|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
11 yıl boyunca Başbakan Bülent Ecevit'in yanından ayrılmayan Hüsamettin Özkan'ın istifasıyla başlayan ve yeni bir parti oluşumuna doğru hızla ilerleyen olaylar zinciri vatandaşın kafasını iyice karıştırdı. Kimine göre Ecevit haklı, kimine göre de Özkan haklı. Bazılarına göre Ecevit vefasız, bazılarına göre de Özkan vefasız. Bence Ecevit olmasa Özkan olmazdı. Özkan olmasa Ecevit yine olurdu. Ama önemli olan siyasi etik değerlerin varlığı ve yokluğu, siyasi partilerin program hedefleri, çözüm projeleridir. Ulusallığı yok sayan, çıkara ve dışarıya dayalı bir yeni oluşumun tutması çok zordur. Vefasızlık gibi duygusal bir alan üzerine parti kurmak son derece yanlıştır. Demokrat Parti'den ayrılanlar Hürriyet Partisi'ni, Adalet Partisi'nden ayrılanlar Demokratik Parti'yi, Anavatan Partisi'nden ayrılanlar Yeni Parti'yi, CHP'den ayrılanlar Güven Partisi'ni, Doğru Yol Partisi'nden ayrılanlar DTP'yi kurdular. Sonuç açık seçik olarak ortada. Türk seçmeni ana yoldan ayrılanlara bu güne kadar prim vermedi. Ayrıca yeni oluşumlar da tutmadı. Bunlardan en çok tutma ihtimali olan Cem Boyner'in "Yeni Demokrasi Hareketi" idi. Onun da sonu hüsran oldu.
Yeni Oluşumcular yeni mi?
Yeni Parti'nin muhtemel yöneticileri, Özkan, Derviş, Cem iyi birer yönetici midir? Ülkemizin içinde yaşadığı ağır ekonomik krizde onların hiç mi sorumluluğu yoktur? Siyaset yaptıkları DSP'de parti içi demokrasinin olmadığını Özkan' ın istifasıyla mı gördüler? 57. Ecevit Hükümeti'nde üç yıldır Bakan olan bunlar değil miydi? ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz ile Hüsamettin Özkan Beykoz Konakları'nda yeni komşu değiller mi? Orhan Aslıtürk, Hüsamettin Özkan ile Maliye Bakanı Sümer Oral'ın akrabası değil mi? Önce bu sorulara cevap vermeliler. Türkiye'de yaşanan gelişmelerin en önemli boyutu, milliciler ile globalcilerin kavgasına bazı çıkarcıların sızmasıdır. Bu kavga daha da şiddetlenerek devam edecektir. Taraflar kavga yerine sağlıklı bir mücadeleyi başarabilmeliler.
Kafalar karışık
DSP'de yaşanan istifa depremiyle birlikte, Ecevit hükümeti gitti diye halkta sevinç başladı, sonra hükümet kaldı diye üzülmeye başladılar, seçim geliyor diye yeniden sevinmeye başladılar ve bürokrat, işçi, memur ve halk "Kime ve hangi partiye oy vereceğiz?" diye arpacık kumrusu gibi düşünmeye başladı.
Uçuruma bak! ABD eski Başkanı Clinton ile bir akşam yemeği yemenin ve birkaç saat aynı salonda beraber olmanın bedeli kişi başına bin dolar oldu. Türkiye'de 2001-2002'de yaşamanın kişi başına düşen bir yıllık bedeli ise iki bin dolar civarındadır.
Kim neyi sever?
* Hortumcular, puslu havayı,
Üzüm Kongresi toplanmalı
Türkiye' de uygulanan tarım politikalarının yanlışlığı her türlü tarım ürününün geleceğini olumsuz olarak etkiledi. Üzüm üretimi de bu olumsuzluklardan en fazla nasibini alan bir üründür. Ülkemizde yaklaşık bir milyon insanın üretiminde yer aldığı üzüm, Türkiye'nin önemli ihracat ürünlerindendir. İç ve dış piyasada iddialı olarak yer alan Türk üzümü ve üreticisinin önündeki sorunlar dağlar kadar yığılmıştır. Bu sorunların çözümü için; TZOB'un yapacağı bir organizasyon ile üniversitelerin Tarım ve Ziraat Bölümleri, üretici birlikleri, Ticaret Odası, Tariş, ihracat yetkilileri, Ticaret, Sanayi, Hazine, Tekel , Maliye, yerel ve genel siyaset temsilcilerinin de katıldığı bir "Üzüm Kongresi" toplanmalıdır. Bu kongrede; üzüm alanlarının daraltılması, tarım ilaçları ve hormon konuları, krediler, fiyat politikaları, ihracat konuları gibi konular tartışılmalıdır. Bunları yapmadığımızda İran, Yunanistan gibi ülkelere dış pazarları kaptırabiliriz ve daha da önemlisi üretici, bağları sökmek zorunda kalacaktır.
Soruyorum
Salihli Belediye Başkanı
Halk;
Tercihli seçim sistemi, Daraltılmış seçim bölgesi, Parti içi demokrasi istiyor.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |