Türkiye'de bazen iç politika konularına o kadar yoğunlaşıyoruz ki, dünyada ve hatta ülkemizde olan hadiselerden haberimiz bile olmuyor. Bütün haberlerin Sayın Başbakan Ecevit'in sağlık durumuna endekslendiği bir zamanda, İstanbul'da önemli bir toplantı yapıldı. Toplantının ismi "üç denizin masalı" idi.

Bu toplantıya, Türkiye Cumhurbaşkanı ile birlikte, Azerbaycan, Gürcistan, Ukrayna ve Romanya Cumhurbaşkanı da katıldı. Burada, üç denizin yani Hazar Denizi, Karadeniz ve Akdeniz'in, birbirleriyle olan ilişkileri ele alındı. Daha açıkça belirtmek gerekirse, Hazar Denizi yataklarından elde edilen gaz ve petrolün, diğer iki deniz işbirliğiyle Batı kaynaklarına nasıl ulaştırılacağı konusu tartışıldı.

Hazar Denizi'ni, Volga ve Dinyeper nehirleri arasında açılacak bir kanalla Karadeniz'e bağlamak Osmanlı İmparatorluğu'nun en büyük projesiydi. Bu projenin gerçekleşmesi için Sokollu Mehmet Paşa'nın yaptığı çalışmalar sonuçsuz kalmıştı. Üç denizin masalı konulu toplantıda, adeta bu projenin yeni bir versiyonu tartışılıyordu.

Toplantıya katılan Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, yaptığı konuşmada diyordu ki: "-Hazar Denizi içerisinde zengin petrol ve doğal gaz yatakları vardır. Bu yataklardan elde edilecek petrol halen Bakü'den Novorosisk'e ve başka bir boru hattı ile Bakü'den Supsa'ya taşınmaktadır. Bu iki boru hattı Hazar ile Karadeniz'i birleştirmiştir. Sırada, Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattının inşası vardır. Bunun için her türlü çalışma ve hazırlık tamamlanmıştır.

En geç 2005 yılında bu hat tamamlanacak ve işletmeye açılacaktır. Bu yapıldığı takdirde, üç deniz yani Hazar Denizi, Karadeniz ve Akdeniz birleşmiş olacaktır. Buna ilaveten, Bakü-Tiflis-Erzurum doğal gaz hattı inşa edilmektedir. Bu projelere Türkmenistan ve Kazakistan'ın petrol ve doğal gazlarının katılmasıyla bu birliktelik daha çok kuvvetlenecektir."

Haydar Aliyev'in konuşmasının en çarpıcı cümlesi son sözleriydi:

"Üç denizin birleşmesi artık masal olmaktan çıkmış bir gerçek olmuştur. Bundan sonra yeni masallar peşinde koşmalıyız.."

Bu toplantının gerek medyamızda ve gerekse siyasi partilerimiz arasında gerekli yankıyı bulamamış olması bir talihsizliktir. Oysa, Türkiye'nin geleceğini ilgilendiren en önemli konulardan birisi budur.

Türkiye, Batı'nın bir enerji terminali olmakla öğünmektedir. Bu konu, bir yönüyle bizim Avrupa Birliği'ne girmemiz kadar önemlidir. Bunun hiçbir günlük meselenin gölgesinde kalmaması gerekir.

Her konunun aynı önemde ele alınması, bir konunun diğer konuları unutturmaması gelişmişlik ölçülerinden birisidir. Globalleşme deyince, sadece bütün dünya ile bütünleşme akla gelmemelidir. Bütün dünyadan evvel, komşularımızla bütünleşme globalleşmenin bir parçasıdır.

Bugünlerde Türkiye erken seçim olgusuna kilitlenmiştir. Siyasi parti başkanları yoğun bir temas trafiği içindedir. Ancak bu temaslarda, bu ziyaretlerde konuşulan tek konu, seçimin nasıl yapılacağı, Seçim Kanunu ve Siyasi Partiler Kanunu'nun değiştirilip değiştirilmeyeceği ve Avrupa Birliği'ne uyum yasalarının çıkarılıp çıkarılamayacağıdır.

Bu konular elbette konuşulacaktır. Ancak bu arada Türkiye'nin ekonomi, savunma alanlarında, stratejik yönden geleceğini ilgilendiren Bakü-Ceyhan projesinin unutulması büyük bir gaflettir. Umutsuzluk içerisinde kıvranan Türk halkı, Milli Futbol Takımımız'ın başarısıyla moral bulmuştur. Diyebiliriz ki, "üç denizin hikayesi" konusu, ona moral verecek konulardan birisi olabilirdi.

Uzun zamandır toplanamayan Bakanlar Kurulu, Çarşamba günü toplanmıştır. Gündemde sadece bir konu vardır: Formula 1 Otomobil Yarışları'nın Türkiye'de yapılıp yapılmaması... Yarışların Türkiye'de yapılması kabul edilmiştir, önemli bir konu sonradan halledilecektir: Bu yarışların hangi ilimizde yapılacağı...

Türkiye'de, işsizlik, fakirlik dayanılmaz dereceye gelmiştir. Paşabahçe işçileri sokaktadır. Sendikalar, İş Güvenliği Yasası'nın çıkarılması için parti genel başkanlarının kapısını aşındırmaktadır.

Seçim hangi tarihte, hangi kanuna göre yapılacaktır? Avrupa Birliği uyum yasaları çıkarılabilecek midir? Bu gibi güncel konuların dahi konuşulmadığı Bakanlar Kurulu toplantısında, "üç denizin hikayesi" toplantısından bahsedilmemişse, ne çıkar? Formula 1 Yarışları'nın Türkiye'de yapılmasına karar verilmesi daha önemli değil mi?

Formula 1 Otomobil Yarışları'nın Türkiye'de yapılmasının önemini elbette biliyoruz. Ancak, şimdi rahmetli Orhan Veli'nin bir şiiri aklımıza geliyor:

"Ne atom bombası, ne sulh konferansı;
Bir elinde cımbız, bir elinde ayna...
Umurunda mı dünya..."

CEVDET AKÇALI

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu