T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

K Ü L T Ü R

Sorgulamaya son veriyor

Sinan Çetin, sorgulayıcı tavrı öne çıkan filmlerine 'banka' ile nokta koyacak

Adı bugünlerde 'ölü kedi' ve reklamcılık tartışmalarında geçse de sinema-reklam filmi yönetmenliği, karikatüristlik, grafikerlik, fotoğraf sanatçılığı ve resimle uğraşan Sinan Çetin, ülkemizin nev-i şahsına münhasır isimlerinden birisi. Çiçek Abbas, 14 Numara, Berlin İn Berlin, Prenses, Bay E, Propaganda, Komser Şekspir gibi filmlere imzasını atan Çetin, icraatlarıyla hep gündemde kaldı. Plato Film'de kendine özgü bir dünya kuran Sinan Çetin'le sinemadan siyasete, popülerlikten özgünlüğe uzanan bir söyleşi yaptık.

Devlet-birey ilişkisini sorgulayan Propaganda'dan sonra hakim-devlet ideolojisine göndermelerde bulunan Komser Şekspir'i çektiniz. Başka 'sorgulayıcı' filmler de çekecek misiniz?

Böyle bir projem daha var, ondan sonra bir daha bu konulara değinen bir film çekmeyeceğim. Komedi tarzında çekilecek filmde Müslüm Gürses, Teoman ve Müjdat Gezen rol alacak. Filmin adı ise 'Banka' olacak. Banka, toplumsal sorumluluk hissederek çekeceğim son filmim olacak.

İlk filmlerinizden bugüne nasıl bir dönüşüm geçirdiniz?

Aslında çok değişmedim. Gençlik yıllarımda da Hollywood filmlerini severdim bugün de. Aslında hep kendim oldum.

Filmlerinizde başörtülü bir karaktere yer verir misiniz?

Benim filmimde bir tane başörtülü oyuncu olacak. Hem de çok şaşıracaksınız. Bir de Amerikalı'ya rol vereceğim. Ben başörtülü insanlar tarafından çok seviliyorum. Çünkü onlara büyük saygı duyuyorum, meseleye devlet gibi bakmıyorum ki..

Batı'daki popüler kültür-sanat ürünlerine baktığımız zaman gerçekten içi doldurulmuş şeyler olduğunu görüyoruz. Oysa bizde popüler olan sululuk ve yüzeysellikle eş anlama geliyor. Neden bizim sorunlu bir popüperlik anlayışımız var?

Hiçbir içi boş şey popüler olamaz. Türk entelektüelleri popülerliğin henüz tanımını yapamadı. Popüler olmak herşeyden önce suç değil bir görev; ulaşılması gereken bir hedeftir. Dünyada hiçbir yazar, sanatçı, tiyatrocu popüler olmamak için uğraşmaz. Hepsinin amacı popüler olmaktır. Popüler olamayanlar dönüp sanat filmi yaptık deyip işin içinden çıkıyorlar. Bu tamamen sığınılacak bir bahaneden öte bir şey değildir. Bana popüler ve kötü olan bir örnek verebilir misiniz? Dünyada gizli gizli kitap yazan bir tek kişi vardır o da Kafka'dır. Onun da zaten dünyada başka eşi yok. İzleyici basit şeyleri yutmuyor. Popüler kültüre karşı olanlar izleyiciyi aptal yerine koyduklarını sanıyorlar ama öyle bir şey yok.

Türkiye'de hâlâ senaryo tekniğinden kaynaklanan hatalar yapılıyor...

Benim de artık bir senaristim var. Adı Kağan Yazıcıoğlu. Evet, Türkiye'de senaryolar iyi değil. Senaryolar iyi olmadıkça da seyircinin sinemaya ilgisinin azaldığı bir gerçek. Ama şu da gerçek ki istediğiniz kadar iyi senaryo yazın, iyi bir yönetmeniniz yoksa asla iyi filmler çekemezsiniz. Bazı arkadaşlarımız iyi bir film çekebilmek için iyi bir senaryonun yeterli olduğunu sanıyorlar. Oysa iyi bir senaryo bile, sonunda iyi bir kağıttır. Filmde oyuncuların oynaması, filmin çekilmesi, bağlanması, ona efekt ve müzik eklenmesi ve bütün bunların bir etki yaratması lazım. Kaldı ki sinema etki yaratma sanatıdır, kağıtlarla hiç alakası yoktur! Yaratıcı bir yönetmen yoksa iyi bir senaryodan dünyanın en salak filmi çekilebilir.

 
YABANCI DİL BİLGİSİ NEYE YARAR?
Karındeşen sinemalarda!
Yirminci yüzyılın en korku veren ismi, yaklanamayan katili Karındeşen Jack, "Cehennemden Gelen / From Hell" filmiyle kendini hatırlatacak. Filmin başrollerinde Johnny Depp, Heather Graham, Ian Holm bulunuyor. O, 20. yüzyılın manşetlere geçen ilk yıldızıydı, kötü şöhreti ve hakkında bilinmeyenlerle tarihe adını yazdı. 1888 yılı sonbaharında 10 haftalık bir süre içinde birbirinden tiksindirici ve törensel beş cinayet işlemiş ve bu süre içinde şehirde terör, söylenti ve korku yaratmayı başarmıştı. Ve asla yakalanamadı. Aynı adlı popüler romandan adapte edilen ve Karındeşen Jack hakkında psikolojik gerilim teması üzerine kurgulu tarihsel bir inceleme olan "Cehennemden Gelen -From Hell" İngiltere tarihinin en bilinmez ve korku verici hikayesinin gerçeklerini anlatmayı amaçlıyor. Bu hafta gösterime giren filmin yönetmenliğini ve yapımcılığını Allen ve Albert Hughes üstleniyor. Filmin konusu şöyle: Sokaklarda kader kurbanı olarak hayatlarını sürdürmeye çalışan kadınlara musallat olan katil, büyük bir korku salar. Hayatlarını koruyabilecek tek kişi Müfettiş Fred Abberline'dır (Johnny Depp). Abberline da, hayata kırgın biridir, yaşadığı ve gördüğü insanlık dışı şeylerden haşhaş içerek kaçmaya çalışmaktadır ama bu zavallı kadınların da tek kurtarıcısı olduğunu bilmektedir. Müfettişe bu zorlu soruşturmada yardımcı olarak kendisine Çavuş Godley (Robbie Coltrane) verilmiştir. Godley, Abberline'a her konuda yardımcı olmaya çalışan iyi bir dosttur. Karındeşen Jack soruşturması polislik mesleği için de bir dönüm noktası oldu. 1880'li yıllarda şimdi bildiğimiz parmak izi gibi prosedürler olmadığından cinayet sonucu ölen birinin yanında bulunmanız bile katil olmanız için yeterli sebep olarak gözükmekteydi. Kan testleri ve birçok prosedür işte bu olaydan sonra çok daha bilimsel yöntemlerle araştırılmaya başlandı.
23 Şubat 2002
Cumartesi
 
Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED