Yeni oluşumla ilgili bölük pörçük bilgiler dışa vurmaya başladı. Bir kere, partileştiğinde 'solda' yer alacak ve partiye egemen çizgi 'sosyal demokrasi' olacak... İsminin 'Çağdaş Anadolu Partisi' olması düşünülüyormuş... İsmail Cem partisinin muhatabını da ilân etti: 'Çağdaş çoğunluk'...

Yalım Erez'den Mehmet Ali Bayar'a ve sonunda 'yeni oluşum'a ulaşan arayışta simgesel değere sahip sözcüktür 'çoğunluk'... 28 Şubat süreci içerisinde, "Toplumun dörtte üçü tarafından benimsenmeyen" veya "Çok geniş bir kesimin reddettiği" türü tespitler işitilirdi. O günlerde sözü edilen "Dörtte üç" ve "Geniş kesim" şimdi "Çoğunluk" sözcüğü olarak karşımıza çıkıyor. M. Ali Bayar, "Mâkul çoğunluk" arıyordu, İsmail Cem ise "Çağdaş çoğunluk" peşinde...

İsmail Cem'in makale ve kitaplarından siyasi hayatına taşınan 'demokrat' kimliğine itirazım yok; ancak partisini '28 Şubatçı' bir kavram üzerinde konuşlandırmasını yanlış bir arayışın peşinde koşmak olarak gördüğümü belirtmek de benim görevim. 'Çoğunluk' kavramıyla gidilecek yer, İkinci Dünya Savaşı'na yol açarak Avrupa'yı kana bulamış ideolojik çarpıklıktır. Bütün totaliter ideolojiler 'azınlık' ve 'çoğunluk' kavramlarıyla oynayarak siyaset sahnesine çıkarlar.

Türkiye'de çoğunluğu tek bir parti ideolojisi arkasında toplamak mümkün görünmüyor; görüşler çok dağınık ve kitleler çıkış yolu teklifleri konusunda ikircikli... Kamuoyu yoklamalarına yansıyan liderlere güvende ciddi sıkıntılar yaşandığı gerçeği de, 'farklılıkları dışlayıcı' özelliklerin ağır bastığı 'ideolojik' bir zeminde konuşlanmaları da partilerin işini güçleştiriyor. Türkiye'de, 'çoğunluk', 28 Şubat-türü zorlamalarla ve 'sanal' olarak oluşabiliyor ancak; ona da 'çoğunluğun egemenliği' değil, olsa olsa, o buluşmanın sağlanma biçiminden hareketle, 'güçlünün egemenliği' denebilir...

Çoğunluk arayışını 'ideolojik sapkınlık' olarak görmemeyi denediğimizde sorun azalmıyor, artıyor. Türkiye'de en geniş ortak payda M. Ali Bayar veya İsmail Cem'in kişiliklerinde mi temsil ediliyor? Bu iki 'liderin' hangi özellikleri 70 milyonluk nüfusun 'çoğunluğu' tarafından paylaşılıyor? Türkiye'den gerçek bir 'çoğunluk ideolojisi' çıkartılmak istense, o çoğunluğa Bayar ve Cem'den neler 'katkı' olarak alınırdı? Adı geçenler açısından cevapları hoş gelmeyecek sorular bunlar...

M. Ali Bayar 'sağdan', İsmail Cem de 'soldan' bir yanlışı arıyorlar. Bayar 'mâkul çoğunluğu' bulduğunda, Cem'in 'çağdaş çoğunluğu' bulamaması, Türkiye'de en geniş ortak payda Cem'in aradığı gibi 'çağdaşlık' ise, Bayar'ın arayışının mâkul olmaması gerekir. Eğer 'mâkul' çoğunluk aynı zamanda 'çağdaş' ise, Bayar'ın 'sağda' Cem'in 'solda' durmasını nasıl açıklayacağız?

Politik çıkışların bulunabilecek en geniş kitleleri hedef almaları elbette yanlış değil; İsmail Cem'in 'türban yasağı' konusuna sağlıklı yaklaşımı onun 'entellektüel' serüvenine uygun ve deneyimleriyle de örtüşüyor. Ancak, şimdilerde söyledikleri, yasağın uygulandığı uzun yıllar boyunca sessiz kalmasını anlamamızı zorlaştırıyor.

'Çoğunluk' kavramıyla kast edilenin basit bir 'ittifak' arayışı olduğunu, bunun sebebinin kısaca "AKP'yi sandıkta durdurmak" ile özetlenebileceğini elbette biliyorum. DTP'yi Bayar'la yenilemenin ardında da o sebep yatıyordu, İsmail Cem ve arkadaşlarına biçilen 'misyon' da o. Bayar'ın çıkışı neden fazla ilgi görmediyse, şu heyecanlı günleri geride bırakalım, medyanın olağanüstü desteği sürse bile, yeni oluşum da aynı sebeple ilgiyi ayakta tutamayacaktır.

Seçim yaklaştıkça 'mâkul' veya 'çağdaş' çoğunluk arayışını koyulaştıranlar, bu heveslerinin hiç beklemedikleri sürpriz bir sonuca yol açabileceği ihtimalini de hesaba katıyorlar mı? Kendilerini 'mâkul' veya 'çağdaş' olarak görmeyen bir 'çoğunluğun' durdurulması arzulanan partinin arkasında toplanması gibi...

Katmıyorlarsa hata ediyorlar.

FEHMİ KORU

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu