T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Siyasi akıl ve sörf

Türkiye açısından konjonktürün üstüne çıkabilmek gibi temel bir problem her seferinde daha çok görünürleşiyor. Siyaset ve özellikle de uluslararası siyaset, konjonktürler arasındaki geçişlerin doğru yapılması ile şekillenir. Bununla beraber konjonktürün üstünde bir yerlerde temel bir bakış açısı da bulunmak zorundadır. Aksi halde konjonktürler arasında savrulan bir siyasi varlık olarak kalınır. Bu da o ülkenin uluslararası sistem içindeki yerini sürekli olarak kırılgan bir halde tutar.

Konjonktürler arasında savrulmaktan kurtulmak için gereken temel bakış açısının operasyonelleşmesi siyasi akıl denilen duruşu inşa eder. Bu nedenle de her ülke, gelişen konjonktürler arasında, siyasi aklın yönlendiriciliği ile sörf yapar.

Türkiye açısından problem ise birinci aşamanın sürekli görmezden gelinmesi yoluyla ve ikinci aşamanın radikalleştirilmesinden kaynaklanıyor.

Temel uluslararası problemlerde, Türkiye, mesele önüne gelinceye kadar reflekssiz davranıyor. Problem geldikten sonra ortaya koyulan yaklaşımlar ise çoğunlukla konjonktürün sınırlılıkları içinde biçimleniyor. Bu da Türkiye açısından sürekli olarak olayların gerisinden giden bir politik çizginin istihdam edilmesine yol açıyor.

11 Eylül sonrasında ortaya çıkan gelişmeler ve bunların yol verdiği olaylar uzun yıllar sürecek stratejik dengelerin oluşumuna açıkça temas ediyor artık. Fakat tüm bu tartışma ortamı içinde 'siyasal cemaatler'in tezleri sık sık duyulsa da, Türkiye'nin bir siyasi varlık olarak nasıl bir pozisyon alması gerektiğine dair tezler duyulmuyor. Her siyasal cemaat kendi çıkarlarına uygun bir pozisyon biçiyor Türkiye'ye ama bu toplumun bir diğer kesiminin mağlup edilmesine dönük gizli bir gündemi de barındırıyor. O zaman da yapılan tartışmalar sahte tartışmalar olmaktan öteye geçemiyor. Yapılan tartışmalara sebep olan dinamikler, çok sığ sulara akıtılarak gelişmeleri ıskalayan neticeler ortaya çıkarılıyor.

Gelişen olaylar ise son derece ciddi. Uluslararası sistemi paradigma değişikliğine zorlayan ve bunu süratle şekillendiren gelişmeler yaşanıyor.

Bu durumda bir siyasi varlık olarak Türkiye üzerine bir tefekkür yolunun açılması gerekiyor. Ancak bu yolda toplam olarak açılan sahada herkes kendine bir yer bulabilir. Aksi halde her siyasal cemaat kendi çıkarlarına uygun bir Türkiye perspektifi gerçekleştirmeye enerji harcarken, bu arada Türkiye'nin bütününe dönük bir tefekkür ıskalanmış olur.

Türkiye'yi vareden siyasi dinamikler temelinde bir siyasi akıl temelinden gelişen olayları değerlendirebilmek, değişimin mantığını kavrayabilmek ve gerçekle yüzleşmeyi başarabilmek çok önemli. Aksi halde söylenen yüzlerce fikir arasında bir tane kaydadeğer ve geleceğe kalabilecek birşey bulmak mümkün olmuyor.

Siyasi akıl ile konjonktürler arasında sörf yapmanın sıralaması değiştiği zaman ortaya çıkan sadece boş laf yığını oluyor, o kadar...


7 Şubat 2002
Perşembe
 
ÖMER ÇELİK


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED