|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Siz televizyonda izlemiş ve daha fazla şaşırmış olabilirsiniz; gazetede haberini okurken zihnimde canlanan tablo bile yeterince komik: ABD başkanı George W. Bush'un Çin ziyaretinde, onuruna verilen yemekte, evsahibi Jiang Zemin, orkestraya tâlimat vererek İtalyan şarkısı 'O Sole Mio'yu çaldırmış ve sözlere kendisi de eşlik etmiş... Çin devlet başkanı, yemek arasında da, Bush'un ve ABD'nin Pekin büyükelçisinin eşleri ile ulusal güvenlik danışmanını da dansa kaldırmış... Haberi geçen AP muhabiri, Beyaz Saray basın danışmanının, "Evsahibi şovu çaldı" dediğini naklediyor... İlginç. Dünyadaki gelişmelerde Çin yönetimini bu kadar neşelendirecek ne oldu ki? İkiz kuleler ve Pentagon'a yönelik eylemlerde 2800 civarında insan hayatını kaybetti. ABD, beş aydan beri, ölenlerin arkasından yas tutuyor. 'Teröre karşı savaş' kampanyası sırasında da beşbin civarında insan öldü; bunların önemli bir bölümü terörle ilişkisi bulunmayan Afgan sivillerdi. Çok sayıda çocuğun da saldırılarda hayatını kaybettiği biliniyor. Bu gerçek ortadayken, Çin devlet başkanı Zemin, ABD başkanı Bush onuruna verdiği dâvette vur patlasın çal oynasın eğleniyor... İtalyanca aryalar söylüyor, 'moon river' ve 'the eyes of Texas' şarkıları eşliğinde danslar ediyor... Akıl alır gibi değil. Yönetimin bu 'sıcak' kucaklamasına karşılık, sokaklardaki halkın ziyarete ilgisizliği Amerikalı gazetecilerin gözünden kaçmamış. Amerikan heyeti, yüzlerce koruma eşliğinde ve zırhlı araçlarla geçerken, meydanlardaki tektük Çinli dönüp bakma zahmetine bile katlanmamış. Muhabir, "Rahatsızlığını dışa vuran bile vardı" diyor. Adlarını vermekten çekinmiş konuşanlar, ama yine de konuşmuşlar. Biri, "Neden hoşgeldin muamelesi yapayım?" diye sorarken, bir başkası, koruma ordusuna dikkat çekerek, "Neden korkuyorlar ki, biz onlardan korkmuyoruz" demiş... Yönetimi olağanüstü heyecanlandırıp mahçup Çinli devlet adamına göbek attıran ziyaret, on yıl kadar önce demokratik haklar için yönünü Washington'a çevirmiş ve tanklara meydan okumuş bir halkı rahatsız ediyor. Gerçekten çok ilginç bir durum bu. İlginç, ancak anlaşılabilir. 11 Eylül süreci, baskıcı yönetimler altındaki ülkelerde, iktidarı elinde tutanları güçlendirdi. Daha önce ülkede yaşayan Hıristiyan nüfusa uygulanan şiddet siyaseti yüzünden Pekin yönetimini kıyasıya eleştiren Washington, şimdilerde buna ses çıkartmıyor. Dahası, Pekin yönetimi, bizim Doğu Türkistan dediğimiz Şincan bölgesinde, fırsattan istifade 'terörist' ilân ettiği bölge halkını kıyımdan geçiriyor... ABD başkanı, hergün onlarca insanın hayatını kaybettiği İsrail'i ziyaret etse, Ariel Sharon'un da, Jiang Zemin gibi neşelenip cüssesinden beklenmeyecek hareketlere kalkışması şaşırtıcı sayılmamalı. İsrail yönetimi, Bush'un seleflerinin, Jimmy Carter'dan beri oluşturdukları 'barış' umudunu berhava eden vahşi saldırılardan geri durmuyor. Kaybedeceği sadece tendeki can kalmış bir ulusa şiddet uygulamanın sonuç vermeyeceğini unutarak... Bütün diktatörleri, baskıcı rejimleri, insafına terk edilmiş insanlara toplu kıyım uygulamaktan çekinmeyen yöneticileri heyecanlandıran 11 Eylül süreci, 'demokrasi' ve 'insan hakları' savunucusu gözüyle ABD'ye bakan halkları dünyanın tek süpergücüne yabancılaştırıyor. Düne kadar eleştirdiği baskıcı uygulamaları 'teröre karşı savaş' yürüttüğü gerekçesiyle bağrına basmaya başlayan, halkların ezilmesine ses çıkartmayan, silâh zoruyla nizâm kurulabileceğini savunan ABD, dünya kamuoyu gözündeki yerini hızla kaybediyor. Çin halkının ilgisizliği ve rahatsızlığı da, Jiang Zemin'in 'O Sole Mio' serenadı ve heyetteki bütün bayanları dansa kaldırması da aynı gerçeği açığa vuruyor: George W. Bush'un Amerikası dünyaya liderlik yapmayı hak etmiyor... Bu yönetimin beş ayda kaybettirdiği itibarını yeniden kazanmak için, ABD, seneler harcamak zorunda.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |