|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Siyasete ilgi duyan herkes, "Birgün bu tablo bozulacak" diyor.. Yani "er ya da geç", genel seçim gelecek.. Türk halkı sandık başına gidip, yeni bir parlamentoyu şekillendirecek.. Bu ne demek? Demek ki Türkiye'nin yarınında, "3'lü Koalisyon" yok.. Belki DSP, ANAP ve MHP de, Meclis'te olmayacaklar.. Kamuoyu yoklamalarında, iktidar partilerinin üçü de, "Baraj"ın altında görünüyor.. Ama bilemeyiz "yarın" ne olacağını.. Seçim tarihinde şartlar çok değişik olabilir.. Türkiye'de bırakın günleri, geceler bile nelere gebe değildir ki?. Biz eski alışkanlıklarla, oyları "sağ" ve "sol" diye iki ana gruba ayırmayı deneyelim.. Eğer "sol" diye birşey varsa, bunun oyları yüzde 20-30 arasında değişiyor.. Ama kim "sol"da acaba? Mesela, İMF'nin peşine takılan, Başkan Bush'un takipçisi DSP, acaba solda mı? Kitleler yoksullaşırken, bankaları fonlayan "DSP'nin beyinleri"nin sol lobları, herhalde devre dışı.. Veya CHP mi "sol"da? Bankaları devlet kaynağı ile fonlayacak yasa, en çok CHP'nin ortağı olduğu ve yönetiminde bulunduğu İş Bankası'nı ilgilendirmiyor mu? Neyse.. DSP'ye de, CHP'ye de "sol" diyelim.. Bunlara HADEP'i de ekleyelim.. Hatta, militarizmi siyasal söylem haline getiren Doğu Perinçek'in "İşçi Partisi"ni bile, "Sol"a taşıyalım.. Olsa olsa yüzde 30 oyu var bu kesimin.. Diyelim ki yüzde 35 oldu.. DSP yüzde 22'den düşse, yüzde 9'a, yüzde 10'a.. CHP, yüzde 9'dan çıksa 12'ye, 13'e.. Peki HADEP, eskisinden az mı oy alacak?. Ona da versek yüzde 6 veya 7.. Yani muhtemel bir seçimde, sol oyların yüzde 30'unu, zaten üç parti paylaşıyor.. Bunlardan belki sadece bir tanesi barajı geçebiliyor.. "Sağ"daki oylara gelince.. Bilmiyoruz bunun oranı yüzde 60'dan az mı, çok mu? Örneğin AK Parti ile Saadet Partisi, "Milli Görüş"ün geleneksel oylarını nasıl paylaşacaklar? Eğer kamuoyu yoklamalarındaki gibi Tayyip Erdoğan, yüzde 20-25 oy alacaksa, "Erbakan"ı simgeleyen Saadet, yüzde 5 bile alamayacak mı? MHP ile Büyük Birlik Partisi'nin, "Milliyetçi" oyları nasıl paylaşacakları da belli değil.. Kesin birşey var.. MHP'nin yüzde 17-18 olan oy oranı geçiciydi.. Acaba buradan kayanlar, AK Parti'ye mi, DYP'ye mi gitti?. "Kök oylar"dan ne kadarı Muhsin Yazıcıoğlu'na kaydı? Bir seçimde ANAP barajı geçmese bile, yüzde 5'in de altına düşmez ki.. Ve diyelim ki Tansu Çiller'in DYP'si de, yüzde 15-17 arası bir oy aldı.. Acaba Demirel, böyle bir seçimde hangi rolü oynayacak? Neticede, kabaca bir toplama yapın bugünkü verilere göre.. AK Parti yüzde 20, Saadet yüzde 5, MHP yüzde 10, BBP yüzde 5, DYP yüzde 15, ANAP yüzde 8 alsa.. Toplam yüzde 63 ediyor.. Ya Besim Tibuk'un "Liberal Demokrat Parti"si ne alacak? Biliyoruz ki, giderek yaygınlaşan bir "Besim Tibuk beklentisi" de var değişik kesimlerde.. Seçime kadar Ecevit, hangi noktada olacak? Kemal Derviş ne yapacak? Yeni örgütlenmeler (Tantan), oluşumlar (Gökçek) var.. İktidara oy vermemeye kararlı olan kararsızlar var.. Yani bu tablo değişecek..
ŞAKA
Hitabına kitakse..
Saddam Hüseyin, Başbakan Ecevit'e yazdığı mektuba "Selamün Aleyküm" diyerek başlamış.. Ecevit bu mektuba karşı bir cevap yazarsa, o da "Ak günler" diye başlasın mektubuna.. Sonunu da "Esenlikler dilerim" diye bitirsin.. Saddam da, böylece kendine gelir!. Hepimiz nasıl kendimize geldiğimizde, kendimizi kriz içinde bulduysak..
CİDDİ UYARI
Derviş, Hamid Karzai'ye benzememeli!.
Kemal Derviş'in, "görüntü"süne özen göstermesi gerekiyor.. Açıkçası ben Derviş'in, "reformlar" konusunda başarılı olmasını yürekten isteyenlerdenim.. Çünkü, İMF ve Dünya Bankası'nın zorladığı reformlar gerçekten yapılabilirse, Türkiye'nin üst-yapısı değişebilir.. Arpalıklar bitebilir, şeffaflık gelebilir.. Bir çeşit "perestroika" bu.. Ama Derviş, yukarıdan bakıldığında, hem biraz Gorbaçov'a, biraz da Hamid Karzai'ye benzer görüntü veriyor.. "Perestroika"yı, yani "yeniden-yapılanma"yı uygularken, siyaseti zayıflattığını zannedip, bürokrasiyi de, siyaset esnafını da güçlendiriyor.. Örneğin "Bankacılık Reformu" yoluyla, özel bankalara hem kamu sermayesi, hem de kamu müdahalesi sokulacak.. Bir yandan da, iktidarının kaynağını Washington'dan alan, Afganistan'ın "atanmış başbakan"ı Hamid Karzai gibi davranıyor.. Sanki Türkiye, insanların, geleneklerin, inançların olmadığı bir ekonomi laboratuvarı.. Sanki "iç dinamik" olmadan da, "dış konjonktür"le herşey yapılabilir Türkiye'de.. Özetle Kemal Derviş, biraz aynaya bakmalı..
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |