|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Bir yüksek bürokrata, "Herhalde keyfin yerindedir" dedim ve ekledim, "1995 yılı boyunca, Çankaya Köşkü'nde dedikodun yapılmış..." Cüneyt Arcayürek'in yeni çıkan 'Çankaya Muhalefeti' kitabını o da okumuş; "Şaşırdım ve üzüldüm" demekle yetindi... Şu sıralarda, Ankara'da siyasete ilgi duyan herkesin elinde 'Çankaya Muhalefeti' kitabı (Bilgi Yayınevi) dolaşıyor. Önceki ciltler yayımlandığında yazarla polemiğe giren Süleyman Demirel, bu defa, suskun kalmayı tercih ediyor. Siyasi tarihimiz, Demirel'i, Arcayürek'in kitaplarında sergilediği tiplemeyle sayfalarında değerlendirecek... Başkalarının 'Çankaya Muhalefeti'ni okumak için başka sebepleri bulunabilir; benim için, bu kitap hem keyifli bir okuma serüveni, hem de cevabını çok merak ettiğim bazı sorulara ışık tutan bir kılavuz. 1994 sonu ile 1995 Temmuz ayı arası dönemi işleyen 'Çankaya Muhalefeti', "28 Şubat aslında Demirel'in eseri" tezini besleyici tanıklıklar da sunuyor... 1995 seçimleri olup Refah Partisi oylarını yüzde 21'e çıkarmamış... Çankaya sâkini, kafasında, "Ya RP seçimden birinci parti olarak çıkarsa?" ihtimalini tartıp duruyor; o durumda ne yapılması gerektiğini yanındakilerle tartışıyor da. 1994 Kasım ayında, Demirel'in kendisine şunları söylediğini yazıyor Arcayürek: "RP'yi çağırıp görev vermem diye bir mecburiyetim yok. Anayasaya göre 'hükümet kurma olasılığı olana hükümet kurma görevi verebilirim'. RP dışında iki parti biraraya gelir, hükümeti kurabiliyorsa, 'Al görevi, kur hükümeti' derim onlara." (s. 48) Henüz fol yok yumurta yokken, yıllar sonra başlayacak bir sürecin ayrıntıları Cumhurbaşkanı Demirel'in kafasında şekillenmeye başlıyor. Meselâ RP'nin kapatılması. Bu zihin cimnastiğinin sebebi, Tansu Çiller'in, DEP'in işini bitirdikten sonra dikkatini RP'ye çevirmesi. Sağda-solda, "RP kapatılsın" teklifleri çıkıyor. Arcayürek, "RP'nin kapatılması yerine başka bir formül bulunmalı" diyor Demirel'e; o da kapatmayı zor görüyor: "Önce Yargıtay Başsavcısı dâvâ açacak. Anayasa Mahkemesi kapatacak. Sonra milletvekilleri için olay Meclis'e gelecek. Milletvekillikleri sona erecek." (s. 82). Senaryo için önemli bir engel var: Dönemin Yargıtay Başsavcısı Haluk Yardımcı. Kitabına şu notu düşmüş Arcayürek: "Yardımcı'nın RP'yle ilgili 'gerekli incelemeleri' yaptırmadığı'ndan yakınılıyordu. Zaten, RP'nin giderek genişleyen anti-lâik çabaları ancak Refahyol hükümetinin kurulmasından ve Yardımcı'nın emekli olmasından sonra yerine geçecek Vural Savaş döneminde soruşturmaya dönüşebilecekti." (s. 83). Savaş'ı, o göreve, Demirel atadı... Çankaya 'köktendincilik' konusunu konuşuyor. Şikâyet üniversite rektörlerinden. Belli ki, yüksek tepeye bir yerlerden bir rapor ulaşmış. Rektörlerden altısı 'köktendinci' imiş; Manisa gibileri temizlenmiş... Demirel, Arcayürek'e, "Ben çok iyi bilirim o işi..." diyor ve ekliyor: "Bu köktendincileri oraya Turgut bey yerleştirmiş..." (210) Bu arada Türkiye'ye gelen Amerikalılar "RP iktidara gelirse?" sorusunu Demirel'e yöneltiyorlar. Bunlardan biri de, önceki gü'da önemli bir armağanla ödüllendirilen Richard Holbrook. Demirel, "RP legal bir parti, illegal haline gelirse kapatılır" diyor... Danışmanı Arcayürek'e de, bir korkusunu aktarıyor: "Amerika 'Fundamentalizm geliyor' diye askerleri kışkırtacak; işte bundan korkuyorum." (s. 226). Demirel'de "ABD-darbe" saplantısı olduğu belli. Brzezinsky'nin, "Biz köktendincilik İran'a hâkim olmadan darbe yaptırmalıydık, hata ettik" sözünü anıyor ve ardından "İşte bundan korkuyorum, bizim askerler çok çabuk Amerikalıların etkisinde kalırlar" diyor. (s. 228) Kuşkuları giderek derinleşiyor Demirel'in, yakından tanıdığı bazı tiplerin ve bazı Amerikalıların devrede olduğundan haberdar. Hüsamettin Cindoruk'un, "Coşkun Kırca Genelkurmay başkanına gitmiş" haberine, "Kırca, 12 Eylül'ü hazırlayanlardan biri, başlıcası hatta; şimdi Genelkurmay başkanına gidip, Karadayı'yı 14 ve 24. madde için kışkırtıyorlar" diyor. (s. 152) Darbeler konusunda Amerikalılar Demirel'in zihninde daha merkezi bir yer işgal ediyor: "ABD, ortaya çıkıp generallere 'Darbe yapın' demez. Bazı adamları vardır. Gayet tatlı konuşurlar. Meselâ Haynes gibi. (..) ABD Türkiye'de kırmızı şalı sallar (iki elini şal varmış gibi salladı) ve... Bizimkiler de darbe için zaten hazırdır, boğa gibi saldırırlar. Ancak ABD'nin desteği olmadan darbe yapamazlar." (s. 152-53). O günlerde ABD'ni Büyükelçisi Mark Grossman; Demirel "Abromowitz'den de beter" dediği Grossman'dan hoşlanmıyor, "Tahriki o yapıyor" diyor. ABD büyükelçisi, "Sizin başkan neden Çiller'e karşı" diye bas bas bağırmış bir Türk diplomata. (s. 457) Demirel buna kızgın. Hatırlayacaksınız; 28 Şubat sonrası gelişmelerin en önemlilerinden biri, Bolu'da üniversite kuran İzzet Baysal'ın Erbakan'dan şikâyet eden mektubuydu. İlginçtir, 'Çankaya Muhalefeti' kitabında yaşlı işadamının böyle bir mektubundan söz ediliyor, ama mektup Tansu Çiller'le ilgili. Şu cümle Demirel'e ait: "80 yaşında bir adam bana mektup yazmış, 'Bu kadından bizi kurtar' diyor..." (s. 323). Demirel, Cüneyt Arcayürek'in kitaplarından rahatsızlık duymakta haklı; kitaplar en 'gizli' sırlarını fâş ediyor çünkü...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |