T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Aynı dolabın etrafında...

Üç haftaya varan uzun süreli sayılabilecek ayrılıklar bile, Türkiye'ye dönüşte, "Nerede kalmıştık?" hissini uyandırıyor. Değişmeyen, değiştirilemeyen bir gündemi var ülkemizin. 'Deprem' gibi zaten 'beraber yaşamaya' alıştırıldığımız doğal âfetleri kast etmiyorum; hepimize bıktırıcı tekrarları yaşattıran konular daha çok siyasi...

Üç haftayı 11 Eylül şokunu derinliğine yaşayan ABD'de geçirdim. Tarihin akışını etkileyen o uğursuz olayın üzerinden yaklaşık beş ay geçti. Bu beş ay içerisinde ABD'de müthiş olaylar yaşandı. En az on yıl süreceği açıklanan 'terörle mücadele savaşı' ilân etti George W. Bush ve Afganistan'da yönetim değişikliğini zorlayan bir savaş başlatıp bitirdi. İlk günlerin sıcaklığı yerini serinkanlılığa terk edince, Amerikalı aydınlar, "Fazla ileri mi gidiyoruz?" sorusu etrafında bir tartışma başlatmakta gecikmediler. Amerika'yı Amerika yapan değerlerden soyduğunuzda geriye fazla bir şey kalmayacağının fena halde farkında Amerikalılar. 11 Eylül'ün üzerinden henüz iki ay geçmişken gittiğimde karşıma çıkan 'milliyetçi' görüntülerin çoğunu bu gidişimde görmedim. Evlere ve otomobillere takılan Amerikan bayrakları artık fazla göze batmıyor, epey azalmış çünkü...

Hangi iktidarın eline 11 Eylül gibi bir vesile geçse Bush yönetimi gibi onu kullanırdı. Ancak, siyasete duyarlı çevrelerden başlayarak aşamalı biçimde sıradan insanlara kadar ulaşan bir 'kendine gelme' süreci içerisine girmiş görünüyor Amerikalılar. Terörle mücadelenin bazı gerçekleri örtme amacına yaradığı tereddüdü yaygınlaşıyor. Televizyonlarda ve yazılı basında sorgulayıcı yaklaşımlar daha fazla yer bulmaya başlamış. Yolda okuduğum son sayısında, Newsweek dergisi, "İslâm da bütün semâvi dinler gibi barışçıdır" sonucu çıkartılan bir araştırmayı kapağına taşımıştı.

Türkiye'de ise biteviye karşımıza çıkan sorunlar, aradan aylar ve yıllar geçse bile, sanki hiçbir şey olmamışcasına tekerrür edip duruyor. Üç hafta uzaklaşıyorsunuz, döndüğünüzde bir arpa boyu yol alınmadığı gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kalıyorsunuz.

Türkiye'nin demokratikleşmesi ve bu hükümetin AB konusuna yaklaşımı konuları sözgelimi. Bu iki konuda, benim ABD'de bulunduğum üç hafta içerisinde herhangi bir mesafe alındı mı? Son üç ay veya üç yıl içerisinde? Başbakan Bülent Ecevit'in 40 yıllık politikacı olduğunu düşünürsek, Türkiye'nin bu iki başlık altına giren konuyu, onun geçmiş iktidar ve muhalefet dönemlerinde de tartıştığını daha kolay hatırlayabiliriz. 1978'de, Yunanistan'la birlikte tam üyelik başvurusu yapılması çağrısına olumsuz yaklaşan Türkiye'nin başbakanı Bülent Ecevit'ti; 25 yıl sonra, yine onun döneminde, AB trenini kaçırıyoruz...

Türkiye, benim çocukluk, delikanlılık ve gençlik dönemlerimde, TCK 141, 142 ve 163. maddeler ekseninde 'demokratikleşme' konusunu tartışıp dururdu. 1990'da, Turgut Özal'ın zorlamasıyla, bu üç madde yasadan çıkartıldı. Şimdi orta yaştan yaşlılık dönemine doğru yol alıyorum; Türkiye, aynı yasanın bu defa başka iki maddesi (159 ve 312) ekseninde tartışıyor 'demokratikleşme' konusunu... Üç hafta önce Başbakan Ecevit'le ABD'ye ayak bastığımda değiştirilmesi beklenen bu iki maddenin durumu neyse, arada harcanan onca mürekkebe rağmen, bugün de durum aynı...

Siyasetin içinde olanlar değişmeyince, siyasetlerini de değiştirmeyince konuşulan ve tartışılan konuların değişmemesini de yadırgamamak gerekiyor. Değişerek, değişime ayak uydurarak istikrar sağlamak yerine, istikrarı durağan ve tutucu politikalara sıkı sıkıya bağlı kalmakta arıyoruz. Yönetimleri hep o 'istikrar' kavramı uğruna değiştiriyoruz; oysa değişenler değişmezliği sürdürmek için değişiyorlar...

Kurtulunması hiç de kolay olmayan yıpratıcı bir gündemi sürdürmekle görevli, etrafında olup bitenleri görmesin diye gözlerine özel gözlükler takılmış, durduğu anlaşılsın diye boynuna çıngırak asılmış dolap beygirlerine benziyoruz. Sadece biz yazanlar değil, sizler de, hepimiz... Acınacak haldeyiz...

Kim yeni bir şey söyleyecek, değişiklik talebiyle karşımıza çıkacak? Ülke olarak onu bekliyoruz...


7 Şubat 2002
Perşembe
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED