Sakıp Sabancı'nın bile "Öldük, ağam" diye yakındığı bir ülkede "Benim ekonomik durumum çok iyi" diyebilenlerin bulunması ilk bakışta şaşırtıcı gelse de, bunların sayısı ihmal edilebilecek kadar az: Her bin kişiden yalnızca yedisi... Her bin kişiden 62'si "Durumum fena değil" demiş... Geri kalan ezici çoğunluk ya "Kötü durumdayım" (yüzde 38.2), ya da "Çok kötü durumdayım" (yüzde 25.8) demekte... Bir de "Ne iyi, ne de kötü durumdayım" diyen (yüzde 29.1) her duruma şükretmeye alışmış geniş bir kesim var...

2002 yılına, halkın büyük çoğunluğu, ekonomik açıdan bir önceki yıldan çok daha perişan olduğunu hissederek girdi.

Ekonomik durumunun düzeleceği umudunda olan var mı peki? "Daha iyi olacak" diyen iyimserler yüzde 20.3, yani yaklaşık her beş kişiden biri... Buna karşılık, "Daha kötü olacak" diyen kötümserlerin oranı daha fazla: Yüzde 30. Her beş kişiden ikisi ise (40.8) "Ne iyi, ne de kötü olacak" beklentisinde...

İtibarlı araştırma kurumu Ankara Sosyal Araştırmalar Merkezi (ANAR), yıllardır yürüttüğü aylık 'Türkiye araştırması'nın Aralık ayına ait sonuçları, yeni bir yıla girerken, halkın kendi durumunu ve geleceğini nasıl değerlendirdiğine ışık tutuyor. Durumunu iyi görmeyenlerin çoğunluğu teşkil ettiği bir Türkiye manzarası alınıyor 2001 sonunda; aynı çoğunluk 2002'den de fazla umutlu değil... ANAR daha doğrudan sorularla bir kez daha yoklamış görüştüğü insanları... "Hayatımdan çok memnunum" (6.1) ve sadece "Memnunum" diyenler (20.8) ile "Gelecekten çok umutluyum" (10.3) ve "Gelecekten umutluyum" (23.4) diyenlerin toplumun yaklaşık üçte birini teşkil ettiğini tespit etmiş... En büyük yığılma "Ne memnunum ne de değilim" (43) ve "Gelecekten ne umutluyum, ne de büsbütün umutsuz" (36.6) tercihlerinde görülüyor...

Yeni bir yılın eşiğindeki insanlar, herhalde biraz da kendilerini zorlayarak, tamamen memnuniyetsiz ve umarsızca mutsuz görünmek istememişler.

ANAR anketine cevap verenler mevcut durumdan sorumluluk taşıdığını düşündükleri siyasetçileri belirlemede o kadar tereddüt yaşamamışlar; "2001 yılının en başarısız siyasetçisi" sıralamasında ilk üç basamağa hükümeti oluşturan siyasi partilerin liderlerini yerleştirmiş. İlk sırada DSP lideri ve başbakan Bülent Ecevit yer alıyor: Yüzde 53.6... MHP lideri ve başbakan yardımcısı Devlet Bahçeli (5.8) ile ANAP lideri ve başbakan yardımcısı Mesut Yılmaz (3.7) diğer başarısız siyasetçiler...

Kemal Derviş'in durumu ilginç: Yüzde 2.1 onun için "Başarısız siyasetçi" sıfatını kullanırken, kendisini "Başarılı" bulanlar da var: 6.3... "Başarılılar" liginde ilk iki sıra Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer (19.1) ile AK Parti lideri Tayyip Erdoğan'a (10.3) ayrılmış...

Siyasetçilere verilen puanlar hükümetin gözden düştüğüne zaten işaret ediyor, ama ANAR anketinde bu sonucu çıkarmamıza yardım eden doğrudan sorular da bulunuyor. Sorulanların yüzde 77.2'si "Hükümet başarısız" derken, çözümü 'erken seçim'de görenler (39.4) ile Meclis'ten başka bir hükümet çıkmasını isteyenler (18.6) "Bu hükümet gitsin" mesajını vermekteler... İktidarı oluşturan partilerin desteği yerlerde sürünüyor: Yüzde 12.7... "Seçim olsun hiçbir partiye oy vermeyeceğim" diyenlerin oranı hâlâ yüksek (26.3); "Kararsızım" diyenler de (12.6) az değil... Kararlı olanların büyük bölümü (21.1) Ak Parti'ye oy vereceklerini söylüyorlar... Kararsızların sandık başına gideceklerini ve "Hiçbirine" diyenlerden bazılarının da seçimde oy kullanacağını düşünürsek, bir erken seçimin, Ak Parti'ye iktidar yolunu açması beklenebilir.

Başbakanının en başarısız siyasetçi bulunduğu, iktidar partilerinin yüzde 10 barajını aşamayacak durumda görüldüğü, halkın "Bu hükümet gitsin de kim gelirse gelsin" talebini muhalefetin hayata geçiremediği, erken seçimin de zorlanamadığı bir ülkede, halkın durumundan memnun olması ve geleceğe umutla bakması beklenemez. Türk halkı da, 2002'e girerken, ANAR'ın anketine verdiği cevaplarla, bu gerçeği haykırmakta...

Rakamlar yalan söylemez.

FEHMİ KORU

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu