T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Görev başına

Başbakan Ecevit hâlâ kaygılı olsa da süreç işliyor ve Meclis bugün 'erken seçim' gündemli olarak toplanıyor. Beklenen, Meclis'in kendini yenileme kararı alması... Takvimin nezaketi sebebiyle AB uyum yasalarını çıkartabilmesi ve anlamlı bir yeni Meclis oluşturabilmek için siyasi partiler ve seçim yasaları üzerinde oynama yapması da iyi olacak... ANAP ve SP, "Önce yasalar, sonra seçim kararı" derken, MHP ve AKP "Seçim kararı alalım, yasalar ondan sonra" görüşündeler.

Görev sürelerini kısaltacak kararı milletvekillerinin kendilerinin vermesi zor bir iş. Hatırlayacaksınız, geçen yasama dönemi sonunda 'erken seçim' kararı alındığı halde, bir küçük bahaneyle, 'küskünler' denilen kalabalık bir grup milletvekili tarafından Meclis yeniden toplantıya çağrılmış ve karar geri alınmak istenmişti. Bu sebeple, pek çok ülkede, 'seçim' kararı Meclis'e bırakılmamıştır; buna karşılık, bizde, milletvekilleri istemezse, seçimi yenilemek neredeyse imkânsız.

Meclis aritmetiğine bakılırsa 'erken seçim' kararının alınmasında zorluk yaşanmayacağa benziyor. Yeni bir 'küskünler' olayına meydan vermemek için, kararla yetinmeyip 'erken seçimi' yasaya bağlamayı savunuyor MHP. Öyle bile olsa, oturumun açılması ve yasa çıkarmak için yeterli irade var. Bazı partiler ayak oyunlarıyla işi yokuşa sürmezlerse, sadece seçim tarihi yasalaşmaz, gerekli bütün yasal düzenlemeler de gerçekleştirilebilir. AKP genel başkan yardımcısı Abdullah Gül'ün tespiti doğru: Aday listeleri belirlenene kadar, milletvekilleri, Ankara'da kalmayı kendileri isteyeceklerdir.

Bu noktada durup düşünmekte yarar var.

Eken seçim, istemeyenler açısından bile, kaçınılmaz hale dönüştü; seçimden bu kadar söz edildikten sonra yan çizmek bunu yapmaya kalkışanın aleyhine olacaktır. 'Küskünler hareketi', o girişimin başını çektiğine inanılan FP'den en az üç puan götürmüştü. Bu defa, seçimden zararlı çıkacağını bilen partiler bile, sonunda sandık ortaya konacaksa, gözden düşmeyi göze alamayacaklardır. Erken seçim için toplanacak Meclis'i seçimden kaçma arenası haline getirmeye niyetli partiler bu niyetleri üzerinde iki kez düşünmeliler. Özellikle, daha 'erken seçim' lâfı bile ortaya atılmadan, halkın yüzde 80'e yakın çoğunluğu, girilen darboğazı aşmak için çıkışı erken seçimde gördüğünü dışa vurmuşken...

Meclis'in erken seçim kararı dışında çalışmasını zorlaştıran bir siyasi altüst oluş yaşandı şu yakınlarda; başka gerekçeler ileri sürse bile Ecevit ve DSP'nin kaygısı buradan kaynaklanıyor. Geçmiş dört yılın sorumluluğunu taşıyanlar, vatandaşa hesap veremeyecek durumda olduklarının elbette farkındalar. MHP, belli ki gecikecek bir seçimin iktidar partilerini bin beter hale getireceği düşüncesiyle 'erken seçim'den yana; DSP ise, seçimi 'siyasi ölüm' olarak görüyor.

Daha önce burada işaret ettiğimiz gibi, ANAP, "AB'ye uyum" adı altında, AB'ye hiçbir biçimde uyumlu olmayan bazı düzenlemeleri de gündeme taşımak isteğinde. Bu bakımdan, 'paket' kavramının yanıltıcılığını bertaraf edecek bir uyanıklık sergilemek şart. Pakette yer alan düzenlemeler, toptancı olmayan bir yaklaşım içerisinde Meclis'e sunulmalıdır. Türkiye'deki çarpık medya düzenini daha da bozacak oldu-bittilerin sorumluluğunu bu Meclis üstlenmemeli.

Milletvekilleri, sonuçta kendi sürelerini kısaltacak bir karar vermek üzere biraraya geliyorlar; bu zoru başarmaları daha büyük zorlukların da üstesinden gelebilecekleri anlamı taşıyacaktır. O zorluk, Türkiye'nin önündeki fırsatları en iyi biçimde değerlendirecek yasal düzenlemeleri gerçekleştirmeleridir. Daha da büyük bir zorluk ise, hep erteleyegeldikleri âdil bir seçimin şartlarını oluşturmaktır. Bir siyasi parti liderinin durumunu tartışmalı hale getiren, eski bir lideri bağımsız adaylığa sürükleyen 'siyasi yasak' kavramını kaldırmak bu Meclis'in elinde.

Bugün toplanan Meclis'in, yalnızca "Toplanıp erken seçim kararı alan Meclis" diye anılmaktan öte bir varlık göstermesini diliyorum. Adil bir seçimin şartlarını oluşturmak, Türkiye'yi Avrupa Birliği'ne taşıyacak yasal düzenlemeleri yapmak bu Meclis için nesiller boyu hatırlanacak bir iftihar vesilesi olabilir.

O halde, görev başına.


29 Temmuz 2002
Pazartesi
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED