|
|
|
|
Günlerdir ekran ve sayfalarımızı işgal eden bir tenis maçından! görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Magazin haber ağırlıklı olduğu için sportif yönüne bakalım. Neydi bu tenis maçı olayı. Hülya Avşar, dünyaca ünlü tenisçi Monica Seles'le Paris'te Roland Garos Tenis Kortu'nda karşılaştı. Yani maç yaptı. Önce şunu belirtelim. Garos Tenis Kortu, antreman yapılan, seyircilerin izleyemeyeceği bir yer. Etrafında birçok kort var. Yeşil brandaların çevirdiği, top kaçmasın diye yüksek tutulan bir yer. Seyretmeye gelenler Avşar'ın kocası, kızı, tercüman, belki de yardımcısı. Ve bizim magazincilerin mikrofonları. Monica Seles çok şaşırmış bizim gazeteci magazincileri görünce. Madalyonun öteki yüzüne bakalım da gerçekleri görelim. Bu randevu için Hülya Avşar, Cannes Film Festivali'nde açık arttırmaya girmiş ve Dünya AIDS Vakfı'na 12 bin dolar bağışta bulunmuş. Neymiş efendim Monica Seles'le bir saat tenis oynayacakmış. Ve gün geldi çattı. Avşar, Paris'e öyle bir yolcu edildi ki merakla bekledik. O da ne. Sanki Monica Seles'le sıradan birisi tenis oynayacak. Umurunda bile değil. Belki de unuttu böyle bir organizasyonu. Angarya gibi geldi. Halbuki Hülya Avşar kendisine hediyelerini bile almış güzel bir organizasyon bekliyordu. Monica Seles, Fransız basınına biraz olsun bilgi verseydi, iyi bir bağışta bulunan Hülya Avşar'dan, yaptığı işten bahsetseydi, tribünleri olan, seyircisi gelen bir tenis kortunda oynayalım deseydi ismine yakışırdı. Peki Avşar kızı ne yaptı... Monica Seles'in Tenis'deki ismine kendini kaptırdı. Halbuki, yaptığı 12 bin dolarlık bağış bu maçtan! değerliydi. Oraya gittin, eşofmanını giydin, şunu söyleyemez miydin. "Burada mı oynayacağız. Sen böyle kortta çıkıp maç yapar mısın" diye. Sakın Monica Seles'i İstanbul'a davet etme. Değmez. Bağışta bulunacaksan Afyon seni bekliyor.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |