T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
"Türk Modeli" masalı

Başbakan B. Ecevit de, AK Parti Genel Başkanı T. Erdoğan da Amerika Birleşik Devletlerini ziyaretlerinde Türkiye'nin diğer İslam ülkeleri tarafından örnek alınacak iyi bir "model" olduğu tezini seslendirdiler. Elbette Ecevit ile Erdoğan'ın "Türk modeli" anlayışları arasında önemli farklar var. Başbakan Türkiye'nin mevcut sosyo-politik sisteminin tercih edilebilir bir model olduğu görüşünü savunurken T. Erdoğan mevcut sistemin demokratikleştirilmesi, iyileştirilmesi ve çağdaş standartlara yaklaştırılması durumunda örnek alınabilir bir model olabileceğini söylemektedir.

"Türk modeli" tartışması "Kendisi himmete muhtaç dede, başkasına nasıl yardım ede!" sözünü hatırlatıyor. Türkiye model sorununu çözmüş, tercih ettiği modeli başarılı sonuçlar vermiş, dahası mevcut modeli toplum tarafından benimsenmiş ve kurumsallaşmış mıdır ki başkasına örnek olabilsin?

Türk modelinin başarısı ortada...

"Türk modeli" olarak başkalarına örnek gösterilen sistemin temel özellikleri şu: Bu sistem laik bir sistem, Batı dünyası ile bütünleşmeye çalışan bir sistem, mensubu bulunduğu tarih ve kültür dünyasından bağları koparmış ve yeni bir medeniyet dünyasında kendine yer edinmeye çalışan bir sistem. 20. yüzyılın başında radikal bir değişiklik ve tercihte bulunmuş ve sorunlarını yeni yöntemlerle çözmeye çalışan bir sistem.

Türkiye bu tarih ve medeniyet yürüyüşünde küçümsenmeyecek bir yol almıştır. Önemli aşamalar geçirmiş, takdir edilecek kazanımlar elde etmiştir. Ama girdiği bu yeni yolda mevcut sorunlarını çözememiştir. Bugün boğuştuğu sorunları aşmada sahip olmakla öğündüğü ve başkalarına da örnek bir model olarak göstermeye çalıştığı "Türk modeli" ile sorunlarını çözmesi imkansızdır. Kimsenin buna güveni yok.

Geri dönüp bakmaya hiç gerek yok. Sadece mevcuda bakalım yeter. Türk modeli olarak başkalarına örnek gösterilmek istenen sistemin ekonomik ve sosyal sorunları çözmedeki başarısı ortadadır. Bir adım ileri iki adım geri gidiliyor. Zenginlik ölçütü olan milli gelir seviyesine bakıldığında Türkiye dünyanın fakirler sınıfında yer alıyor. Nerede ise model ihraç etmek istediği tüm ülkelerden daha geri düzeyde. Sosyal sorunlar açısından bakıldığında çözümlenmiş ve dünya ölçüleriyle başarılı olarak takdim edilecek hiçbir başarısı yok. Sosyal güvenlik sistemi ortada, eğitim, sağlık vb. hususların ne olduğu herkesçe malum.

Bir sosyo-politik sistemi başarılı kılan temel ölçülerden olan sivil özgürlükler ve siyasal hakların kullanımı konusuna gelince, Freedom House'nin araştırmalarına göre Türkiye "Kısmen Hür" ülkeler sınıfında yer alıyor. Afrika'daki Mali bile Türkiye'nin önünde gözüküyor. Yıllardır bir adım ileri gidilememiş. Bugünlerde de ifade özgürlüğünün alanını genişletecek 312 ve 159. maddelerle ilgili bir tartışma sürüyor. Siyasal partiler yasaklanıyor, siyaset marjinalleşiyor, giderek devlet otoriterleşiyor ve sivil alanın sahası iyice daralıyor.

Böylesine sorunlu bir sistem nasıl olur da başkalarına örnek bir model olarak sunulabilir? Eğer giderek otoriterleşen ve askerileşen özellik model olmak için temel özellikse bunun daha da otoriter ve askeri olanı zaten İslam ülkelerinde mevcuttur. Nerede ise bütün İslam ülkelerinde tek parti, tek adam veya askeri diktatörlükler iktidarda bulunuyor. Türkiye'nin ekonomik sistemi model olarak gösterilmek isteniyorsa bunun çok kötü bir örnek olduğu ortada. Türkiye'yi tercih edeceklerine başarılı ekonomik sistemleri tercih ederler.

Türk laikliği başarılı mı?

Peki "Türk modeli" diye sunulmak istenen ne?

Sanıyorum bu noktada örnek gösterilmek istenen Türkiye'nin "laik" yapısıdır. Zira pek çok İslam ülkesinde olmayan Türkiye'deki laiklik anlayışı ve uygulamasıdır.

İyi güzel de, Türk laikliği başkalarına örnek bir model olarak gösterilecek kadar başarılı bir model midir? Türk laikliğinin başarısı ortada. Hala laiklik adına partiler kapatılıyor, binlerce insan eğitim hakkından ediliyor, baskılar ve sıkıntılar giderek toplumsal bir trajediye dönüşüyor.

Ayrıca Türkiye'deki laiklik uygulamasının bir "laiklik" olmadığı da herkesin malumudur. Eğer din ve dindarlar üzerinde kurulacak baskı ve kontrol anlamında bir modellikse bundan daha başarılısı zaten buralarda var. Bu bakımdan İslam dünyasında laiklik alanındaki "Türk modeli"nin tercih edilebilir bir yanının olduğunu sanmıyorum.

Yalnız Türkiye'nin model olma noktasında bir şansı var, o da şu; eğer mevcut sosyo-politik sistemini demokratikleştirir, uluslararası normlara uygun hale getirir ve özgürleştirirse muhtemelen İslam dünyasındaki bütün toplumların ilgisine mazhar olur ve bir "model" olma özelliği kazanabilir. Aslında Osmanlı İmparatorluğu gibi muhteşem bir tecrübeye sahip olan Türkiye'nin böyle bir şansı vardır. Cumhuriyeti tarih ve kültür mirasından hareketle çağdaş değerlerle yeniden restore ettiği anda başarılı bir "Türk modeli" ortaya çıkacaktır. Ama 2002 yılında hala ifade özgürlüğünün sınırını daraltmaya çalışan Türkiye'nin devlet ve siyaset elitinden bunu beklemek hayalcilikten başka bir şey değil.

Ortada bir "Türk modeli" diye bir şey yok, sadece siyasilerin kanmamızı bekledikleri bir "Tür modeli masalı" var.


7 Şubat 2002
Perşembe
 
DAVUT DURSUN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED