|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı tarafından Bolu'da düzenlenen "Abant Platformu" dün açıklanan sonuç bildirgesiyle sona erdi. Abant Platformu'ndan Avrupa Birliği'ne üyelik için destek çıktı.
5. Abant Platformu dün sona erdi. 'Siyasi, Ekonomik ve Kültürel Boyutlarıyla Küreselleşme' başlıklı platform müzakereleri her yıl olduğu gibi bir Sonuç Bildirgesi'yle tamamlandı. Küreselleşme üzerinde tam bir mutabakat sağlanamaması sonuç bildirgesine de yansıdı. Küreselleşme karmaşık bir süreç veya süreçler toplamı olarak, belirsizlikleri, riskleri ve külfetleri kadar imkanları, avantajları ve nimetleriyle de dünya ölçeğinde yaşanmakta olan açık uçlu bir vakıa olarak değerlendirildi. Genel Kurul'da dil tartışması Cumartesi günü yapılan Genel Kurul müzakereleri tartışmalı geçti. Özellikle yabancı dil eğitimi ve Türkçe konusunda sert tartışmalar yaşandı. Bazı müzakereciler "milli varoluşumuzun temeli olan ve kendisiyle küreselleşmeye katkıda bulunabileceğimiz dilimize özel bir hassasiyet göstererek yabancı dil eğitimi güçlendirilmeli, ancak eğitim dilinin Türkçe olmasından taviz verilmemelidir" ibaresine itiraz ettiler. Prof. Eser Karakaş, "Bu madde bu haliyle Katılım Ortaklık Belgesi ve Ulusal Program'ın dahi gerisine düşmüştür" dedi. Türkiye'de azınlıkların olduğunu ve başka dillerin de konuşulduğunu söyleyen Karakaş'a tepki Prof. Kemal Karpat, Alev Alatlı, Tahsin Görgün ve Durmuş Hocaoğlu'ndan geldi. Prof. Karpat "Küreselleşeceğiz diye dilimizden vazgeçemeyiz" derken Alev Alatlı ise Karakaş'a gönderme yaparak, "Türkçe olmazsa olmaz bir şarttır. Kimse Kopenhag Kriterlerini önümüze getirmesin" dedi. 'Neden rahatsız oluyorsunuz?' Divan Üyesi Prof. Mustafa Erdoğan da konuşmasında dilin bir telekomünikasyon aracı olduğunu söylemesi üzerine, Alatlı alkış tutarak Erdoğan'ı protesto etti. Prof. Erdoğan, Eser Karakaş'a hak verdiğini belirterek sözkonusu maddenin değiştirilmesini ya da kaldırılması gerektiğini söyledi. Söz alan Durmuş Hocaoğlu da "Türkçe'nin telafuz edilmesi neden rahatsızlık meydana getiriyor? Bu sözlerden rahatsız oluyorum. Yabancı dil eğitimi yerine öğretim ibaresinin konulmasını talep ediyorum" dedi. Taslak metnin son maddesi ise Avrupa Birliği idi. Maddede AB, Türkiye'nin küreselleşme sürecine katılmasının önemli aşamalarından biri olarak belirtilirken aynı zamanda AB'nin Türkiye'nin 2 asırlık yönelimine uygun bir hedef olduğu vurgulandı. Maddede "Bu süreçte, Türkiye'nin varlık ve çıkarlarını gözeten bir anlayışla onurlu bir üyelik için gerekli hazırlıkların yapılması uygundur" ibaresi de yer aldı. Bu madde hakkında söz alan AK Parti milletvekili Ali Coşkun "AB'ye girememe riskini de unutmayalım. Ben bu maddenin 'AB kriterlerine ulaşmak' şeklinde değiştirilmesini öneriyorum" dedi. Genel Kurul müzakereleri tartışmalı geçti. Bazı müzakereciler, "Milli varoluşumuzun temeli olan dilimize özel bir hassasiyet göstererek yabancı dil eğitimi güçlendirilmeli, ancak eğitim dilinin Türkçe olmasından taviz verilmemelidir" ibaresine itiraz edince, Alev Alatlı, "Türkçe, olmazsa olmaz bir şarttır" dedi. Prof. Mehmet Aydın, Sonuç Bildirgesi okunduktan sonra 5. Abant Platformu'nun kapanış konuşmasını yaptı. Öğle yemeğinin ardından bir hatıra fotoğrafı çektiren Platform katılımcıları daha sonra Abant'tan ayrıldı. 'Küreselleşmeye yenildik' 5. Abant Platformu Pazar günü yapılan son oturumda 15 maddelik Sonuç Bildirgesi üzerinde gerçekleşen konuşmalarla nihayete erdi. Aralarında Prof. Ümit Meriç, Yusuf Kaplan, Durmuş Hocaoğlu, Nevval Sevindi, Prof. Kemal Karpat, Prof. Süleyman Seyfi Öğün başta olmak üzere bazı katılımcılar küreselleşme karşısında edilgen ve teslimiyetçi bir yaklaşım sergilendiğini ifade ettiler. Nevval Sevindi ve Yusuf Kaplan Kültür Komisyonu'nda gündeme gelen ve tartışılan pekçok konunun metne yansımadığını belirttiler. Yusuf Kaplan, metne hakim olan temel mantığın küreselleşme karşısında bir yenilgi psikolojisi olduğunu söyledi. Durmuş Hocaoğlu da 15. maddede yer alan AB ile ilgili metne katılmadığını, Türkiye'nin AB'ye girmesine karşı olduğunu söyledi. Prof. Ümit Meriç ise aynı maddeyi çok anlamlı bulmadığını, AB'ye fazlasıyla merbut olduğunu ifade etti. Prof. Süleyman Seyfi Öğün de metnin küreselleşmenin olumsuz tarafları hakkında ciddi bir eleştiri getirmediğini ifade etti. 5. ABANT PLATFORMU SONUÇ BİLDİRGESİ
Küreselleşme, ortaya çıkardığı "yeni beşeri durum" dolayısıyla insanların barış, diyalog ve uzlaşma ortamı içinde demokrasi, insan hakları ve özgürlükler gibi ortak değerler etrafında bir araya gelmesi için önemli bir zemin. Tek boyutlu ve tek merkezli bir süreç olmaması gereken küreselleşme dinler, inançlar, kültürler, milletler kadar, dünya ölçeğindeki sivil oluşumların aktif katılımına da daha fazla açık olmalıdır. Küreselleşme süreci, bir yandan sekülerleşmeyi içerirken, diğer yandan da dinlerin kendilerini ifade etmelerine yeni imkanlar sunmaktadır. Bu arada İslamiyet'in ve İslam dünyasının bazı çevrelerce küresel sürecin dışına itilmek istenmesini hem bir haksızlık hem de küresel barışı tehdit eden bir tutum olarak görüyoruz. Kimi küresel aktörlerin ulus-devletler üzerindeki vesayetçi politikalarının geniş yığınları yoksullaştırıcı etkilerine karşı da dikkatli olunmalıdır. Küreselleşme sürecinde toplumların ekonomik, kültürel ve politik yapılarının dönüşüm yeteneği, ülkeler arasındaki büyük farklılıkların kaynağı olabilmektedir. Küresel sürecin önümüze çıkardığı önemli sorunlardan biri dünyanın doğusundan ve güneyinden zengin kuzey ve batısına giderek artan göçler ve ilticadır. Türkiye bundan en fazla etkilenen ülkelerden biridir. Bu duruma yol açan sebepler, yoksulluk, baskı ve çatışmalardır. Küreselleşme sürecinde yeni bir içerik kazanan terörizm bir insanlık suçudur. Zayıfların direniş, güçlülerin ise bir baskı aracı olarak kullandığı terörizme karşı çıkmak insani ve ahlaki bir görevdir. Küreselleşme insanları aşırı tüketime yönlendirerek esasen kıt olan doğal kaynakların yok olmasına neden olmamalıdır. Tarihi-kültürel değerleri, toplumsal dinamikleri ve coğrafyası dikkate alındığında, Türkiye'nin yersiz korku ve kaygılarından kaynaklanan içe kapanma eğilimlerini bir kenara bırakarak, küreselleşmeye kendinden emin ve cesaretle yönelmesi ve olumlu katkılarda bulunması mümkündür. Küreselleşme sürecinde, yabancı dil eğitimine önem vermekle birlikte, resmi dilimiz olan Türkçe'ye özel bir hassasiyet gösterilmeli Türkiye'de ekonomik kurum vu kuralların sağlıklı işletilmemesinden kaynaklanan yapısal sorunlar ile, fiyatların genellikle piyasa yerine bürokrasi tarafından belirlenmesi, ekonominin küresel sürece entegrasyonunu geciktirmektedir. Türkiye'nin küreselleşme sürecine katılmasının önemli aşamalarından birisi Avrupa Birliği'dir. Bu süreçte, Türkiye'nin varlık ve çıkarlarını gözeten bir anlayışla üyelik için gerekli hazırlıkların yapılması uygundur.
|
|
|
|
|
|
|