"Her ölüm erken ölümdür" dense de "genç ölmek" bir başka acı bırakıyor ardında.

Şair Ergin Günçe'nin Gençölmek (1964) adlı bir şiir kitabı vardı.

Ergin Günçe unutuldu mu? O da genç ölmemiş miydi?

Kitabı aranıp duruyordum, sağolsun İbrahim Tenekeci bulup getirdi. Can Yayınları öteki şiirleri ile beraber basmış, adını da Türkiye Kadar Bir Çiçek (1998) koymuş.

Ergin Günçe 1938'de Giresun'da doğdu. İstanbul Erkek Lisesi'ni ve A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni bitirdi. (1959). İngiltere'de London School of Economies'te master yaptı. Yurda dönüp ODTÜ'de öğretim üyeliğinde bulundu. 1967'de Fransa (Sorbonne Üniv) başladığı doktora çalışmasını 1972'de İ.Ü. İktisat Fakültesi'nde tamamladı. 1974-79 arası Fransa ve Almanya'da çalıştı. 1979-80'de Türkiye'de Başbakanlık danışmanı idi. Daha sonra yine ODTÜ'deki hocalığına döndü. 16 Ocak 1983'te Esenboğa'daki uçak kazasında hayatını kaybetti.

1960'tan başlayarak Sosyal Adalet, Ant, Yelken, Değişim, Papirüs, Dost gibi dergilerde şiir, tenkit ve denemeleri yayımlandı. Cemal Süreya vefatından sonra yazdığı bir yazıda (Somut, 11 Şubat 1983) onun için şunları söylüyor:

"56 yılıydı. Yok yok, 57. Sezai Karakoç'la birlikte Beşiktaş'ta Veraset ve İntikal Vergi Dairesi'nin (şimdiki Deniz Müzesi binası) işlemlerini teftiş ediyorduk. Bize ayrılan odaya bir gün çok genç biri girdi. Kendisinin de şiir yazdığını, bizimle tanışmak için buraya geldiğini söyledi. İstanbul Erkek Lisesi'nde okuyormuş....

Ergin Günçe'yi böyle tanıdım...

1961'deki ilk Papirüs'leri (dört sayı) Ergin Günçe'yle beraber çıkarmıştık. Sezai Karakoç onun ikinci sayıdaki "Mandolin" şiirini okuyunca şöyle demişti: "Kırık bir Verlaine var bu çocukta"... Gençölmek 1964'te yayımlandı. Kitabın yeterince değerlendirilmediği kanısındayım"...

"Gençölmek'teki şiirlerle daha sonra tek tek dergilerde yayımlananlar arasında şöyle bir ayrım var: Gençölmek'tekiler 'İkinci Yeni' döneminin ortak çizgilerini taşıyor. Çocukluk-Ölüm temaları yan yana, hatta içiçe. Ruh temizliğinin kitabıdır 'Gençölmek.' Düşünce orada naifleşiyor, humor haline geliyor. Daha sonra dergilerde tek tek yayınlanmış şiirlerde ise düşünce ağır basmakta. Siyasal bir tavır var."

Evet öyle. Türkiye Kadar Bir Çiçek bölümü şiirle ideolojinin boğuştuğu, bazan uyuştuğu ürünleri kapsıyor. Siyasal endişelerin ağırlığı, şiddetli Günçe'nin o naif soluğunu kesmiş, şiirini yıpratmış.

Genç şairlerin genç ölen bu "unutulmuş" şaiirden öğreneceği çok şey var. Onu hatırlasınlar diye aşağıya bir kaç mısrasını kaydediyorum.

"O kadar çocuktu ki ölürken
Okuldaki bir şarkıya başladı"

*

"Ölüm alışsın artık bize
Bir dans gibi behçemize gelsin
Gelsin otursun ılık minderimize"

*

"Kartal tüyleri uçuşur
Ne zaman bir rüzgârı açsa değirmen"

* "Şimdi karanfil denen o kırmızı
Eskiden yayla tavşanında kandı
Alıp karanfil takmışız yakamıza
O çok daha başkadır karanfilden"

*

"Nerdesin eski gelin böceği
Bomboş duruyor çocukların
Parmak uçlarındaki pembelik"

*

"Ekinler sarardı biçtik güz geldi
Eskiden sevdiğim kızlar çiçeği
Öpemedik birbirimizi işte bunun çiçeği"

*

Anlat bize bir gençlik maceranı
Aydede
Günler hiçbirimize
Bir Anlam getirmiyor
Saklanıyor bir sırtlan
Elişi sepetimize."

MUSTAFA KUTLU

Künye

Temsilcilikler

AboneFormu

MesajFormu