T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
İtina ile ülke batırılır...

Nasıl da geçti habersiz o güzelim 28 Şubat günleri... Her şey ne de güzel gidiyordu, Kartel'in ve "derin" devletin selameti için Refahyol yaka paça alaşağı edilmiş, şıkıdım şıkıdım yeni bir Türkiye kurulmuştu... Üstelik tam o günlerde, bir zamanların efsane "Karaoğlan"ı yeniden keşfedilmiş, Sam Amca'nın adeta bir seçim promosyonu olarak paketleyip gönderdiği "Apo" hediyesiyle seçimlere sokulmuştu.

Ve 18 Nisan seçimleri sonrasında siyaset kelimenin tam anlamıyla dikensiz bir gül bahçesi olmuştu. Sakıncalılar, postmodern darbenin "iç hizmet yönetmeliği" gereğince geri hizmetlere gönderilmiş, "vesayet sistemi"nin gözetiminde icazete hak kazananlar "tekmil"e hazır hale getirilmişlerdi...

Artık yeni bir dönem başlamıştı. Okullar kapatılabilir, üniversitelerde "yanaşık düzen" eğitimine geçilebilir, okumak isteyen kız öğrencilere kelepçe takılabilir, Anadolu sermayesi ülkeden kovulabilir, özgürlük isteyenlerin canına okunabilirdi. Kısacası, itina ile ülke batırılabilirdi.

Ve de aynen öyle oldu. Özgürlükçü ve devrimci Turgut Özal'ın kurduğu Anavatan'ı "postmodern darbe"nin bir mangası haline dönüştüren Mesut Yılmaz, Zonguldak maden işçilerinden kalma şapkasıyla Rahşan'la omuz omuza beyaz güvercinler uçuran biricik Karaoğlanımız ve Altaylar'dan Türk milletine bir armağan olarak gönderilen "beyaz çoraplı" yeni başbuğumuz tam üç yılda özene bezene ülkeyi batırmış bulunuyorlar...

28 Şubat'ın "muhteşem üçlüsü" şimdilerde artık ellerinde batırılacak ülke de kalmadığı için gönül rahatlığı içinde tezkere almaya hazırlanıyorlar. Muhtemelen üç vakte kadar evlerine dönecekler. Kimbilir belki yarın, belki yarından da yakın...

Artık Karaoğlan ve biricik kader arkadaşı Rahşan Hanım oyununda perde iniyor. Oran'daki evlerinde kağıttan güvercinler uçurup, kedileriyle birlikte "akgünler"in hayalini kurabilirler... Eğer vakitleri olursa, kibrit çöplerinden yeni "Köykent" projeleri de yapabilirler tabii...

Sizin anlayacağınız harç bitti, yapı paydos... Bu arada, MHP'nin cicim ayları da bitti, onlar için askerlik yeni başlıyor. Eğer bundan sonra "uslu" durmazlarsa Kartel onları "beriye" alıp bir güzel siyaset öğretecektir, bundan emin olun. Üstelik, geceli gündüzlü çalışıp Kartel'e RTÜK armağan ettiği için ödül falan da alamayacaklar...

Gelelim Yılmaz'a, onun için "bir ihtimal daha var", o da yüzde 10 barajını aşmak mı dersin... Aşamazsa, sana sevdanın yolları bana kurşunlar... İşte o zaman Yılmaz'ı ben bile kurtaramam. Eeee, kaderin cilvesi bu... "Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner." Herkes her zaman dört ayak üstüne düşmeyebilir bu dünyada. Gün gelir, Yılmaz'ın "yarasa" olarak tanımladığı "gerçek çoğunluk"un "ahı"nın bedeli de ödenir...

Şimdi "seri sonu" demokratlar ya da "seri sonu" kurtarıcılar dönemi başlıyor. Onlar, tombaladan yeni bir "seçim hediyesi" çıkmasını bekliyorlar. Tabiî çocukların hakkı. 28 Şubat'ta alıştılar bir kere hediye almaya. Üstelik hepsi okumuş etmiş çocuklar...

Üstelik Amerika'dan vatanı kurtarmak üzere getirilmiş, özellikle de IMF'nin paralarının "mutemetliği" açısından sözüne güvenilir kapı gibi Dervişleri var. Bundan iyisi Şam'da kayısı... Eeee Amerika da "şey" değil herhalde, bir "seçim hediyesi" verir artık çocuklara...

Haydi çocuklar, en güzel "postmodern darbe"yi siz seversiniz, bir ülkeyi en güzel siz batırırsınız...


15 Temmuz 2002
Pazartesi
 
MEHMET OCAKTAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED