|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
İyi ki bayramlarımız var. İslam'ın barış iklimini her şeye rağmen doya doya yaşadığımız seçilmiş günler. "Her şeye rağmen" şu demek ki, bayram her şeyi aşıyor. Her türlü ufuneti, öfkeyi, kini, düşmanlığı, İslam her şeyi aşıyor ve kendi iklimini inşa ediyor. Bayram namazını doğup büyüdüğüm memleketimin mahalle camiinde kıldım. Yanımda çocuklar vardı bizim çocukluk günlerimiz gibi, gençler vardı gençliğimiz gibi, arkadaşlarımız, akranlarımız, babalarımız, emmilerimiz vardı. Maraş'ın Mağaralı Camii, gene o mütevazı ve vakur edasındaydı. İçi içine sığmıyordu gene... İçimde, bizim çocukluğumuzda da teravih ve bayram namazlarında bu camiin, cemaatını almadığı görüntüsü kalmış... Yine öyle tıklım tıklım... Bu camii genişlemeli, diyor 7'den 70'e herkes... Ben de diyorum, bu cami, içine doluşan yürekler kadar genişlemeli... Nesiller akıyor camiye, kim demiş cami ile toplum arasında engeller oluşuyor diye... Camiler gençleşiyor, camiler çocuklaşıyor... Camiler sevinç yükleniyor çocuk yüzleriyle... Bu camide her bayram vaaz olur. Bu bayramda da vaaz var. Ulucami'de konuşan hocaeefendinin sesi veriliyor mikrofondan... Eskiden canlı canlı konuşulurdu. Olsun, bu, hocaefendinin sözleri sizi kavrıyorsa, çok da dert olmuyor. Diri, ihatalı bir sesi dinliyoruz, diri, ihatalı sözleri... Yepyeni bir yorum getiriyor hocaefendi, Kur'an'ın kıyametle ilgili ayetlerine... "Herkesin, annenin babanın, çocukların bile kendi derdine düşeceği" anlatılan ayetlere... "İşte, diyor hocaefendi, bu ayeti dünya hayatı için de dikkate alabilirsiniz. Eğer alabildiğine bireyselleşmişseniz, kimse kimsenin derdinden haberdar değilse, herkes kendi derdine düşmüş, başkasına yabancılaşmışsa o toplum kıyamet atmosferini yaşıyor demektir." Sonra İslam iklimi ile, toplumların kıyamet atmosferinden çıkışı arasında bağlantılar kuruyor. İslam'la gelen sevgiyi, diğergamlığı, barışı, huzuru, kendinden vermeyi, başkasını kendine tercih etmeyi anlatıyor... Onu dinlerken, Hazreti Peygamber (s.a.)in kıyametle ilgili uyarılarını hatırlıyorum. Onlarda da kıyametle toplumsal pörsüme arasında paralellikleri gözlersiniz... Ya da hayatın idamesi ile İslam arasındaki kopmaz bağı... "İslam barışı olmasaydı..." diye bir soru gelir yerleşir içinize... İslam'ı azaltın azaltın kıyamet gelsin, ya da İslam'ı çoğaltın çoğaltın ömrü bereketlensin dünyanın... İslam'ın ne kadar diriltici bir soluk olduğunu, bayramlarla daha derinden idrak ediyoruz... Her bayramlaşmada iki inanan insan birbirine hayat taşıyor sanki... Huzur, saadet, güzellik, umut taşıyor... Elele tutuşma, kucaklaşma toplumu birer birer ya da ilmek ilmek yeniden dokuyor... "İnanmadıkça cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de tam inanmış sayılmazsınız." diyor, salat ve selam O'nun üzerine olsun, Kutlu Önder... "Selamlaşın, birbirinize selam, barış, güvenlik taşıyın, birbirinize barış mesajı iletin, sevişirsiniz" diyor... Bir gün düşünün ki, birbuçuk milyar insanın elini ötekinin eli ile, yüreğini ötekinin yüreği ile buluşturuyor... İşte evrensel selam-barış-güvenlik coşkusu bu... Bunu İslam'dan başka ne yapabilir? Bayramlaştım, bayramlaştım, bayramlaştım... Ohh! Bu coşkuyu tadamayanların kaybettiklerine üzülmek gerekir diye düşünüyorum. Kinleri unutamayanlara, öfkelerinden vazgeçemeyenlere, affedemeyenlere, bağışlayamayanlara, yüreklerini ufunetle doldurunca var olduklarını hissedenlere, Allah'a muhalefet yarışına girenlere sadece acımak lazım.... İslam'la arasına mesafe koyup, bir İslam yurdunda bile kalbi barışa ulaşamayanlara acımak lazım... Bakın işte, İslam barış getiriyor... Yıl içinde herbirimizin yanlışlıklarıyla oluşmuş ufuneti dağıtıyor. Kırışmış alınlara genişlik, dudaklara tebessüm taşıyor. Son söz: Bir bayram yüklenin derim size, yüreğinize bayramın sevincini öyle doldurun ki, gelecek günlerin yükünü taşıyabilesiniz, gelecek günlerin kederlerine mukavemet edebilesiniz. Bir bayram yüklenin gönüllerinizi pır pır uçuran... Bu bayram çocuk olun, dünyaya çocuklar kadar saf ve berrak, ön yargısız bakın... Kalbinizi Rabbin bayram armağanlarına açın... "Secde et ve yaklaş" diye çağırıyor Allah Teala... Bugün Kurban günü, yani Rabbe yaklaşma günü... Bugün bile uzak kalmak ne büyük mahrumiyet!
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |