|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
- Bu vazoyu buraya kim komuş? - Kim komuşsa komuş, güzelce konmuş işte vazo. Üstelik içinde çiçekler de var. Haydi kokla! * - Hiç iğne buraya konur mu kızım? Allah korusun, ya birine batsa? - Unutmuşum anne. Kusura bakma! Ver de yerine koyayım. - İğnenin bile konduğu, konacağı bir yer var da. - Lutfen anne! Başlama yine! * - Mini mini bir kuş donmuştu, Pencereme konmuştu. Aldım onu içeriye, Cik cik cik ötsün diye. - Kuşu pencerene kim komuş kız? - Kim koyacak, kendisi konmuş. Kuşlar uçar akıllım! Sonra da konarlar. - Sen nereye konacaksın? - Ben kuş değilim ki. Ne uçabilirim, ne konabilirim ben. - Biliyor musun, seni kimse adam yerine komuyormuş! - Öyleyse ben de adam yerine konayım! - Nasıl becereceksin bunu? - Zor mu? - Evet, kolay değil. - Adam oldum mu adam yerine konurum, değil mi? - Konar mısın, konur musun? - Önce ben konarım, sonra başkalarınca da konurum oraya. - Hani kuş değildin, nasıl konacaksın? - Artık kuş olabileceğimi düşünüyorum. - İyi uçuşlar! - Teşekkür ederim. - Hişt! - Efendim? - 'Donmuş kuş' pencereye nasıl konabildi? - Akıllım, 'mini mini bir kuş donmuştu' demek, 'küçük bir kuş çok üşümüştü' demektir. - Peki, öyle olsun. - Başka ne olsun? - İyilik olsun, sağlık olsun. - Âmin diyeyim mi? - De! - Âmin! - Âferin! - Neden? - Söz dinlediğin için. - Dinlemek, gereğini yapmak oluyor, öyle mi? - Evet, öyle. - Bir dondurmayı hak ettim mi? - Bakalım, dondurma parası konmuş mu cebimize?
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |