T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
'Ecevitzede' Türkiye için kritik bir gün

Günlerdir işimizi gücümüzü bıraktık, kullanma tarihi çoktan geçmiş "zavallı" bir ihtiyarın ağzından çıkacak sözlere bakıyoruz. Acaba bugün yine ne "hikmetli(!)" sözler söyleyecek diye... Ya ayağı merdivenlere takılır da borsa tepetaklak giderse, dolar çıldırırsa diye ödümüz kopuyor.

Bütün Türkiye şimdi nefesini tutmuş, aman şu ihtiyar bir çılgınlık yapmadan hayırlısıyla bir "seçim kararı" alınsa diye dua ediyor. Ancak bu seçim işi, hiç de göründüğü kadar kolay değil. Bir kere, her gün sandığın yaklaştığını gördükçe kaburgaları biraz daha zayıflayan Başbakanımız her an bir çılgınlık yapabilir. Mesela bugün "istifa" edip pekala seçimi engelleyebilir...

Yapar mı yapar... Sakın, memlekete bunca "eziyet" eden zavallı ihtiyarın bize acıyacağını falan sanmayın. Çünkü bu Ecevit, "politik ihtirasları" uğruna gerekirse bütün bir ülkeyi ateşe atabilir. Dolayısıyla Ecevit, "istifa ediyorum" diyerek ülkeye son bir "numara" çekerse kimse şaşırmasın...

Çünkü onun kaybedeceği bir şey yok artık. Kısacası, bugün seçim tarihi alındığı an, "Ecevitler aile şirketi" tarihin tozlu sayfaları arasına postalanacaktır. Dolayısıyla bu Ecevit, "bana yar olmayanı kimseye yar etmem" mantığı ile hiç gözünü kırpmadan hepimize son bir kez daha "eziyet" etmekten çekinmeyecektir.

Sizin anlayacağınız bugün, yani 29 Temmuz 2002 tarihi, "Ecevitzede" Türkiye için kritik bir gün... Eğer talihimiz yaver giderse, en azından hayatımızdaki bir "kâbus" son bulacak. Yok eğer daha çekecek çilemiz varsa, "eziyet" dolu günler bizi bekliyor demektir...

Gerçi, Ecevit'in gitmesiyle yarın kurtuluşa ermiyoruz, sadece "kâbus"un bir bölümü bitmiş oluyor o kadar... Çünkü bu ülkede, siyaseti de, toplumu da kendi başına bırakıp özgürce karar vermesine kolay kolay izin vermezler. Bakalım daha ne numaralar çekecekler, ne tür "korku senaryoları"yla kapımızı çalacaklar...

Şu ana kadar piyasaya sürülen senaryolardan bir numara çıkmayacağı anlaşıldı. Örneğin, Ecevit'in işportaya düşen "eskiler"ini boyayıp "yeni" diye satmaya çalışanların eskici dükkanında satışlar son derece kesat. Eğer Derviş'le bir "IMF nikahı" kıyamazlarsa üzerlerine küçük bir "APS" pulu yapıştırılarak "Ecevitgiller"le birlikte tarihe doğru uzun bir yolculuğa çıkacaklar...

28 Şubat sonrasında yasakların en "muteber" markası haline gelen Mesut Yılmaz da bitişini biraz gecikmiş bir demokratlık numarasıyla engellemeye çalışıyor. Ama ne yapalım ki, korkunun ecele faydası yok... Yasakçı "kartel dostları"na RTÜK yasası çıkarırken "Kopenhag Kriterleri"ni pek iplemeyen Yılmaz, nedense son günlerde fena halde demokrat...

Gerçi bugün Meclis'te görüşülmesi beklenen "kuşa çevrilmiş" AB uyum yasaları çıksa da olacağı bir şey yok. Çünkü bu yasaların tamamı, Avrupa'yı kazıklamak için hazırlanmış birer "makyaj torbası"ndan ibaret. Dolayısıyla çıksa ne yazar, çıkmasa ne yazar... Maksat, Yılmaz için yeni bir "yalan" olsun...

Keşke, bu ülkede çağdaş "demokratik kriterler" için dürüstçe çalışan birileri olsaydı, keşke demokrasi bu ülke için "karın doyurabilseydi..." Kimbilir belki seçimlerle birlikte gerçekten yeni bir sayfa açabiliriz.


29 Temmuz 2002
Pazartesi
 
MEHMET OCAKTAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED