T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
'Avro-Amerikan Yeni Oluşum'u bekleyen muhtemel 276 sorunları

Sağlığı yaptığı işi tamamen kaldıramaz hale gelinceye kadar "herkes" için en iyi başbakan yine de Bülent Ecevit'ti. Buna göre Türkiye, belki zamanında değil ama muhtemelen önümüzdeki yıl bahar aylarında Ecevit'in başbakanlığında seçime gidecekti. Şimdi ise, bozulan bu hesabın üzerinden yeni seçenekler devreye girmiş bulunuyor.

Bu seçeneklerden hangisinin ipi göğüsleyeceği sorusunun cevabını almak için de fazla beklenmeyecek gibi görünüyor.

DSP kanadının erimesiyle hükümetin sayısal çoğunluğunu birkaç gün içinde kaybedeceği artık kesinleşmiştir. Bu noktaya gelindikten sonra hükümeti güvenoyu hattının altına indirmek için gereken 5-6 milletvekilini yeni oluşum lehine istifa ettirmek çok kolaydır, öyle de olacaktır. Zaten, Ecevit'in artık havlu atma anlamına gelen sözleri ve özellikle MHP'nin yüklenmesiyle hükümette durması imkansız hale gelen Kemal Derviş'in de bugün-yarın ayrılmasıyla hükümet ömrünü tamamlayacaktır.

Ya Ecevit istifa etmezse!

Ama, Ecevit sözlerinin aksine 276'nın altına indiğinde istifa etmeyip güvensizlik oyunu bekleme kararı verirse yeni seçenekleri devreye koymak daha çok zaman alacaktır. Çünkü, hükümeti düşürmek için 276'yı bulmak sanıldığı kadar kolay olmayabilir. Ecevit ve MHP'nin son çare olarak istifa etmek yerine düşürülmeyi bekleyebileceklerini de hesaba katmak gerekiyor. Nitekim, MHP Lideri Bahçeli iktidarın değişikliği için güvensizlik oyunun bulunması gereğine dair ifadeler kullanmaya başlamıştır.

Bu noktada, "güvensizlik bloku"na bir göz atmakta yarar var.

DYP(85)-Ak Parti(53)-SP(48) ve Yeni Oluşumcular'la(53), uzun süreden beri bağımsız konumda bulunan 13 milletvekili ve 3 üyeli TDP ile 1 üyeli BBP'nin toplam sayısı ancak 256'yı buluyor. Yani, iktidarın 276 altına düşmesi muhalefetin 276 oyu bulması anlamına gelmiyor. Çünkü, Meclis'te 13 tane de boş üyelik bulunuyor. Yani, DSP'den 10-12 istifa daha olsa bile, kopmalar burada durursa; hükümeti düşürecek 276 rakamını bulmak kolay olmayacaktır.

Mevcut tabloda, partileri güvensizlik oyu etrafında buluşturmak hiç de kolay değildir. Unutmamak lazım, güvensizlik sorunu aşılsa bile bu çoğunluk sorunu yeni bir hükümet kurulduğunda da geçerli olacaktır. Hükümet karşıtı partilerin bir adım sonrasını görmeden ve atılacak adımların kime ne yarar sağlayacağını tartmadan Ecevit hükümetini peşinen düşürmeyi göze alabileceklerini düşünmek de yanlıştır. Her zaman bir oyunbozan çıkabilir. Ya da hasılatın büyük kısmını toplamayacak gibi görünen Yeni Oluşum'un "Avro-Amerikan kimliği"nden rahatsızlık duyanlar; "milliyetçilik" pastasının hepsini MHP'ye yedirmek istemeyenler olabilir.

Bahçeli'nin, "biz ve onlar ekseni"

Nitekim, Bahçeli dünkü dahil son zamanlardaki bütün konuşmalarında siyaseti açıkça "biz ve onlar" ekseni üzerine oturmaktadır. Bu eksen tanımına göre Bahçeli'nin "onlar" sırasına oturttuğu, Türkiye'yi boş ve sonuçsuz bir AB hayali peşinde koşturan! bütün partilerdir. Bahçeli sözümona, seçimlerin AB referandumuna dönüştürülmesinden şikayetçi gibi görünmektedir ama gerçekte böyle bir saflaşmanın en çok MHP'ye yarayacağının farkındadır. Hatta, başarısız iktidar performansı ve yerine getirilmeyen vaadlerin seçmen zihninde bu yolla telafi edilebileceğini ummaktadır. Kabul etmek lazım bu politikasıyla; tutarsız takvimler ve karmaşık planlarla AB'yi siyasi manevra malzemesine dönüştüren ANAP ve DYP'ye karşı pozisyon da kazanmıştır.

Kafasında hükümeti bitiren ve Ecevit'e vefa flaması ile AB karşıtlığı bayrağını aynı anda açan Bahçeli, artık seçim sath-ı mailine çıkmış görünüyor. Ama, bu yolculuk umduğundan uzun olabilir.

Seçim ne zaman?

Çünkü, bu şartlar altında seçimin de 2002 yılı içinde yapılabilmesi de kolay değildir. Yeni bir hükümet için yola çıkanlarla, mevcut hükümetin ortaklarından ANAP ve DSP'nin bu yıl içerisinde seçime gidebilecek güçleri bulunmuyor.

Esasen Meclis'te, ne hükümeti düşürmek için, ne yeni bir hükümeti kurmak için, ne AB yasalarını geçirebilmek için ve ne de erken seçim tarihini belirlemek için gerçek çoğunluklar bulunuyor. Kağıt üzerinde her iş için yeterli sayı var ama, sıra bu sayıları bir hedefe kanalize etmeye geldiğinde masa üstüne sürülecek pazarlık şartları bütün ittifakları dağıtmaya yetecek kadar ağır olabilir. Başbakanın kim olacağı ya da AB yasaları geçirilecek olsa bundan kimin daha çok çıkar elde edeceği konusu böyledir. Yeni hükümetin seçim hükümeti mi yoksa sınırlı bir icraat hükümeti mi olacağı konusu da böyle...

Mevcut tabloda bir tek şeyin garantisi var. O da hiçbir şeyin tereyağından kıl çeker gibi kolay olmayacağı...


16 Temmuz 2002
Salı
 
MUSTAFA KARAALİOĞLU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED