepsinden önemlisi, sahadaki seyirci, oyunun "içindedir." Oysa ekrandaki seyirci oyunun dışına düşmüş bir izleyicidir.

İmdi, ekranda gösterilen Filistin savaşı (veya Filistin katliamı) biz tv izleyicileri için ne kadar gerçektir? Veya şöyle söyleyelim, ekrandaki gerçeklik asıl gerçekliğin ne kadarını yansıtıyor? Besbelli ki, asıl gerçekliğin ne kadarına vakıf olmamız uygun görülüyorsa, ekranda ancak o kadarını görebiliyoruz. Üstelik o görüntü tarafgir bir haber ajansının görüntüsüyse, biz tv seyircileri o görüntüleri ancak o ajansın adesesinden görme imkânına malikizdir, daha fazlasına değil.. Bizleri herhangi bir sinema filmi de o kadar etkileyebilir. Sinema filmi.. öyle ya, bu savaşı, aslında bir bakıma da bir sanat eserini izler gibi izlemiyor muyuz? Savaşın içinde bulunanlar ve o savaşı yaşayanlar, o savaşın dramatik görüntülerinden belki bizim kadar haberdar değil; ama onlar o savaşı yaşıyor, bizse seyrediyoruz.

Arafat'ın karargâhının duvarına işettirilen İsrailli askerlerin görüntüsü ekran seyircisi için ne kadar dramatik olursa olsun, bu görüntü, karenin dışında tutulmuş olan Filistinli gencin hissiyatı kadar kahredici olamaz. Ekran seyircisinin seyrettiği manzara, son tahlilde, etkisinin çapı nereye kadar uzatılırsa uzatılsın, "estetik" bir görüntüdür; ama o görüntüyü asal bir gerçeklik olan seyreden bir Filistinli için durum ancak facia kelimesiyle ifade edilebilir. Bu yüzden, Irak savaşını yaşamayan bizler, şimdi Filistin savaşını da yaşamıyoruz; yalnızca seyrediyoruz.


18 Nisan 2002
Perşembe
 
RASİM ÖZDENÖREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED