|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
"Mini demokrasi paketi" olarak kaktırılan ve TCK'nın 159. ve 312. maddeleri ile TMK'nın 7. ve 8. maddelerinde değişiklik öngören kanun MHP'nin itirazlarına rağmen Meclis'te kabul edildi. "Ölümü gösterip hastalığa razı etmek" diye bir deyim vardır ya, aynen bu tecelli etmiş oldu. Örneğin, 312. maddeye yamanan "kamu düzenini bozma olasılığı" ibaresi, hakime geniş yorum hakkı tanıyan "kamu düzeni için tehlike olabilecek bir şekilde" cümlesiyle değiştiriliyor ve yasa güya yumuşatılmış oluyor. "İyileştirilmiş" 312. madde, ilginç bir şekilde, "sivil itaatsizlik" olarak adlandırılan eylemleri de suç kapsamına alıyor. "Bir cürmü alenen öven veya iyi gördüğünü söyleyen veya halkı kanuna uymamaya tahrik eden kimseye altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verilir" diye başlayan madde, hem eski 312'yi, hem yürürlükten kaldırılan 163'ü, hem de duruma ve yerine göre eski 159'u kapsayacak/kapsanması istenen muğlaklıkta ifadelerle devam ediyor. Bir taşla birkaç kuş... Madde önceleri "kanunun cürüm saydığı bir fiili övenleri" cezalandırırken, bundan sonra kanunla suç olduğu belirtilmese de, bir cürmü, diyelim ki hakimin "sivil itaatsizlik" olarak yorumlayabileceği bir eylemi övenleri ve iyi bulduğunu söyleyenleri tecziye edecek. 159. maddede yapılan "iyileştirme" ise tam evlere şenlik. Bu maddede, "beyan olunan cürümlerin irtikabında muhatap sarahaten (açıklıkça) zikredilmemiş olsa bile onlara matufiyetinde tereddüt edilmeyecek derecede karineler (emareler, belirtiler) varsa tecavüz sarahaten vuku bulmuş" sayılıyor. Hakim hangi "karine"lerden yola çıkarak, tecavüzün kime ya da kimlere, hangi odağa, hangi kuruma matuf olduğuna nasıl karar verecek? "Karine"yi suç sayan bir ceza hukuku olabilir mi oysa? Ne yani, "az zamanda çok mevduat yapmış" bir bankanın, hadi adını da verelim, Oyak Bank'ın faaliyetlerini teşrih masasına yatırıp, bu krize rağmen nasıl bu kadar güçlenebildiğini sorsak ez kaza, adı sarahaten zikredilmemiş bir "muhatap"ı, yani Türk Silahlı Kuvvetleri'ni "tezyif" etmiş mi addolunacağız? Bu nasıl hukuk mantığıdır böyle? 159. maddede yapılan tek kıyak, hapis ve para cezalarının "makul bir seviye"ye çekilmesi. Ama burada da bir "illüzyon" var. Bu maddede cezalar "alt sınır"dan verilir. Savcı 1 yıldan 6 yıla kadar hapsinizi ister, ama mahkeme, suçun niteliğini de göz önünde bulundurarak, cezayı "umumiyetle" alt sınırdan keser. Yapılan değişiklik, sadece 6 yıla kadar olan cezayı 3 yıla indiriyor. Alt sınırda değişen bir şey yok. Yani, 159. maddeyi ihlal ettiğinizde, alacağınız ceza yine 1 yıl olacak. Bu değişiklik yapılmasaydı ve eski "antidemokratik" yapı korunsaydı, belki daha "demokratik" bir iş yapılmış olurdu. Fransız hukukçu Guy Braibant'a göre, İnsan Hakları Anlaşması'na aykırı bu 159. maddeyle Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmesi hayal... "Unutun bu işleri" diyor, "çıkardığınız yasaların Avrupa'da dengi yok." Zaten amaç, "kamu düzeni tehlikede" paranoyasını yayıp, Türkiye'yi Avrupa Birliği hedefinden biraz daha uzaklaştırmak değil miydi? Maksat hasıl oldu işte.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |